•
•
Belki de ayrılıklarla az acılı bir ölüm provası yapıyoruz. Ne kadar çok ayrılık, o kadar hazırsın ölüm acısına.
•
•
En güzel güne uyanmıştı Jimin. Yüzünde en tatlı gülümsemesi vardı uyandığında.Dun gece yaşadığı şeyler içini kıpır kıpır ediyordu düşündükçe. Kalkmış duşunu almış sonra da mutluluğunu tekrar uykuya dalmak ile taclandirmisti. Yine de çok fazla uyuyamadan kalkmıştı. Uykusu bir kere açılınca artık uzun süre uyuması imkansız oluyordu. Açıkçası uykudansa karşısında uyuyan sevdiğini izlemek daha hosuna gidiyordu. Yüzüne dokunmadan gözleriyle sevdi. Bir süre kirpistirdigi kirpiklerini inceledi daha sonra da aralik olan ince dudaklarını.. Hafif miriltilar çıkartıyordu. Bu hali o kadar tatlıydı ki uzanıp yanağına bir öpücük kondurdu. Jungkook yerinde hafifçe kipirdandi. Jimin'e göre artık uyanma vakti gelmişti. Kulaklarına yaklastirdigi dudaklarıyla tatlı sesini sundu sevdiğine.
-Gunaydin sevgilim.
Jungkook gözlerini açmadan gülümsedi.
-Gunaydin güzelim. Biraz daha uyuyamazmiyiz?
Jimin'i kendine çekip sırtını göğsüne yaslamasını sagladi. Elini belinden dolayıp Jimin'in minik elleriyle birlikte karnına sabitledi. Jimin en güzel yerdeydi su an . Hiçbir şeye değişmezdi kalbinde ki bu hissi.
-Olmaz. Hem acıktım ben. Birlikte kahvaltı yapalım. İlk kahvaltimiz olacak. Ne dersin?
Jungkook hafifçe elini çekti ve doğruldu. Jimin acıkmıştı ama az önceki durumda daha mutluydu. Jungkook'un kalkması ile sırtında soğuk hava gezindi. Elleri üşüdü. Keşke hiç acıktım demeseydim diye düşündü.
-Duş almam lazım. Biraz daha acikacak benim minik papatyam.
Ahh.. Jungkook, Jimin'in kalbine hiç iyi gelmiyordu.
-Sen duşunu al. Ben hazırlarım sevgilim.
Banyo kapısının önünde bekleyen Jungkook'un dudaklarına minik bir öpücük bırakıp kaçtı.
...
-Jungkook.. Her şey hazır.
Jungkook saclarinda ki havluyla yatak odasından çıkıp gözleriyle sevgili eşini aradı. Evet Jimin artık eşiydi ona göre. Elinde ki bardaklara kahve dolduruyordu. Yüzü önüne eğik oldugu için tombul yanakları ve dudakları o kadar tatlı görünüyordu ki. Jungkook için en güzel manzara idi. Jimin şömineyi yakmış, etrafı toplamış ve kahvaltı hazırlamıştı. Tam istediği yaşam sekliydi Jungkook'un. Çok mutluydu. Ellerini yıkıyan eşinin yanına gidip yanağını öptü.
-Seni böyle rahat opebilmek o kadar güzel ki. Baş başayiz,rahat rahat opebiliyorum, sohbet edip gulebiliyoruz. Hayallerim gerçek oluyor Tanrım. Teşekkür ederim. Ahh bir de dün gece..
Jimin ters bir bakış atarak omuzuna vurdu. Utaniyordu.
-Susar misin?
-Peki.. Utanma benden. Halbuki senin bize verdiğin bir hediyeydi.
-Sus yoksa saplarim bu bıçağı.
Jungkook ellerini havaya kaldırarak geri geri yürüdü.
-Sapla istersen ama sonra çok üzülürsün.
-Yoongi çok haklı. Sevilmeye gelmiyorsun.
Kahvaltıları Jungkook'un Jimin'e takilmaları ve Jimin'in öldürme tehditleri ile geçmişti. Bilerek kizdiriyordu Jimin'i. Kiyabilir mıydı sevdiğine hiç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nepenthe. °Jikook°
Fanfic"Ahh! Son kez bastırdım ya yüreğime seni o şimdi yeter bana. Ac gözlü olmayacağım.. Güzel kokun burnumdayken ugurlayacaklar beni dünyadan. " " Huzuru tadacagim. Bilmiyorum belki de aklımı kaybettim. Sahi insan aklını kaybetmeden önce mi mutludur,kay...