“Bu cidden kötüydü Bunak herif. Ben bile çocuk için üzüldüm" dedi bir odanın içinde kameralardan olanları izleyen Agustin.
“Bu seni ilgilendirmez.” Dedi Yaşlı adam. Agustin çoğu yapılan şeyi sorgulamaz ama ilk kez bu planın amacını merak ediyordu ve dayanamayıp "Her şeyi anlarımda bu kadar değerli birini neden böyle bir anda öldürürsün Dante. Bunak herif bence senin de bir kaç tahtan eksik, hehehe" dedi. İşin içine espri karıştırsa da bunun sadece ciddiye almıyormuş gibi göstermek için yapmıştı
“aptal, yapbozun kilit parçalarından birini tabi ki öldürmeyeceğim, öldürdüğü kişi Victor'un maskesini takan bir esir. Bunu yapma sebebim ise yalnız olduğunu hissetmesi... çaresizlik nedir bilir misin? Kalbin kanatlanıp gittiği yere, bedenin gidememesidir. İşte tam da istediğim bu. Kalbinin çaresizlikle dolup taşması. Bir hiç olduğunu bilmesi. Bu şekilde kuklamız olabilecek. “ diye düşüncelerini dile getirdi Dante.
Söyledikleri belki çok basit görünebilir ama içindeki anlam ve nefret o kadar derin ki bunu anlatmaya kelimeler yetmez. Uray hayatı boyunca hep kurtuluşu aradı. Kalbi çoğu kez ümitsizlikle doldu ama dostları onu hep ayakta tutmayı başardı. Fakat artık ne bir seveni vardı ne de kalbinde yanan özgürlük ateşi. Hepsi bugün kendi ruhu ile sonu görülmeyen karanlığın arasına karışıp gitmişti.
“Bunak gerçekten seni sevmiyorum ama cebimi dolduruyorsun. O yüzden sana katlanacağım. Neyse ben bu çocuğu da alıp uyumaya gidiyorum. Zavallı çıplak ayakla koşmuş bir de” dedi Agustin ve izleme odasını terk edip Uray'ın yanına gitmeye başladı.
Oda da yalnız kalan Dante Kameralardan gözüken Uray'a bakıp “Hakikat elbet ortaya çıkacak. O gün geldiğinde iki yıldız insanlığın kaderini belirleyecek... “ dedi ve bastonunu yere sertçe vurarak odayı terk etti.
Burada bunlar yaşanırken kocaman bir şehrin hastanesinde Günler sonra gözlerini açmaya çalışan genç adam yavaşça doğrulmaya çalıştı. “Sakin ol yaraların daha tam iyileşmedi.” Diye konuştu genç adama bakarak hemşire. “N-ne... burası neresi. En son... En son, AHH” diye sayıklayan genç adam yaşadıklarını hatırlamaya çalıştı ama başındaki ağrı düşünmesine bile izin vermiyordu ve ne kadar zorlasa da acı şiddeti daha da yükseliyordu. “En son büyük bir patlama oldu. Son anda sizleri bulup ölümden kurtaran yüzbaşı Kane oldu. İzleme cihazları olmasa sizi asla bulmazdılar.” Dedi ve genç adama baygınken yaşananları anlattı
Genç adam kızın dedikleri mantıklı buldu ve tam aya kalkıp gideceği sırada kolunun yatağa kelepçelenmiş olduğu gördü ve hemşireye dönerek “Bu kelepçeler. Bu ne demek oluyor!!!” dedi ve hemşireye sinirle çıkıştı.
“Bunlar Yüzbaşı Kane'in emri. Dost musunuz düşman mı belli olana kadar bu şekilde olacağınızı emretti.” Dedi ve oturduğu sandalyeden kalkarak genç adama doğru yürümeye başladı. “Eğer düşmansan çok acılı bir son yaşayacaksın. Bundan emin olabilirsin.” Dedi soğukkanlılıkla.
“Anlıyorum... Peki ne kadar süredir baygınız.” Diye sordu ve hemşire tam cevap vereceği Sıra da " bu soruna daha sonra cevap vereceğim Elias" dedi kapıdan yoğum bakım odasına giren adam. Hemşire gelen adamı gördüğü gibi ayağa kalkıp Adama karşı saygı duruşuna geçti ve asker selamı vererek “Hoş geldiniz, Yüzbaşı Kane”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONRAKİ DÜNYA
Science Fiction"Tam yüz yirmi bir yıl oldu. Osie denen bu yer altı şehrinde nesillerdir yaşıyoruz ama bir gün ölümün gölgesinde yaşadığım bu yalan dünyadan kurtulacağım ve karanlıkta kaybolmuş gerçeklerin ışığını tüm dünyaya yayacağım." Keşke her şey bu sözler kad...