Merhaba, yeni bir bölümle beraberiz.
Oylarınız ne kadar fazla gelirse, o kadar çabuk bölüm gelir dedim ve sözümü tutup atıyorum.
Her yorum ve her oy benim için çok değerli.
‼️
Ne kadar fazla, o kadar çabuk.
‼️
♥️
|Yaşam mı ölüm mü?|
♥️
(+18 sahneler vardır. Yetişkin içeriktir. Lütfen bilerek okuyun.)
Sallanan bedenim ile midem bulanırken bedenimin titrediğini hissediyordum. Gözlerimi hafifçe aralarken bakışlarımın odağı Tony'in yeşil gözleri olunca içimi bir rahatlık bulmuştu yine de onca kişi arasında onu küçük düşürdüğümü düşünüp dudaklarımı zorlukla araladım.
"Özür dilerim."
Burnumu silen eli bir an durdu ve yeşil gözlerini mavi harelerime çekti. Zaten çatık olan kaşlarını daha fazla çattı.
"Aptal."
Sallanan araba ile elimi ağzıma götürdüm ve kısıkça fısıldadım.
"Midem.."
Kaşları daha fazla çatılırken ona yük olduğumu düşünüyordum. Ama onun zihninde pek çok şey döndüğünü çakan şimşeklerden görüyorum. Önüne döndü ve sert sesi ile şoföre arabayı durdurmasını söyledi. Titreyen vücudum ile hızlıca kalkmaya çalışırken arabanın içine kusmak istemiyordum. Kollarımın altından tuttu ve koltukta oturttuktan sonra kendisi çıkıp beni de çekti. Dizlerimi yere hızlıca bırakırken boğazımdan gelen sıvı ile saçlarımı geriye çıkmaya çalıştım. Gözlerim sürekli kustuğum için tahriş olmuş boğazımdan dolayı yaşarırken elimin üstünde sıcak iki el hissettim.
Saçlarımı tutup geriye çekerken yanıma eğildi ve elini sırtıma koydu. Titreyen vücudum ile gözlerimden yaşlar akarken bitkinliğim verdiği şey ile bir an kendi pisliğimin üzerine düşeceğim sandım ama beni tuttu ve kendi göğsüne bastırdı. Yaka cebinden çıkardığı siyah mendili dudaklarıma değdirip hem hala az az kanayan burnumu hem de pislenmiş ağzımı sildi. Bedenim bir buza konulmul gibi titrerken şoförünün elinden bir şey aldı ve mavi şişenin kapağını açıp dudaklarıma dayadı. İçerken tükürmem gerektiğini söyledi ve ağrıyan boğazımla birkaç küçük yudumdan sonra katladığı mendili tekrar dudaklarıma sürttü.
Kollarını bedenime sararken üstündeki ceketi çıkartıp benim üstüme atmıştı. Titreyen bedenim ile alnımı göğsüne yaslarken gittikçe kötüleşen hastalığımı düşünüyordum. Aslında belki de ona söylememenin sebebinin kurtarılamayacak kadar kötü olduğumu düşünmemdi.
Düşüncelerimi bölen ise onun sesiydi.
"Safir, sana ne oluyor?"
Beni kendine daha çok çekerken, sıcak göğsüne daha çok sokuldum. Hafifçe kanayan burnumun beyaz gömleğinini kırmızıya çevirdiğini biliyordum ancak engel olamıyordum.
"Anlat bana,küçüğüm."
Elim gömleğini sıkı sıkaya tutarken kafamı hafifçe kaldırdım ve gözlerine baktım. İndirdiği gözlerine değen gözlerimle yutkundum ve dolan gözlerimle kafamı iki yana salladım. Anlatmak istemiyordum. Bu saatten sonra iyileceğimi düşünmezken, utanç duymak istemiyordum. Bana acıyarak bakmasını ve beni kusurlu görmesini de istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Safir(+18)
Literatura Feminina• +18 fazla içerik vardır. • Nefeslerim erkekliğine düşerken herhangi bir harekette bulunmayıp, sadece dudaklarımı hafifçe değdirdim. Gri eşofmanından belirginleşen büyük organı, dudaklarımla daha fazla büyürken buna tanık ve aynı zamanda sebep olma...