°°°°
"bu son...yemin ederim sana, son."Kız elindeki sarılmış zehri dudakları arasına götürdü, bir nefes çekti içine.
Gözleri kapalı, kafası gökyüzüne doğru dönük, rüzgarı hissetti yalnızca.
Kafasında dönüp duran tüm deli saçması düşünceleri bir kenara bırakarak,zehrin kolları arasına attı kendini."Kayla cidden bunu yapmana göz yumamam artık.
Her gün daha da çok ölüme sürüklüyorsun kendini.
Kimseyi düşünmüyorsun peki ama ya Asel?
Ondan bahsederken içi parlayan gözlerinin günden güne solmasına izin mi vereceksin?"Kız uyuşmuş bedenini çimlere uzattı, aynı şekilde ona bakan Yağmur da yerde oturur pozisyon almış ondan bir cevap bekliyordu.
"Onun yanında olabilmek için bu aptal şeye ihtiyacım var, biliyorsun. "
"Mutluluğu bu saçma otta arayacak kadar düştüğüne inanamıyorum Kayla,
mutluluk o evde,ne halde olduğundan habersiz fakat her şeye rağmen bir gün bile seni sevmekten vazgeçmemiş o kadında.
Bunu göremeyecek kadar kör olmuş gözlerin...
Kendini kandırıyorsun.
Onu düşündüğünü söylüyorsun fakat bencillik ediyorsun.
Ayrıca bir şey bildiğim falan yok, seni tanıyamaz oldum artık. "Kayla'nın alaycı kahkahası kızın kulaklarını doldurduğunda o da bıkkınlıkla çimlere uzandı.
"Anlamıyorsun ya da görmüyorsun.
Görmek mi istemiyorsun?
Onun yanında mutlu olmam gerekiyor, onun acılarını sırtlamam gerekiyor,kendi üzüntülerimle onu boğmam değil.
Ve beni kendi gerçekliğimden uzaklaştıran tek şey bu."Uzun bir sessizlik oldu aralarında.
Yağmur Kayla'ya çok sinirliydi.
Kayla'nın ise kendince haklı gerekçeleri vardı.
Derinine indikçe ona hak verebilirdiniz belki de.
Ama yine de yaptığı şeyin bencillikten pek de uzak olmadığını her ikisi de biliyordu."Sana bir daha satmayacağım, biliyorsun değil mi?
Bunu bilerek devam etmen iyi olur.""Bu senin işin değil mi?Satman gerekiyor."
"İşim para kazanmak, her gün arkadaşımı daha da fazla zehirlemek değil."
Kız yerinden doğrulup bir süre Yağmur'un suratına baktı.
Ciddi miydi?
Son bir nefes çekip izmariti öylesine bir yere doğru fırlattı, kızın yüzüne bakmaya devam etti.
Sinir tüm vücudunda dolaşmaya başlamıştı."Bakma bana öyle, size yapamam bunu."
Kayla bıkmış ve sakinleşmeye çalışır bir şekilde kendini tekrardan yumuşak zemine bıraktı.
Bilmiş bir edayla geriye doğru düşen kısa saçlarıyla oynadı uzun bir süre.Kelimelerle savaşı işte tam bu anda başlıyordu.
Onun kurduğu cümleler bazen konuştuğu kişide öyle şeyler barındırırdı ki, karşısındaki insan dumura uğrar ve uzun süre cevap veremezdi.
Bu da o anlardan birinin habercisi olan derin sessizlikti.
Tekrardan yerinden doğruldu, bedenini onu izlemekte olan kızın bedenine yaklaştırdı.
Aralarındaki mesafeyi biraz daha zorlasa sıfıra indirecekti.
Eli kızın çenesini tuttu.
Öfkesini gizleme konusunda oldukça iyiydi, bunu kolayca alaya vurabiliyordu."Neden bu kadar belli etmek zorundasın,Yağmur?"
Yağmur telaşla geriye doğru itti kendini, neydi bu şimdi?
Saçma hareketlerinden anlam aramaya çalışıp umutlanmaya alışmıştı fakat bu fazla tuhaftı.
Kayla alayla karışık bir kahkaha patlattı.
Bu onun eğlencesiydi, ne kadar acımasızca olduğunu bilse de, görse de bunu yapmaktan kendini geri tutmuyordu."Liseden beri benimlesin, değil mi?
Peki ya neden Yağmur, neden sana hiçbir katkısı olmayan,borcun içinde yüzen biriyle bu kadar uzun zamandır 'arkadaşsın' ?
Neden hayatında hiçbirisi olmadı?
Ve neden bana baktığında gözlerinin içi böylesine parlıyor?""Şuan mantıklı konuşmuyorsun."
Geçiştirilmekten hoşlanmıyordu, çenesini tutmaya devam ettiği kızı nazikçe biraz daha kendine yaklaştırdı.
Nefesi yüzüne çarpıyordu.
Kızın titreyen ellerini görebiliyor,gözlerindeki heyecanı okuyabiliyordu.
Aptal olmayan herkes bunu anlayabilirdi."...çünkü bana aşıksın, öyle mi?"
Yağmur kabullenir gibi başını sallayıp gözlerini kapattı.
Dudakları yavaşça onun yüzüne yaklaşırken Kayla kendini geriye çekip tekrardan çimlere uzandı.Asel dışında kimsenin hislerine karşı bir güveni yoktu, Asel dışında birisine sevgi besleyebilecek bir kalbe sahip değildi.
"kendine yazık ediyorsun, yapma."
Yağmur'un yanaklarından süzülen yaşlara baktı,içinde neden gram acıma duygusu bulunmuyordu?
Bu kadar acımasız, bu kadar hissiz mi olmuştu?"Pekala neden Asel, neden seviyorsun onu?"
Kız sevgilisinin ismini sesli bir şekilde duyduğunda yüzündeki gülümsemeye engel olamadı, işte tüm gardını yıkan bu kadına karşı böylesine savunmasızdı.
"Onu seviyorum çünkü...o benim benden öte parçam.
Onsuz bir dünyanın içinde yaşayabilme olasılığımın olmadığını biliyorum.
Ondan önce bir hayatım yoktu.
O başlı başına benim hayatım.
O bu aptal yaşamımın tek çekilir yanı.
Hayata dair içimde yaşayan tek şey. "Yağmur burukça gülümseyip toparlandı.
"İşte sen de busun Kayla, bencilliklerle dolu hayatına asla Asel'i koyamayacaksın.Seni olduğun kişi olarak kabul edeceğini mi sanıyorsun? "
Kayla sustu, kız onu nereden vuracağını çok iyi biliyordu.
Fakat Kayla'nın aksine o susmuyordu."Bir de bana bak.
Yaptığın her şeye rağmen buradayım, yanında,seninleyim.
Asel sence bunu yapar mıydı?"Kız ayaklanıp yerdeki çantasını aldı.
Kayla ise sadece oturmuş ve kızın gidişini izlemişti.
Göremeyeceği kadar uzaklaştığında derin bir nefes aldı.Belki de Asel'in sevgisini hiç hak etmemişti.
Belki de onun hayatında olacak kadar iyi bir insan olmamıştı hiç.
Belki de gerçek Kayla, Asel ile beraberken olduğu değil her daim hissetmek zorunda kaldığı hislere sahip kişiydi.Sahi, Kayla kimdi?
Cebinden telefonunu ve sigara paketini çıkarttı, sigarayı yakıp dudakları arasına yerleştirdi.
Telefonunun tuş kilidini açtıktan sonra parmakları rehberde gezindi bir süre.
Derin bir nefes alıp Asel'in isminin üzerine tıkladı.
Bir, iki, üç...
Ve aradığınız numaraya şuan da ulaşılamıyor.Gülümsemesi yüzünde dağılırken, acıyla karışık minik bir kıkırtı çıktı dudakları arasından.
Telefonu bir köşeye bırakıp uzun uzun düşündü.Evet, Kayla kim olduğunu dahi bilmiyordu.
°
Bazen,
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan.
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar,arkan dönüktür.
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...-William Shakespeare.✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kabus.|gxg
Short Story"sonra birden birisi hayatımıza giriveriyor; o'nun sahip olduğu bir şey, belki kokusu, belki gülüşü, belki duruşu, belki merhameti, belki utangaçlığı, belki mütevaziliği, belki iyiliği, içimizdeki boşluğun bütün girinti çıkıntılarını dolduruyor."