Aziz Ruh'un aracılığıyla
Bedenini hazırlayan sen...
Bu dünyada,
Günahtan ve ebedi ölümden kurtar bizi.
--
--
Harry görevliyle olan konuşmasını bitirip arkasına dönüp arabaya doğru yürümeye başladığında Louis buz gibi teninin mümkünatı olmadığını bilmesine rağmen alev aldığını hissetti,Harry'nin bakışlarıyla onu kendisine çağırdığını hissediyordu.
Her şeyde ve her kuvvette iradesiyle kendisine sahip çıkabilen Louis bu sefer öyle bir tökezlemiş öyle bir şey ile karşı karşıya gelmişti ki bu sefer kendi iradesinden bir toz parçası bile gözükmüyor,kendisine yardımcı olabilecek bir kıvılcım bir güç bile hissetmiyordu içinde.
Harry arabanın kapısını açtığı an arka koltukta oturan Zayn bir el çırpma sesinin çıkardığı yankı gibi hızla uzaklaştı ve onun arabanın içinden saniyelerle birlikte yok olmasıyla Harry arabadaki sürücü koltuğunda yerini aldı,"Üzgünüm Lou,bir türlü çözemedikleri bir arıza varmış sanırım,o yüzden bu gece film gösterisi yokmuş."
Louis ona bakmamak için kendini zorlarken mırıltılar çıkarıp sanki o sırada en önemli şey parmak uçlarıymış gibi onlarla oynamaya başlayıp Harry'den tarafa dönmedi,dönerse sırtına yine anlatamayacağı kadar benzersiz bir acının gireceğini seziyordu,çünkü Harry'e doğru dönerse ona sadece bakmış olmayacaktı,bunun artık farkına varmıştı,şimdi Zayn'i anlayabiliyordu,hatta çok iyi anlıyordu.
Bu kendine engel olamama durumu en büyük ve en acımasız cezalardan biri olabilirdi.
Harry ise Louis'in tam tersine ona bakıyor ondan bir an olsun bile gözlerini alamıyordu,bu kadar kısa bir süreçte öyle uzun uzun bakmıştı ki ona...
Fanilerin hor görüp değer bilmediği bu yer yüzünde sıkışıp kalmış gibi hissediyordu Louis,alışık olmadığı şehir gürültüsü,göz yoran ışıklandırmalar,insanların kaba saba davranışları...Bunlar Louis için çok yeni ve kesinlikle asla hoşlanmadığı şeylerdi,o kabalık nedir bilmezken yer yüzündeki herkesin dakika başı aksi aksi konuşmaları Louis'i çok hayrete düşürüyordu.
"Cidden şansızın tekiyim sanırım,sana benimle dışarıya çıkman için o kadar direttikten sonra seni getirdiğim yerin de arızalı olduğunu öğrenmem baya sinir bozucu oldu aslında,çıktığın ilk randevunun böyle bir rezalete dönüşmesine sebep olduğum için çok özür dilerim Louis."
İşte Louis bu sefer kayıtsız kalamadı,Harry'nin bu şekil karamsar bir ses tonuyla konuşması onun için her şeyi yıkan son damla olmuştu,dakikalardır ona bakmamak için görünmeyen zincirlerini kırıp çekimine kapıldığı etkileyici faniliye döndü,onu rahatlatmak istiyordu,"Rezalet değil!" diye cırladı bir anda.
Bedenini tamamen ondan tarafa döndürürken sırtında giderek bir uyuşma yükseliyordu yeniden,uyuşmayı mümkün kılabildiği kadar göz ardı etmeye çalışırken Harry'e doğru biraz daha yaklaşmak için koltuğun kenarına kadar ilerledi,"İlk randevum rezalet değil,asla değil...Hiç değil!"
Harry gülmesini saklamak için çok fazla çabalasa da Louis'in karşısında bu çabası en fazla on saniye sürüyordu,hatta on saniyeden bile az,Louis ince bacaklarını yavaşça sallarken Harry'nin de dünyası sallanıyordu,Louis'i gördüğü günden beri sallanan dünyası hiç durmamıştı ya zaten.
Louis onun bakışlarından yola çıkıp en sonunda onu gülümsetebildiğini fark ettiğinde kendisi de başarısı karşısında gülümsemişti ki gülümsemesinin üstüne beklemediği bir baskı çökünce dudağındaki baskının milyonlarca katı kadar fazlası sırtına uygulandı,Harry onun teni kadar dudaklarının arasının da buz gibi olduğunu fark ettiğinde bütün kan akışının durduğuna yemin edebilirdi.
Tutamamıştı kendini daha fazla,deliler gibi hoşlandığı buz tenli oğlanı öpmek istemişti ama onu öperken canının bu kadar acıyacağını düşünmemişti.
Louis sırtındaki yakıcı uyuşmayla Harry'de dudakları arasındaki hissettiği buzulsu yoğunlukla ondan ayrıldığında ikisi de birbirlerinden zıt yönlere dönerek farklı şekillerde bedenlerine vuran acıların bir an önce kaybolmasını beklediler,Harry daha önce de birileriyle öpüşmüştü ama Louis ile yaşadığı bu deneyim can yakıcı denmenin de ötesindeydi aslında,ondan ayrılmak istememişti,dudaklarından uzaklaşmazsa eğer bütün organlarının iflas edeceğine dair saçma sapan düşünceler bile aklından geçmişti o sırada.
Çünkü hayatında hiç böylesine bir yakıcılık hissettiğini hatırlamıyordu.
Soğuk ama yakıcı...
Louis'in gülümsemesi bütün şekerlemelerden tatlı olsa da dudaklarının arasındaki kesinlikle tatlı değildi,dudaklarının arasında herhangi bir tat var mıydı ondan bile emin olamamıştı Harry,aldığı uzun soluklu nefesler sonrası bir şekilde de olsa batırmamayı umarak konuşmayı denedi,"Ö-özür dilerim...Ç-çok ama çok özür dilerim Louis,kendime engel olamadım."
Louis sırtındaki acının gitmeyip aksine on katı kadar yükselmesiyle çaresizce gözlerini yumdu,Zayn'in yine bir anda ortaya çıkıp onu tuttuğu gibi buradan uzaklaştırmasını diledi,sırtından kan akmıyordu ama kan aksa bile bu kadar acımayacağından emindi.
Gözünden bir damla yaşın düşmesiyle Harry'nin görmemesi için yüzünü iyice cama doğru çevirip daha fazla yaşın akmaması için dişlerini sırtındaki acıyla aynı oranda sıktı,az önceki göz yaşını takriben gök gürleyip durduğunda Harry gergince mırıldanıp arabayı çalıştırmak için harekete geçti,"Yağmur başlayacak sanırım,eve gitsek iyi olur."
Harry tam arabayı çalıştırmıştı ki Louis çok kısık bir sesle fısıldasa bile onu duydu,"Canım çok acıyor."
Harry çalıştırdığı arabayı hızla durdurup Louis'in koluna elini attı,teninden tenine geçen o yakıcı buz hissini tatmasına rağmen uzaklaşmadı ondan,hayatında karşılaştığı en güzel oğlanın canının yandığına şahit olurken ne yapacağını bilememişti,üstelik bunun sorumlusu olarak kendini görmesi kalbinin de yanmasına neden olmuştu.
"Ne oldu Louis,neden canın acıyor...Neren acıyor tam olarak?"
Louis'in canının yanmasının sebebi kendisiydi ama ona dönüp bunu söyleyemezdi pek tabi,Louis bir şeyler düşünmek istedi ama bu isteğini yerine getiremeyecek kadar her yeri uyuşmuştu,bundan sonra kanatlarını havalandırırken canının fazlasıyla acıyacağından oldukça emindi.
Bu acının kalıcı olduğundan hiç şüphesi yoktu.
"S-sırtım" diye usulca kekelediğinde Louis Harry elini onun kolundan çekip arkaya doğru sırtına götürdü ve masaj yapar gibi aşağıya yukarıya doğru okşadı,"Sırtını bir yere mi çarptın,doğrulmayı deneyebilir misin?"
Louis ona güzel yüzünü hala göstermezken kafasını iki yana sallayıp doğrulamayacağını açık bir şekilde belli etti,"Ü-üzgünüm" diye kıvrandı bu sefer Harry'nin onu çok iyi duyabilmesi için sesindeki acılı tını yükseltirken.
"Ne için üzgünsün ki?" diyerek telaşlandı Harry,Louis ile tanışmadan önce gayet rahat bir insan iken şu an nasıl hareket etmesi gerektiğinden emin bile olamıyordu,elini iki saniyeliğine bile havaya kaldırsa Louis'in bunu garip karşılayacağını düşünüp yapmaktan hemen vazgeçiyordu.
Louis sırtındaki uyuşma hissinin kızıştığını hissederken biçimli kaşlarını çatmıyor ama düz bir çizgi halinde de tutmuyordu,"İ-ikimiz için üzgünüm Harry,biz olamayız çünkü.",Harry kalbine uzanan beton gibi bir ağırlıkla korkarak sordu,"Neden olamayız ki Louis?",olamayacakları gerçeği Louis'in gözünden dişlerini sıkıyor olmasına rağmen bir damla daha düşürürken gök bir kere daha gürledi,Louis Baba'sını fazla sinirlendirdiğini anlarken Harry'e yanıt verdi.
"Çünkü ikimizin bir araya gelmesi çok can yakıcı."