AILE BULUŞMASI

7K 50 66
                                    

 

İblisleri arkasına alan Zane, o günden sonra insanların arasına döndü. Onların yeni düzenini anladı. Yeni düzene ayak uydurdu ve tekrar en zirveye çıktı insanların arasında. Hoş zaten hep en zirvede olmuştu... Tesadüf olmayacak bir şekilde Elizabeth ile karşılaştı. Genç kızı kendine aşık etti. Ve iki serumu da oğulları üzerinde denetme fikrini onun aklına soktu. Gelecek için en önemli aşama belki de buydu. Ama hiçbir zaman kendisine verdiği intikam sözünü unutmadı.

 

“Az kaldı... her şey son bulduğunda, seninle güneşin batışını tekrar izleyeceğiz... Sadece beni biraz daha bekle sevgilim...” 

 

GÜNÜMÜZ

Fedailer... Belki de bunca kaosun ortasındaki insanlığın tek umut ışığı. Sekiz kişiydiler. Lakin koca bir ulusun, son umuduydu. Belki her şeyden habersizdi insanlık. Fakat çağlar geçse dahi, onların hikayesi unutulmayacaktı. Vücutları demirden, cesaretleri  krallara diz çöktüren, ruhları zincire vurulmaz, kalpleri iyilikle dolan.... insanlar değillerdi. Onlar sadece hayatta kalmak için bütün her şeyi feda edebilecek bir grup insandı. Onlar kurtarıcı ya da ona benzer bir şeyde değillerdi. Onlar sadece huzurlu bir hayat için sonuna kadar direnen sekiz kişiydi. Bu savaşta hiç kimse iyi değildi. Bu sadece kötü ile daha kötünün savaşıydı...

Yüksek bir dağın tepesinden, uzaktaki insanları gözlemleyen, Hugo ve Annie manzaradan endişelenmeden edemedi. Utangaç bir tavırla Annie, elindeki dürbün ile  uzaklara bakan Hugo’ya dönüp “Şey durum ne kadar kötü, Hugo?” Diye sordu. Genç kız oldum olası utangaçtı. Bu durumlarına artık alışan Hugo, buna takmayarak “Çok fazla iblis var... Çok. Uray'a ve diğerlerine bunu anlatmamız lazım.” Dedi ve yavaşça kimseye görünmeden, oradan ayrıldı ikili. Güvenli ve sürpriz bir saldırı almamak  için önceden, bölgeyi gözlemlemek için gönderilmişlerdi. Fakat gördükleri manzara onları şok etmeye yetmişti. Neden ya niçin bu iblislerin burada olduklarını anlamamışlardı. İki saatte yakın bir süre gözlemlediler. Fakat iblislerin tek yaptığı, uyumak olmuştu.

 

Kamp alanında ağaçların arkasına yaslanmış bir şekilde dinlenen ekip, kendilerine doğru koşarak gelen, Hugo ve Annie'yi görmeleri bir şeylerin ters gittiğini anladılar. Koşarak gelen ikili , nefes nefese kalmışlardı. “Ne gördünüz?” Diye sordu Uray. Bir şeylerin ters gittiğinin farkındaydı. Ve her ne olduysa, bunun iyi bir şey olmadığını, Hugo ve Annie'nin gözlerinden anlamıştı. Derin nefesler alarak kafasını kaldıran, Hugo “İblisler... Çok fazlaydılar. Sayılarını tam olarak söyleyemem fakat gördüğümüz kadarı ile sekizdi. Şehir kayıtlarındaki en kalabalık iblis grubu listesine girer. Hatta belki şehir kayıtlarında bile bu kadar kalabalığı yoktur. Neyse ki uyudukları için bizi fark etmediler. Yoksa şimdiye ölmüştük.”  Dedi Hugo. Normalde iblislerin bir arada yaşaması imkansıza yakındır. Her zaman parçalamaya ve yok etmeye alışıktılar. Lakin sadece insanlara ve kendi aralarında savaşırlardı. Onun dışında doğaya ya da normal düzene asla zarar vermezlerdi. Bugüne kadar en kalabalık iblis grubu sekizdi. Hugo ve Annie'nin keşfettiği grupsa, tam on ikiydi. Eğer iblis kralın yaşadığı yerde ki iblis sayılarını bilselerdi, o an ruhları titrerdi...

“Savaş zırhlarınız yanınız da mı?” Diye sordu Uray. Sorunun cevabı çok önemliydi çünkü iblislere karşı oluşturacağı strateji de önemli bir yer kaplıyordu. “Hayır fakat...” Diye konuştu Haze ve koşarak at sırtındaki çantaları, kurcalamaya başladı. Çantaların içinden bezle etrafı sarılmış bir şey getirdi grubun yanına. “Daha iyisi var.” Dedi ve yarım kalan cümlesini tamamladı. Cümlesini tamamlaması ile örtüyü kaldırdı. Elinde toplam sekiz tane kılıç vardı. " Savaş zırhları, çok büyük bir savunma ve saldırı sağlasa da, çok yavaş. Ve de çok fazla göze batıyor. Tam da Şu an gibi durumlarda çok dezavantajlı. Bizde bunun için yeni bir şey bulduk. Bu silahlar, savaş zıhları ile aynı metalden yapıldı. Savunma kısmı düşüyor olsa da, hız ve çeviklik muazzam ölçüde artıyor. Herkes için birer tane verdi, büyük usta Marcus.” Diye konuştu genç kız. Herkesin üzerindeki endişe bir anda dağılmıştı. Ne savaş zırhları yanlarındaydı ne de iblislere karşı işe yarar bir silah. Ama şu andan itibaren hepsinin üzerindeki kara bulutlar dağıldı.

Yüzünde sinsi bir sırıtış oluşan Uray, etrafındakilere baktı. Derin bir nefes alan genç savaşçı "birazdan çok tehlikeli bir şey yapacağız. Bütün geleceğimiz ise bu savaştan sonra şekillenecek... bizler insanlık için, yeni ve parlak bir gelecek için, hayallerimiz için bu yola adım attık. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak. Devrim ya ruhunuzdadır, ya da hiç bir yerde değildir. Birazdan devrimin ilk adımlarını atacağız. Ve eğer , iblis krala kıyasla bu kadar küçük bir grubu bile yenemeyeceksek burada bırakıp gidelim. Savaş çığlıkları altında, küllerimizden yepyeni bir dünya doğacak!” Diye konuştu. Herkes dinlerken dilini yutmuştu. O sözler... O sözler için büyük bir anlam taşıyordu. Dinlerken her birinin tüyleri diken diken olmuştu.

Bu sözler onların hayallerini, umutlarını taşıyordu. Her biri uyumadan önce yeni bir geleceğin, yeni bir dünyanın hayalini kuruyordu. Ve belki de şu an, içinde oldukları durumun farkına varmışlardı. Onlar bu Dünya’nın  umutlarını taşıyordu. Onlar bu Dünya’nın  fedaileriydi... bu çok ağır bir yüktü. Eğer taşıyamazsan altında ezilirsin. Lakin yalnız değillerdi. Belki sekiz kişiydiler fakat arkalarında koca bir dünya vardı...

“Ben bu yolda ölmeye de öldürmeye de hazırım.” Dedi Hector.

“işin sonunda para ve güzel kızlar varsa her yere gelirim.” Dedi Elias

“Bana verilen görev neyse asla yarım bırakmam.” Diye konuştu sarah

Her biri kendince bir şey söyledi. Ama hepsi tek bir şey istiyordu. Gelecek... 

Her şey burada böyle gerçekleşirken, çokta uzak olmayacak bir mesafeden onları izleyen biri “Gelin bakalım. Değer verdiğiniz bu dünyanız aslında sizin yok oluşunuz olacak.” Diye konuştu kendi kendine. Uray, bu gizemli kişiyi gördüğü an tanırdı. Bu kişi, İblis kralın dört astından biriydi. Noah’tı bu kişi. Onu, Kane ile Agustin'in gizli buluşması sırasında görmüştü. Agustin, Kane, Noah ve ***. Hepsi iblis kralın en sadık adamlarıydı. Belki de iblis kralın bu kadar güçlü olmasındaki yapı taşlarından biriydi onlar.

Noah elindeki bir kağıt parçasına  “Efendim her şey hazır. Yakında aile yeniden bir araya gelecek...” Diye  yazdı ve bir okun uçuna bağladı. Yayını sıkıca geren Noah, derin bir nefes alarak yayın ipini bıraktı. Ok, havayı delerek son hız gidiyordu. Dokuz yüz metre sonra ok, bir ağacın gövdesine saplandı.  

Ağacın bulunduğu yerde iki kişi vardı. Biri erkek, biri kadın.  Kadının elleri, ayakları ve ağzı sıkıca bağlanmıştı. Erkek ise okun saplandığı ağacın önünde gözleri kapalı ormanı dinlemekteydi. Okun saplanması ile gözlerini açan adam, yavaşça ayağa kalktı ve okun üzerindeki mesajı okumaya başladı. Mesajı okuduktan sonra gülerek kafasını yan taraftaki kadına çevirdi, “İşte oğlunla buluşabileceksin...” Diye konuştu. Kadın onun söylediği sözleri duyduğu gibi iplerden kurtulmak için elinden ne geliyorsa yapmaya çalıştı. Lakin bu umutsuz bir çırpınıştan fazlası olamadı.  Evet bu kişiler Elizabeth ve Zane'di.

“Merak etme, onu bugün öldürmeyeceğim... ama görmek istiyorum...” Dedi ve sözlerini yarı da kesip, yüzünde tarif edilemez derece de korkutucu bir ifade oluşturdu. “Gözlerindeki çaresizliği ve korkuyu... o da biliyor... bu dünya artık geri dönüşü olmayan bir yola girdi. Ve ben Sonsuz karanlığı getirdiğimde, ışığın ardına saklanamayacaklar.”  Diye konuştu. Sözlerindeki anlamı çok iyi anlamıştı genç kadın ama hala kurtuluş için, içinde yanan küçük bir umut ışığı yanıyordu...

“Bu kadar heyecanlanmana gerek yok. Alt tarafı yıllar sonra oğlunla karşılaşacaksın... Bir de onun gözleri önünde öleceksin... Büyütülecek bir şey değil, her aile arasında olur.”

 
-----------------------------------------------------------

BÖLÜM SONU SORULARI

-Uray ve diğerleri tuzağa mı düştü?

-Zane, ne planlıyor?

-Zane, Fedailerin yerini nasıl buldu?

-Fedailer'de bir hain mi var?

-Uray ne planlıyor?

-Elizabeth'e ne olacak?

Bu ve daha fazla sorunun cevabı için okumaya devam :D

SONRAKİ DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin