İçimde varlığından haberli bile olmadığım yeni duygular keşfediyorum. Göl balığıydım, artık akıntıya karşı yüzen bir sazan balığıyım...
•
•
•-Jimin
Arkasından seslenen nişanlısı ile derin bir nefes alarak kendine gelmeye çalıştı. Jungkook'a gidelim demişti ama nasıl olacaktı. Jungkook kendince çözümler bulduğunu anlatmıştı ona ama onun anlattığı kadar basit gelmiyordu Jimin'e . Gülümsemeye çalışarak Jeonghwa'ya döndü.
-Efendim.
-Nereden geliyorsun? Saatlerdir seni arıyorum.
Jimin çok düşünmeden bir bahane buldu.
-Yedigim bir şey dokundu sanırım. Pek iyi hissetmiyorum da odama gidiyordum.
-İyi misin?
Jimin kafasını salladı.
-İyiyim sorun yok . Biraz dinlenirsem geçer.
Jeonghwa yavaş adımlarla Jimin'e yaklaştı. Elini avuçlarına aldı. Önce bileğine hafif dokunuşlar bıraktı.Jimin ne olduğunu anlayamadan bileğini sıkmaya başladı.O kadar sıkmıştı ki emindi parmak bogumlarinin izi çıkacağına..
-Arkamdan iş cevrilmesinden asla hoşlanmam Jimin. Ve sen o kadar gözüme batıyorsun ki. Anlatabildim mi?
Jimin saskınca kafasını salladı sadece. Jeonghwa az önce hiç bileğini sıkıp, tehdit etmemis gibi yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Az önce sıktığı bileğe bir öpücük bıraktı.
-Sakın benden gidebilecegini düşünme sevgilim. İyi geceler.
Jimin bileğini ovalayarak odasına adimladi. Biri dokunsa ağlayacak durumdaydı. Ellerini yüzüne kapatarak girdi odasına. İlk adımında ayagina batan bir şey ile elini yüzünden çekti. Şaşkındı. Yere bakınca parlak bir yıldız gördü. Nereden geldiğini düşünerek eğilip eline aldı yıldızı. Refleks olarak önce tavana baktı. Boştu. Daha sonra odanın içine adimladikca kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı. Odasında bulunan iki büyük pencerenin önünde asılı küçüklü büyüklü yildizlari gördü. Işıl ısıldı. Az önce ağlarken şu an gulumsuyordu. Penceresinin önüne gidip yıldızlara tek tek dokundu. Bir yıldızın ucuna tutturulmus notu eline alıp güzel el yazısıyla yazılmış kelimeleri mirildandi..
"Bir gün sabah olacağını bilsem bile senin gökyüzünde bir yıldız olarak kalmak istedim."
Çok güzeldi Jungkook. Bakışı,gulusu, dusunceleri,sevgisi... Her şeyi farklıydı. Jimin böyle sevildigi için bir kez daha şanslı hissetti kendini. Keşke dedi.. Keşke önceden seninle tanissaydim. Jungkook aklına gelince yine bir hüzün kapladı içini. Yıkılmış görüntüsü gözünün önünden gitmiyordu. Sanki Jimin nefesmiş de Jungkook ona muhtacmis gibiydi. Giysi dolabından aldığı pijamalarini giyip yatağa uzandı. Asıl hediyesi buradaydı. Jungkook tavanı gökyüzü gibi boyamış parlak yıldızlar çizmişti. Jimin o an gerçekten karar verdi. Eğer Jungkook gidelim derse her şeyi bırakıp gidebilirdi. Engel olmayacaktı kendisine.. Sevgisini yaşayacaktı. İster bir gün olsun ister bir ay eninde sonunda Jungkook ile birlikte buradan gideceklerdi.. Her şeyden vazgeçebilirdi.O gece Jimin sevdiğinin onun için gökyüzünden topladığı yıldızlara bakarak, Taehyung'un "Yıllardır seviyor seni" lafını düşünerek uykuya daldı. Bugün de sabah olacaktı. Ama en azından gece oldugunda yıldızını görebileceğini biliyordu.
...
-Jungkook? Buradayım.
Jungkook atkıyı gözlerine kadar çekmiş olan Jimin'e gülerek baktı. Belli ki fazlasıyla usuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/250576157-288-k411983.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe. °Jikook°
Fanfiction"Ahh! Son kez bastırdım ya yüreğime seni o şimdi yeter bana. Ac gözlü olmayacağım.. Güzel kokun burnumdayken ugurlayacaklar beni dünyadan. " " Huzuru tadacagim. Bilmiyorum belki de aklımı kaybettim. Sahi insan aklını kaybetmeden önce mi mutludur,kay...