Hayır açma ellerini öyle
Yumma gözlerini tereddütle
Eğer bir şans daha olursa senin için
Bil ki çanlar vurur yeniden.
--
--
Yeni bir günün habercisi olan güneş yavaş yavaş kendini gösterirken büyük bir arazide oldukça yer kaplayan gösterişli malikanenin mutfağında tatlı bir telaş,heyecan ve coşku vardı.
Bayan Styles'ın doğum günü olduğu için bütün çalışanlar erkenden uyanmış bir o yana bir bu yana koşuşturup birbirlerine çarpa çarpa mutfakta şenlik havası yaratıyorlardı,Carmen o kadar koşuşturmanın üstüne rahatlamak için soğuk bir su içerken hazırladığı ve tam Bayan Styles'ın ağzına layık olduğunu düşündüğü kahveli pastaya göğsü kabararak baktı,kendisi yıllardır Styles malikanesinde çalışandı ve yaptığı yemeklerin beğenilmediği tek bir gün bile olmamıştı.
Louis pastaya hemen yemek istermiş gibi bakarken Carmen kahkaha atarak üçüncü çekmeceyi açtı ve eğilerek pastada kullanmak için aldığı bitter çikolatası aromalı damla çikolata paketini çıkarıp Louis'in eline tutuşturdu,"Son ve en vurucu dokunuşu sen yapmak ister misin bakalım?"
Louis heyecanla kafasını sallarken damla çikolata paketini dikkat ederek etrafa saçılmasınlar diye özenle açtı,"İsterim isterim!" diye şakıdığında mutfaktaki çoğu çalışan işlerini bırakıp mutfağın içini dolduran sesin sahibi olan buz mavisi gözlü oğlana dönmüşlerdi.
Carmen ona paketteki çikolataları nasıl dökmesi gerektiğine dair direktifler verdiğinde Louis bitter damla çikolataları kahveli pastanın üstüne ön dişlerinin arasına kıstırdığı dilinin ucunu daha da ısırırken serpiştirmeye başladı.
Pakette hiç damla çikolata kalmadığında geri çekilip Carmen'den onay almak adına dönüp ona baktı,"Olmuş mu!?",büyük tereddütler içerisinde kalarak sorduğu soru üzerine Carmen tatlı oğlanın saçlarını karıştırıp şefkatle gülümsedi,"Olmuş olmuş." yaptı onu rahatlatmak adına,Bay Styles'ın şoförlüğünü yapan Gary mutfaktan içeriye girdiğinde keyifle sırıtıp Louis'e göz kırptı,"Üzerimde inanılmaz bir yorgunluk var,uzun bir süredir garajdaydım,arabayı yıkarken yere yığılıp kalacaktım neredeyse!"
Louis Gary'nin ona karşı olan hislerinden habersiz bir şekilde soğuk elleriyle onun araba yıkarken ıslandığı kolundan tutup yanına yaklaştırdı,"Baksana Gary,Carmen ile beraber Bayan Styles için kahveli pasta yaptık,sence nasıl görünüyor?Şu gördüğün son muhteşem dokunuşlar bizzat bana ait!"
Louis'in şirin cırlaması Gary'nin hoşuna giderken pastaya parmağının ucuyla dokunup Louis'in burnuna sürttüğünde Louis "Oh!" diye şaşkınlıkla bağırıp refleksle geri kaçtı,"Ama bu ayıp,çok ayıp hemde!Burnum çikolata oldu,pasta bozuldu,iyi bir davranış değil bu!?"
Gary onu sakinleştirmek için iki kolunun kenarlarından tutup sıvazladı,"Hey hey tamam sakinleş Louis,alt tarafı şakaydı,hem hünerli Carmen eminim ki düzeltir bunu."
Carmen haylaz genç adama elinin tersiyle yavaşça omzuna doğru vurup susmasını işaret etti,Louis gizli tutmaya çalıştığı öfkesiyle birlikte bozulan pastanın kenarına bakarken Gary işaret parmağını onun burnunun ucuna götürerek kendi bulaştırdığı çikolatayı aşağı yukarı doğru hareket ettirerek temizledi,insanı yoran karmaşanın hakim olduğu mutfaktan içeriye Harry girdiğinde bütün çalışanlar kendi aralarında yaptıkları şakalara anında son vermiş Bay Styles'ın genç oğlunun karşısında ciddiyete bürünmüşlerdi.
Harry gördüğü manzara dolayısı ile içinde şaha kalkan duygularını dizginlemeye çalışırken hala Louis'in burnundan parmağını çekmemiş Gary'e hızlı soluklarıyla birlikte bakıp duruyordu,Gary bakışların bir türlü kendi üstünden çekilmediğini fark ettiğinde Bay Styles'ın oğlu olmasa bir güzel terslemek istediği Harry'e baktı,"Bir şey mi istediniz,arabayı garajdan mı çıkarayım?"
Harry keskin ifadesiyle kaşlarını çatarak sabahın erken saatleri olmasına rağmen içinde patlamaya hazır şekilde bekleyen enerjisiyle birlikte öfkesini takınıp Gary'e öfkesinin getirdiği güçle vurmak istedi,"Seninle işim yok." yaptı genel kibar tavrından kilometrelerce uzaklaşıp.
Louis içine gömdüğü kanatlarını stresin getirdiği etkiyle çok fena kaşımak isterken Gary'den aralarına fazlaca mesafe koyacak şekilde uzaklaşıp Harry'nin bir türlü dinmeyen öfkesinin sakinleşmesinde yardımcı oldu,"Louis gelebilir misin?" diye bir tek Louis için yumuşattığı sesi ile sorduğunda Louis kibar bir şekilde önünde duran çalışandan geçmek için izin isteyip mutfağın çıkışına yöneldi ve Harry'nin arkasından giderek ne konuşacaklarını düşünmeye çalıştı.
Yeni silinmiş ahşap merdivenlerden yukarıya çıktıklarında Harry koltuğun kabartılmış yastıklarının arasına sıkıştırdığı karton poşeti eline alıp Louis'e uzattı,"Bunu senin için aldım."
Louis hala şaşkınlığından dolayı karton poşeti kavrayamadığından Harry kıkırdayıp onun kolları arasına tutuşturdu ve karton poşetin içindeki kalın kitabı çıkardı,"İçinde neredeyse dünya üzerindeki bütün eserleri bulunduran büyük bir kitap mağazasına gitmiştim,ve bu kitabı görünce aklıma direkt sen geldin,umarım beğenirsin Lou."
Louis ciddi ortamı bozarak çocuksu sesiyle kahkaha attı,"Ah annenin doğum gününde bana mı hediye aldın!?Sanırım bir karışıklık olmuş olmalı!",Harry ona attığı kahkahalarının arasından sarılmak isterken Louis'in şakasına ayak uydurmaya karar verdi,"Ah evet evet günleri karıştırdım,senin yaş gününü bilmememe rağmen gidip annemin doğum gününde sana hediye aldım Louis!",Harry kitap kapağının ön yüzünü çevirip Louis'in görmesini sağladı.
'Buz Prenses'
Louis kitabın adının altında yazan kısa cümleyi içinden okudu, 'İçinizi ürpertiyor,aynı betimlediği buzlarla kaplı dünya gibi.'
Louis kolları arasına sıkıştırılmış kitabı beğendiğini belirterek daha da sıkıştırırken minnetle gülümsedi,bu çocuğun gülümsemesinin sıradan bir gülümseme olmadığını her defasında çözüyordu Harry,Louis her güldüğünde bulundukları ortamda binlerce mum yakılmış gibi oluyordu çünkü.
Binlerce mumun her birinde farklı farklı duygular ve hayata kondurulan anlamlar yüklüydü.
"T-teşekkür ederim." dedi Louis kekeleyerek bastıramadığı heyecanı üstün gelirken,ne yapacağını bilemiyordu,yaptığı hareketlerin çalışanlar tarafından fazla göze batmasından korkuyordu,çünkü diğer çalışanlara oranla Harry'nin ona fazla istisna göstererek davrandığı belliydi.
Bunun en belli olan bir diğer kısmı ise diğer çalışanlar gibi Louis'in odası alt katlarda değil,hemen Harry'nin odasının yanındaydı,Louis Des ile yaptıkları konuşmayı hatırladığında kutsal damarlarından içeriye elektroşok dalgaları yollanmış gibi hızla uzaklaştı Harry'den.
Des Louis'e oğlunun ona aşık olduğunu söylemişti.
Bu aslında kendi türü arasında büyük bir felaket demekti Louis için,yapamayacağı ve içine düşmemesi gereken bir durumdu,aklına Zayn'in çok uzun bir süre boyunca yer yüzünden men edilmesi gelirken ince dudakları tir tir titredi,Louis son zamanlarda aslında bir çok kuralı çiğnemişti,Des'e odaklanması gerekip daha çok onun yanında bulunması gerekirken oğlunun yanından kopamıyordu,sakinleşmek için göğe yükselip üst üste Baba'sının üfleyişleriyle yaratıldığı kanatlarını hızla çırpsa bile yeterli gelmiyordu.
Kanat çırpmalar bile yeterli değilse Louis için kaçınılmaz olan bir çok şey var demekti bu.
"G-gitmem gerek." dedi yalpalayarak,ama gidemedi,Harry ona fani gözlerinin ardından sihirli ve duyulmayan kelimeleriyle bakarken gidemedi Louis,Harry rüyalarını süsleyen oğlandan hiçbir şekilde uzak kalmak istemediği için iyice emin olduktan sonra sordu.
"Bu akşam annemin doğum günü yemeğinden sonra benimle dışarıya çıkar mısın Louis?"