"biraz olsun umursamaz biri olabilseydim, şu dünyada benden mutlusu olmazdı."
-genç werther'in acıları, goethe.Eve geldiğinde burnuna dolan kahve kokusuyla gülümsedi kız, Alya tanıdığı en deli kahve bağımlısı insandı herhalde, onca işinin arasında eksik etmediği şey sadece kahvesi oluyordu çoğu zaman, Asel bunu fark edeli çok olmamıştı.
Bu düşüncelerle kadının arkasından yürümeye devam etti.
Alya mutfağa girip ikisine bir şeyler hazırlarken Asel de duvardaki resimleri incelemekle meşguldü. Oldukça genç ve güzel bir kızla beraber çekilmiş olduğu mutlu fotoğrafları incelerken karşısında her gün yakındığı bu kadının ne kadar da içten gülebildiğini fark etti. İnsan ait olduğu yerde mutlu olmayı en hakiki biçimde yaşıyordu.Asel içindeki buruk kıskançlıkla ona uzatılan kadehi alıp fotoğraflara bakmaya devam etti. Kadın saman sarısı düz saçlarını açmış, omzuna dökülmelerine izin vermişti. Saçlarının böyle çok daha güzel olduğunu düşündü kız.
"Ne kadar da mutlusunuz fotoğraflarda, kardeşindi değil mi? "
"Evet, o kendinden başka herkese ışık saçan, güldüğünde sana tüm dertlerini unutturan bir kızdı, tanısan severdin sanırım. Fotoğraf çekmeye bayılırdı,ondan böylesine dolu duvarlar. İlgin var mı bu tarz şeylere?"
Alya birkaç adımda kitaplığa ulaşıp köşesindeki fotoğraf makinesi çıkartıp kıza uzattı. Asel elleri arasındaki makineyi incelerken geçmişten gelen yoğun bir hissin tüm bedenini kapladığını hisseti.
"Ben değil ama Kayla çok ilgi duyardı böyle şeylere doğrusu."
Kadın derin bir iç çekip içkisinden bir yudum aldı, Kalya'ya içinde bir yerde derin bir hayranlık duymuyor değildi.
Böylesine güzel sevebilen, hayatı böylesine yaşamayı bilen az insan tanımıştı Asel'den duydukları kadarıyla.
Bu kadını hayatının o en mutlu dönemlerinde tanısa belki de onunla çok iyi dost olabilirlerdi.Asel'in elini omzunda hissedince düşüncelerinden uzaklaştı.
"Çok teşekkür ederim Alya, bu gece beni yalnız bırakmadığın için."
"Seni öyle bıraksam içim rahat etmezdi zaten, düşünme bunları."
Asel de ona uzatılan şaraptan bir yudum alıp kitaplığa bakmaya devam etti.
"Okuduğunu biliyordum fakat bu kadar çok okuduğunu tahmin etmemiştim."
"Okumaktan başka hiçbir şey beni bu dünyadan uzaklaştıramıyor."
"Sen de bir kaçış yolu buldun kendine."
Alya gülümseyerek başını salladığında, Asel kitaplarda gezdirdi elini bir süre. Daha önce çat kapı geldiğinde pek dikkat etmemişti kitaplara.
"Kendi kitaplığımı inceliyormuş gibi hissettirdin bana, benzer bir yanımız olduğunu bilmek çok güzel."
"Benzer daha pek çok yanımız var küçük hanım, yalnızca dikkatini vermiyorsun buna. "
"Benden daha iyi bir gözlemcisin o halde doktor?"
İkisi de bu denilene gülüp birbirlerine baktıklarında gözlerini kaçırmakla yetindiler, çünkü o sıcak iki gülüş ikisinin de kalbinden akıp geçmiş ruhlarını ısıtmıştı, bu yaşanmışlıklardan yara bere içinde çıkan iki soğuk ruhun arasındaki bir sevgi köprüsü gibiydi, ikisinin de köprüyü geçecek gücü yoktu belki ama ikisi de bu ufak hareketlerde yaşama dair bir umut buluyordu.
Kız birkaç adım atarak onunla daha yakın bir mesafeden göz teması kurmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kabus.|gxg
Short Story"sonra birden birisi hayatımıza giriveriyor; o'nun sahip olduğu bir şey, belki kokusu, belki gülüşü, belki duruşu, belki merhameti, belki utangaçlığı, belki mütevaziliği, belki iyiliği, içimizdeki boşluğun bütün girinti çıkıntılarını dolduruyor."