Geçmişimiz bazen bir cellat bazense şefkat dolu bir anneydi. O yaptıklarının kurbanı oldu. Kaçmak yerine onlarla yüzleşti ve bu uğurda canını verdi. Ama ölürken yüzündeki o gülümseme bütün yaptıklarının bedelini ödediğinin en büyük kanıtıydı. Doğdu, Yaşadı, pişman oldu ve en sonunda öldü. Ama asla yaptıklarının sorumluluğundan kaçmadı. Eğer yaptıklarını kabullenmezsen onun ağırlığı altında ezilirsin.
“Kendimi delirmiş hissediyorum. Lütfen herkes benim gibi düşünüyor olsun.” Dedi Elias şok bir halde. Böyle bir gün yaşayacağı aklının ucundan bile geçmezdi. “Delirmedin... Sadece gezegendeki ez zeki insanla bir gün geçirdik... Hangi insan öleceği günü hesaplar ki? Bu tamamen çılgınlık!” Diye cevap verdi Haze. Herkes neler olup bittiğini anlayamıyordu. Onlar bunları düşünürken "Kartlar yeniden dağıtılmaya başlıyor Çocuklar... Sizlere anlatamayacağım şeyler öğrendim... Evet fiziksel olarak, yaşlı adamın ağzı tek bir cümle kurdu ve öldü ama zihninde ise...” Dedi ve bir anlığına o anlar tekrardan zihnin d canlandı. Bir anlığına geriye doğru sendeleyen Uray, kendini tekrar toparlamayı başardı.
“Aslında bütün her şey tam yüz yirmi bir yıl önceden belirlenmişti. Bizlerin buraya gelişi, o soru, dünyanın bu hali... hepsi yüzlerce yıl önce belirlenmişti.” Diye konuştu Uray. Söylediği her şey birebir doğru hatta eksik bile anlatmıştı, arkadaşlarının onun delirdiğini sanmaması için. Yaşlı adamın güçleri bütün gezegenin toplamından bile fazlaydı. Ama o geçmişin pişmanlıkları ile yüzleşmeyi seçti. Ve Dünya'yı düzeltmek için elinden ne gelebildiyse yapmaya çalıştı. Buna geleceği tahmin edip değiştirmeye çalışmakta dahildi.
Uray'ın sözlerini duyan Fedailerin kafaları zaten karışıktı, onun da söyledikleri ile artık tam anlamalıyla kaos hakim olmuştu. “ne yani bu adam geleceği daha o zamanlardan görüp buna göre mi hazırlandı?” Diye sordu Annie. Onun konuşması herkesin aklını kurcalayan en büyük sorulardan biriydi. Herkes Uray’dan gelecek cevabı ciddi ve gergin bir şekilde beklemeye başlamıştı. Artık bu kadar aksiyon ve ölüm korkusu düzgün düşünememelerine sebep oluyordu. Ve mantıklı davranmaktan iyice uzaklaşıyorlardı.
“Hayır öyle değil. Geleceği daha o zamandan belirlemeye başladı. Yaptığı onca şeyle bize bir gelecek yazdı. Düşünün; O duvardaki resimler orada benim hayatım dönüm noktaları vardı. O adam muhtemelen bana sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bile biliyordu. Olasılıkları kendine uydurup kontrolü ele geçirdi ve Kendi ölümünü bile hesaplayacak kadar bunu kusursuz bir hale getirdi... Fakat öldüğü için artık olasılıkları görüp onları kontrol edemez. Gelecek tekrar eski düzenine döndü onun ölümü ile.” Diye cevap verdi genç adam. Onun konuşması ile herkesin beyni aydınlanmış gibi kaostan kurtuldu. Hepsi Olayı anlamaları ile ne diyebileceklerini bilemediler.
Yaşlı adam muhtemel milyarlarca Olasılığı düşünüp bunu kendine uydurdu. Basit bir örnekle açıklayalım; Bir bozuk parayı yazı-tura için havaya attığınızda sadece iki seçenek olur. Söylediğiniz cevabın yüzde elli şansı olur. Peki ya havadaki moleküllerin hatta atomların konumlarını, hızlarını, parayı havaya fırlattığımız andaki hızını, uyguladığımız kuvveti, maksimum yüksekliğe çıkmak için gereken süreyi, paranın ağırlığını ve daha milyarlarca değişkeni bilirseniz, parayı attığınızda yazı veya tura gelmesi gerçekten olasılık mı olurdu? Tabi ki hayır. Gelecek artık sizin elinizde olurdu. Olasılık kavramı sizin için bir kelimeden fazla olmazdı. İşte yaşlı adamın yapmış olduğu şey buydu. Uray’ın tüm hayatındaki değişkenleri kendisi belirleyip seçimlerini hatta düşüncelerini bile ona göre aldırtıyordu. Uray ise bu durumu saniyeler içinde çözmüştü. Başka birisi olsa belki de sinirlenip Dünya'ya kan kusması gerekirken , o bu durumu anlayışla karşıladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SONRAKİ DÜNYA
Science Fiction"Tam yüz yirmi bir yıl oldu. Osie denen bu yer altı şehrinde nesillerdir yaşıyoruz ama bir gün ölümün gölgesinde yaşadığım bu yalan dünyadan kurtulacağım ve karanlıkta kaybolmuş gerçeklerin ışığını tüm dünyaya yayacağım." Keşke her şey bu sözler kad...