Giriş olduğu için size, dünyanın en kısa bölümünü sunuyorum şsls
Umarım beğenirsiniz, olaylar Ms 45 le paralel ilerleyecek fakat sadece hyunlix olacak.
Sizi seviyorummm
-
'Bunun için çok genç değil miyiz?'
,
Zilin çalmasına yalnızca bir dakika vardı.
Ve bu, gün içinde çalacak olan son zildi.
Gözlerim, her sınıfta bulunan klasik saatin yelkovanını takip ederken hemen arka çaprazımdan gelen sesle saate bakmayı kesip başımı omzumun üzerinden arkaya çevirmiş ve ona bakmıştım.
Ayağını kasti olarak sıraya vururdu.
Her zaman bunu yapardı.
Tepeden topladığı kızıl saçlarından çıkan birkaç tel, ensesine ve şakaklarından aşağı dökülürken gözlerine ulaşmayacak bir şekilde gülümsemişti.
Sırıtmamı, dudaklarımı ısırarak bastırmaya çalışırken önüme döndüm ve ellerimi saçlarıma atıp bileğimdeki siyah tokayla sarı tutamlarımı topladım. Gözüm yeniden saate kaymıştı.
Yelkovan, on ikiyi geçtiği anda değil de birkaç saniye sonra çalan zil kulaklarımı çınlattığında, zaten halihazırda toparladığım çantamı kaptığım gibi sınıftan çıkmak adına hareketlendim.
Vakti gelmişti.
Felix, peşime takılmıştı.
-
"Tam tamına, 457.000 Güney Kore wonu*." demişti ve elindeki not defterine dövmeli parmaklarıyla bir şeyler daha karalamaya devam etmişti. " Çin'liler işte.. Bizden daha kısalar yani. Japon olsalardı iş biraz daha zor olabilirdi sanırım.. "
Bağcıklarımı bağlamayı kesip sırtımı arkamdaki tel örgüye yaslarken ona alayla bakmış ve bacağına vurup, "Hey?" demiştim. "Kendi adına konuş."
Omuzlarını silkti ve diğer eliyle tuttuğu bira kutusunu sıkarak buruşturdu. Siyah irisleri kaldırımda oturan bana inerken, o aptal dehasını kullanacağını anlamak çok da zor olmamıştı. "Boyun bir seksen desek.. Kilon altmış küsür. Olması gerekenden en az on beş kilo daha zayıfsın demektir bu. O adamlar kısa olabilir fakat en aşağı yetmiş seksen kilolar. kaburgana çalışırlarsa iskelet yapının yarısına sıçarlar. Bel altı vurmak yokmuş.." dilini köpek dişlerinde gezdirip elindeki bira kutusunu mezarlığa attı.
" Ne demek bu şimdi? "demiştim suratımı buruşturup.O ise not defterine bakmıştı. "Bu sefer horozuna vurup sıvışamazsın demek. Siktiğimin.. Sanki legal bir durum var da ortaya kural koyuyorlar.. Bu çok saçma!"
Yanaklarımı şişirdim ve önüme dönüp yerden kalktım. Pantolonumun arkasını elimin tersiyle silkelerken, "Hallederim." demiştim. Yavaştan nerelere vurmam gerektiğini öğrendiğimden, ilk seferki kadar gözümü korkutmuyordu.
Felix bir süre gözlerini kısarak suratıma baktı. Dediğim şeyi es geçerek "Burnuna dikkat et." demişti ardındansa ayaklanmamla beraber arkasını dönüp önden yürümüştü. "Dirsek dışlarını yüzüne siper et. Mümkün olduğunca kaburgalarına ve özellikle de suratına darbe almamaya bak." Kapüşonlumu kafama geçirirken, "Ederiz.." demiştim yarım ağız.
"Sen payı söyle, yüzde otuz beşe altmış beş, değil mi?"
Sorumla birlikte başını bana çevirmiş ve "Hayır, kırka altmış." demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reckless - 破壊者 ¦ hyunlix
Fanfiction'Biri beyin,diğeriyse kas gücüydü. Kazanmak içinse iş birliği gerekiyordu.' • [angst olaylar içerir!] Switch! |Ms 45'in yan kitabıdır. Okumak için illa onu da okumanız şart değildir.| |Fazlasıyla Kara mizah, olumsuz örnek ve argo içerir.| 17.12.20 0...