"Bana kendinle ilgili kimsenin bilmediği bir şey anlat." "Peki bunu neden yapayım?" "Makul soru," dedi koyu yeşil gözlerini içkisine dikerek. "Eğer hakkında kimsenin bilmediği bir şey söylersen ben de sana, senin bile kendinle ilgili bilmediğin bir şey anlatacağım." "On yedi yaşında aşık oldum. Hırçınlığı, kabına sığmayan nefretimi unuttum. Ona kapıldığımda hissettiklerim hemen hemen şöyleydi: Acil servise koşmak. Yetişin ölüyorum! diye bağırmak. Çaresiz hissetmeme neden olmuştu, bu yüzden ilk olarak ondan nefret ettim. Allahım ben gidiyorum, geri dönmeyi de düşünmüyorum diye dualar ettim çünkü bundan sonra ne yapacağım hakkında fikrim yoktu." "...ama aşk böyle bir duygu olsa gerekti. O duyguya yenik düştüğünü, ciğerini deşip eline tutuşturduklarında anlıyordun." Senem Sefa, Falez Kolejinde liseye gitmekte. Derslerinde başarılı. Arkadaşlarıyla kuvvetli bağlar kurmuştur. Biri öz diğeri üvey olmak üzere iki kız kardeşi var. Annesi bipolar teşhisi konulan dünyalar güzeli deli bir kadın. Senem'in annesiyle ilişkisi yok denecek kadar azdır çünkü anne kendini çocuklardan soyutlamıştır. Sık sık intihara kalkışmakta, evden kaçmaktadır. Senem annesinin kafasından geçenleri öğrenmek istiyordur, annesinin yıllarca biriktirdiği günlükleri gizlice okur. Okuduklarından fazlasıyla etkilenir ve ailesinin hikayesinden feyz alarak (annesiyle bağ kurmaya çalışarak) aşık olmak ister. Babasının ilişkide sadık kalmadığını öğrendiğinde, aşkı 'mitolojik bir kavram' olarak yaftalar ve rafa kaldırır. Aldatmayı kişisel olarak algılar. Herkese kızgındır. Öfkesi henüz tazeyken aşık olur. Kendisinden on yaş büyük bir iş adamına, ailesini yeni kaybeden Mete Sarp Baker'e. Senem'in aşkı karşılıksız kalacaktır. Yine de Senem ilişki kurmak için çabalar, denemekten vazgeçmez (ta ki vazgeçene kadar.)