Yiğit' in timi ile Hakkari' nin o ölüm kokan dağlarına ayak basışıyla başlamıştı her şey... "Ölürsek şehit, yaşarsak gazi!" diyerek yola çıkan bir tim... Hilale renk, bayrağa kan, toprağa can verenlerdi onlar! Onlar, bayrak yere düşmesin diye toprağa düşenlerdi. Ama en çokta sevdiklerini yarım bırakanlardı onlar. Ve o geride kalan yârlardan biri ile Yiğit' in hikayesi idi bu satırlar.... Bu satırlar; Sevdiğinin esir düştüğü haberini aldığında soluğu Hakkari-Yüksekova' da alıp sevdiğine kavuşmak için gün sayarken şifalı elleri ile yaralı askerlere nefes olan bir hemşirenin hikayesi idi... Ama en çok ta o yaralı askerlerin yürek sızlatan hikayeleriydi bu satırlarda can veren her bir sözcük! Yarım kalmış hayatlar, sözler, hikayeler... Onlarca acı ve onlarca göz yaşı! " Bir hikaye değil, bir destandı bu satırlarda can veren her bir sözcük..! " Aşkın, umudun ve mücadelenin hikayesi; ASEF-İ HASRET sizlerle...