"senden ayrı olduğum bir tek an yok,
çok uzaklarda olsan bile
seni taşıyor her şey
kokular,sesler,seslenişler.
ne zamandır görmüyor gözlerim,
unuttum tanıdığım ne varsa,
bir tek senin yüzün,
çok uzaklarda olsan bile..."°°°°
"tanıştığınız gün, karşılaştığınız o ilk gün Asel,nasıldı?"
Belli belirsiz bir tebessüm, geçmişi hatırlamanın verdiği o buruk sevinç ve özlem arasındaki duygularıyla insana kocaman eller tarafından yüreği sıkılıyormuş hissi veren bu soru karşısında affalladı kadın."Keşke..." dedi, "...keşke o tanıştığımız günden ne bir saniye ileri ne de bir saniye geri gitseydik de hep o günde takılı kalsak, hiç ayrılmasaydık."
Gözlerini kapatıp o ana gitmeyi düşündü,her şeyi ezberindeydi ne de olsa.
Durup durup aklına gelen o anın her bir karesi zihninin derinlerinde onun ruhuna batan cam kırıklarıydı zaten."ondan sonra hiçbir şey ölüm kadar soğuk olamadı, düşlerim dışında.
Doktor anlıyorsun beni değil mi?
O benim her şeye karşı olan umudumdu ve ben umudumla soğuk bir sonbahar günü bi' kasım ayında tanıştım,
sahilin karşısında yağan yağmura inat banklardan birine oturmuş yapayalnız bir kadın.
Umursamaz,asabi ve hırçın tavrıyla ellerinin arasında evirip çevirdiği yağmurdan ıslanan defteri, soğuktan titreyen dudaklarıyla hala orada oturup bekleyen inatçı bir kadındı o onu ilk gördüğümde.Sahi sonrasında yıllar geçse dahi hiç inatçılığından taviz vermedi orası ayrı.
Kısacık saçları alnına dökülmüş, üzerindeki ince penye soğuk havanın karşısında onu pek de ısıtıyor gibi değildi.İnsanlar ona deli gözüyle bakıp geçip gidiyordu yanından.
Fakat benim için onu gördüğüm an gideceğim yer, yetişmem gereken tüm işler çıkıverdi aklımdan sanki, banka doğru koşturdum elimde şemsiyemle, işe yaramayacağını bile bile ona doğru tuttum şemsiyeyi, yeterince ıslanmıştı zaten.
Yağmurdan onu uzaklaştıran bir şeylerin olduğunu biraz süre geçtikten sonra anladı, o kadar dalgındı kafası.
Tepkisiz yüzünde değişen tek şey gözlerinde bulunan sönüklüğün yerini alan derin ışıltıydı.
Aynı şeyin bana baktığında benim de vücudumu esir aldığını hissettim.
Bir insana baktığınız ilk an ona kalbinizi açabilecek kadar tanıdık hissedebilir misiniz doktor?
Ben hissetmiştim.O konuşmayınca ben de sustum,ta ki gözlerini benden çekene dek.
"burada böylece beklememelisiniz hasta olacaksınız."
Dediğimi hatırlıyorum,gerisi bir hayal gibi sanki, anın etkisiyle söylenmiş hayal meyal hatırladığım, farkına varamadığım sözcükler.
Umursamazca omuz silkip şemsiyeyi bana doğru uzattığını hatırlıyorum.
Bir de benim de onun gibi onu umursamadan oturduğum ıslak bankı.
O şaşkın bir biçimde bana bakarken ben de onu inceliyordum,kemikli sert yüzünü,içindeki hüznü saklamak ister gibi kaçırdığı gözlerini, soğuktan titreyen bedenini...
Kanayan kolunu görür görmez şaşkınlıkla yüzüne odaklandım."Nasıl başardın bunu?"
Sözlerime gülmüştü, haklıydı da...
Yıllardır yakınımmış gibi sitem ediyordum bir de kıza.
Oysa henüz ilk defa gördüğüm bir yabancıydı o benim için.
Ama onda bir şey vardı dediğim gibi, yılların getirdiği bir samimiyet tebessümü gibiydi yüzü, sıcak gelen bir şeyler vardı, içinizi ısıtan."Evden çıkarken olmuştur sanırım."
Dediklerini anlamayarak kaşlarımı çattığımda gülümsemesi genişledi.
"Evden çıkarken havaya da hiç bakmadınız anlaşılan, yoksa böyle giyinmek akıl kârı değil açıkçası."
Kadın gülmeye devam ederken sinirlenmiştim, ne kadar da umursamaz ne kadar da laubali tavırları var öyle, diye düşündüm içimden.
Halbuki onun gülüşlerinde derin bir acı vardı,sonradan anlamıştım bunu, her şey gibi.
İlerleyen günlerde öğrendim ki evden böyle çıkışının nedeni birkaç sokak ötede babasının onu evden hiçbir şeyini alamadan kovması yüzündendi.İtiş kakış sırasında yaralanan bir omuz ve umursamaz bakışlar eşliğinde yağmurun altında öylece birbirimize baktık.
Onun da benim de kalkacağımız yoktu, inat etmiştik bir kere,ben de ayak uyduruyordum işte ona.
Derin sessizliğin içinde çantamdan çıkarttığım mavi fuları koluna doğru bağladığımda gözlerini benden çekip bağladığım kumaş parçasına dikmişti."Gerçekten gerek yoktu."
"Gerek vardı."
"..."
"Elindeki şey?"
"şey ben...yani ben öyle bir şeyler kararlarım genelde,alelace çıkmak durumunda da kalınca elimde öyle kalıvermiş sanırım, pek de dikkat etmemiştim."
Yine susması üzerine sevecen olduğunu düşündüğüm bir gülümsemeyle elimi uzattım ona doğru, fark etmesi yine zaman almıştı.
"Asel ben."
Kaşlarını kaldırıp umursamaz bir yüz ifadesiyle elimi tutmadan cevap verdi.
"Kayla."
Ve ben o an anladım ki bu isim benim hayatıma derin izler bırakacaktı doktor ve yine hislerimde yanılmamıştım.
O isim benim için başlı başına bir hayat olmuştu.°°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kabus.|gxg
Short Story"sonra birden birisi hayatımıza giriveriyor; o'nun sahip olduğu bir şey, belki kokusu, belki gülüşü, belki duruşu, belki merhameti, belki utangaçlığı, belki mütevaziliği, belki iyiliği, içimizdeki boşluğun bütün girinti çıkıntılarını dolduruyor."