En güzel söz...
En güzel ninni...
En güzel dua...
En güzel yakarış...
En güzel ışık....Kopan yıldız tozlarının arasından
Hepsi ne için?
Cennete ulaşmak için mi?
Sonsuzluğa uğurlanmak için mi?
--
--
Carmen Louis'in buz gibi elinden tutup en az bir salon hatta iki salon kadar büyüklüğünde mutfaktan içeriye soktuğunda Louis şekilli burnundan içeriye giren kokularla kedi gibi gülümseyip çalışanlara iyi dileklerde bulundu,renkli renkli meyve ve sebzelere bakıp kendi katındaki meyve bahçesini ne kadar özlediğini anımsadı.
Louis hasır mutfak sandalyesine oturtulduğunda Gary adlı genç çalışan yudumladığı sıcak çayını kırmızı fincan tabağının üstüne bırakıp kendisini etkileyen oğlana baktı,"Louis değil mi?Gary bende,Styles ailesinin şoförüyüm,çekinmene gerek yok,ben de senin gibi çok gencim.",maydanoz yapraklarını koparmaya başlayan Carmen maydanozun sapıyla Gary'nin kafasına vurdu.
"Ah demek biz yaşlıyız öyle mi!?",Louis ikisinin şirin atışması karşısında kıkırdarken burada bulunma amacı olan Bay Styles'ın ne yaptığını merak etmeden duramıyordu,onu gözünden ayırması bile aslında çok sakıncalıydı,"Ş-şey b-ben üst katlara çıkamaz mıyım?",fazlasıyla utangaç olduğunu belirten bir tavırla sual ettiğinde Gary göz devirip ayaklandı ve Louis'in de kolundan tutup onu da ayağa kaldırdığında kaşlarını çattı.
"Tanrım bu da ne böyle!?Ne kadar üşümüşsün,Carmen ona bir battaniye verelim!",Louis telaşla konuşan Gary'nin sakinleşmesi için kafasını hızla iki yana sallayıp ister istemez yere dökülen maydanoz yapraklarının üstüne basmış oldu,"Yok istemez!Ben istemem battaniye!Üşümüyorum kiii!"
Gary inanmadığını belli ederek onun soğuk ellerini gösterdiğinde Louis 'Ah' diye ses çıkarıp alnını kaşıdı,"Böyledir ellerim her zaman,tenim soğuktur,ama evimiz sıcaktır,bana verilen ev üst katlarda,orada üşümüyorum,orada kimse üşümez,orası çoooook güzel!"
Mutfaktaki bütün çalışanlar işlerini güçlerini bırakıp Louis'e garip garip bakarlarken Harry'nin içeriye girmesiyle hepsi boğazlarını temizleyip kaldıkları yerden devam ettiler,Harry zaten kanının pek ısınmadığı Gary'i Louis'e karşı gereksiz bir yakınlıkta durduğunu fark edince hızla onlara doğru ilerleyip aralarına girdi.
"Louis babam sana bakmam için gönderdi beni,nasıl buldun,alışabildin mi,hoş karşılamışlardır umarım seni?",Louis gözlerini alamadığı ve Baba'sının yaratmak için vaktini belli ki çok harcadığı genç adama bakarken mest olmadan duramadı,"Hoş karşılandım!Sevimli bir mutfak,güler yüzlü insancıklar,her şey hoş,oh siz de hoşsunuz,çok hoş!"
Gary kahkaha attığında Harry sert bakışlarıyla onu susturup Louis'e döndü,"Yıllardır kullanılmayan benim odamın bir yanındaki odayı vereceğiz sana,hem büyük orası,rahat edersin,bakmak istersen oraya götüreyim seni?"
Bütün çalışanlar ağızlarını sinek kaçacak kadar araladılar,çünkü;çalışanlardan hiçbirinin yukarı ki katlarda odası yokken Louis daha geldiği gibi oradan bir oda verilmişti ona,hem de Bay Styles'ın pek kıymetli oğlu Harry'nin odasının yanındaki odaydı bu oda.
Louis 'olur' anlamında pasparlak saçlı kafasını salladığında Harry tebessümü eşliğinde onun ince ve kemikli bileğinden kavrayıp mutfaktan çıktı,gül yapraklarının serpiştirildiği merdivenlerden adımlarken Harry kısık sesle güldü,"Sanırım bundan sonra sana dokunurken eldiven giysem iyi olacak Louis."
Louis suratını asıp adımlarını yavaşlattı,"Oh ama niye kiii!?Vücudum mu pis ki,kir yok ki bende,giyme eldiven!",Harry kendi odasının bulunduğu kata geldiğinde merdivenin üst basamadığında durup şirinler köyünden fırlamış gibi duran oğlana baktı,"Hayırrr Louis,tenin çok soğuk ve sana dokunurken kendi tüylerim ürpermiyor değil doğrusu,bundan dolayı demiştim."
Harry ona göz kırpıp önden ilerlemeye başladığında Louis yıldızlarla ilgili tekerlemesini mırıldanmaya başlayıp kendini rahatlatmaya çalışırken onun arkasından ilerleyerek duvarlarda asılı olan pahalı olduğu belli olan tablolara baktı,bir tablo gözüne çarptığında durup incelemeye başladı,boyaların oluşturduğu uyum Louis'i içine çekmişti,tabloyu yapan kişiyi içinden bir ışık yılı kadar takdir ederken Harry onun arkasında durup nefesini dışarı verdi.
Harry'nin sıcak nefesi onun soğuk teniyle bütünleştiğinde Louis yerinde sıçrayarak arkasına döndü,bir süre hiç konuşmadan buz mavisi ile ceylan gözler suskunca bakıştığında Harry ceylan gözlerini tabloya yönlendirip sordu,"Tabloyu çok mu beğendin?Çok güzel bir eser öyle değil mi?Bu eserin adı,'Cennetin Şarkısı'"
Louis Harry'nin duyamayacağı şekilde usulca fısıldadı,"Evimiz şarkı mı söylüyormuş?",Harry onun kıpraşan dudaklarını okuyamadığında hafif eğildi,"Anlamadım,ne dedin?",Louis kendine gelir gibi silkelenip tablonun önünden çekildi.
"Güzel güzel,çok güzel bir eser sahiden!Boyalar ahenkli,fırça darbeleri özenerek atılmış belli ki!",Harry yarım ağız sırıtıp yeni boyandığı belli olan kapının kolundan tutup açtığında Louis'e geçmesi için işaret verip kendisi de arkasından girdi,"Burayı önceden annem kullanırdı,hem de sadece giyinmek ve süslenmek için!Tanrım korkup kaçma lütfen Louis!"
Louis kaçmayacağını belli ederek odanın ortalarına doğru ilerledi,"Neden bu insancıklar kızdıklarında ya da şaşırdıklarında Baba'nın adını sayıklıyorlar,'Tanrım şu,Tanrım bu!',neden ama!?",Harry hayretle kaşlarını havaya kaldırıp ona doğru yaklaşmak için büyük büyük adımlar attı,Louis yakalandığını fark ettiğinde bağırdı,"Şarkı söylüyordum,ondan öyle yaptım ben,şarkılar güzeldir,sesini duyurursun!"
Harry kendini tutamadan içinden geçen şeyi söyledi,"Evet Louis,sen kesinlikle her zaman şarkı söylemelisin,bir melek gibi rahatlatıcı sesin var."
Louis alkış tutup "Zaten öyleyim!" diye bağırdığında alkışı boş duvarlarda yankı yaptı ve Harry kocaman kahkahasıyla yankılara yenisini ekledi,"Çok mütevazisin bakıyorum!",Louis inci gibi sıralı dişlerini gösterip sırıttığında gözüne yerdeki parlak şey takılınca eğilip aldı ve Harry'e uzattı.
Harry üstünde 'Angel' yazılı kolyeye bakıp omuz silkti,"Ah bu kolyeyi yıllar önce babam anneme almıştı ama annem artık takmıyor,öyle ki farkında olmadan burada düşürmüş ve bir daha da bakmaya gelmemiş.",Louis anladığını belli ederek kafasını salladığında Harry kolyenin klipsini açtı,"Sana takmamı ister misin,yakışır bence?"
Louis parlak mücevhere bakarken çok istediğini belirterek sürekli salladığı kafasını yeniden salladığında Harry arkasına geçip kolyeyi zarif boynuna taktı ve nasıl durduğuna bakmak için önüne geçerek kontrol etti,"Cidden çok yakıştı,tahminimde yanılmadım Louis."
Louis kolyenin ucuyla oynamaya başlarken gülümsemesi suratından bir saniye olsun eksilmiyordu,"Boynumda kendimi taşıyorum!" diye şakıdığında Harry onun soğuk yanağından makas alıp çapkınca bir gülümseyiş yolladı,"Kesinlikle öyle,bir melek boynunda 'Angel'yazılı kolye takıyor,bu çok fantastik değil mi!?",Louis onun sesindeki bariz alay kokusunu fark edince kolyeyi çıkarmak için hamle yapmıştı ki Harry kırdığı potun farkına vararak kolyeyi çıkarmasına engel olup elinin üstüne elini koydu,"Hayır hayır çıkarma lütfen!Çok aptalım affedersin,alay etmedim Louis,kalsın sende çok yakıştı,kanatların olmasa da...eh yalan yok cidden bir meleği andırıyorsun."
Louis kendinden emin bir şekilde omuzlarını dikleştirdi,"Evet evet andırıyorum!"