-14-

136 23 1
                                    

'Meğer ne çok yanarmış canı insanın, baktığı yerde göremeyince görmek istediğini...' 

°°°°

08.09.2007

"asel...
hatırlıyor musun senin evine geldiğim ilk günü, sokaktan geçen bir yabancıya böyle kayıtsız şartsız kendini açışından ne büyük rahatsızlık duymuştum, hatta sitemle karışık sana bunu söylemiştim.
sen de bana öyle bir bakmıştın ki sözlerim üzerine, ben yıllarca beklesem hissedemeyeceğim güveni senin o bir anlık bakışında, gözlerinin en derininde görmüştüm.
'seni öylece sokakta bırakacak değilim ya Kayla!' hala dün gibi aklımda sözlerin,dediğin her şey gibi.
sahi adım ne zamandan beri kulağa bu kadar hoş gelmeye başlamıştı, senden duyana kadar bunun farkında değildim.

o günden sonra birbirine dahil olan hayatlarımız öylesine bir bütün olmuştu ki onları ayıramadık asla.
bana elini uzattın, ben de tuttum kayıtsız şartsız, korkusuzca.
kendi elimden daha çok güvendim eline, kendi zihnimden daha çok güvendim düşüncelerine.
sen nereye gidersen oraya geldim, ne dersen onun için çabaladım.
sen güldün ve ben dünyanın en mutlu kadını oldum.
sen beni bu dünyanın en mutlu ve şanslı kadını kıldın.
ağladığında hayatımın en dayanılmaz acısını çektim, ben ilk defa kendim için değil bir başkası için ağladım.
başkasının acısını kalbimde böylesine güçlü hissettiğim başka hiçbir an olmamıştı.

bir gece ben koltukta uzanmış kitap okurken yanıma gelmiştin usulca, başını omzuma yaslayıp öylece durmuştun.
hatırlıyor musun o günü?
odayı aydınlatan tek bir mum ışığı varken yüzünü seçemiyordum,o kadar sessizdin ki bozmak istemedim sessizliğini.
sonra zaman geçti, omzum ıslandı,gözyaşların sanki omzuma değil de yüreğimin en derinlerine bir yerlere çarpıyor gibi nefes alamadığımı hissettim, kendime kızdım.
sana bu kadar kör oluşuma kızdım.
çocuğu için her şeyi göze alan bir anne gibi seni sarıp sarmalamak tüm kötülüklerden sonsuza dek uzaklaştırmak istedim.
seni hiçkimsenin üzemeyeceği, incitemeyeceği bir yere götürmek istedim.
sen gözlerini kaçırırken seni tuttuğumu hatırlıyorum.

ne demiştin bana,
"kayla çok canım yanıyor."
bu cümleyi duymamak için nelerimi verirdim asel,bu cümle dudaklarının arasından dökülmesin diye nelerimi feda ederdim bu aptal yaşamımda, tahmin bile edemezsin.

ama ben sadece sarılabildim sana, kokunu içime çekerken tekrardan nefret ettim kendimden.
bencilce seviyordum seni, kendim için seviyordum.
bana iyi hissettirdiğin için aşıktım sana fakat ben sana iyi hissettirebiliyor muydum?
öyle olsa şuan burada ağlamıyor olurdun ve ben bundan ölesiye nefret ediyordum.
usulca çektin bedenini kollarımın arasından.
ama ben yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum ki.
utançtan nasıl bakardım yüzüne.
gözlerim yüzüne bakmayı hak ediyor muydu?
ellerim sana dokunmayı, kalbim seni sevmeyi hak ediyor muydu?
sen bu kadar karşılıksız bir şey sunarken bana, ben bencilce sevmiyor muydum seni?

"her şey geçecek."

"hiçbir şey geçmiyor Kayla."

"geçmiyorsa ne yaparız biliyor musun?
kaçarız onlardan, uzaklara gideriz, zihinimizin hiçbir acıyı bize hatırlatamayacağı bir yere gideriz."

kıkırdadığını duydum,ben de gülümsedim seninle beraber.
ben hep seninle beraber gülümseyebilmeyi diledim.

"var mı öyle bir yer?"

"bilmem,buluruz."

gözyaşlarının ıslattığı dudakların saniyelik bir anda dudaklarıma kavuştuğundaysa yüreğim koca bir dev tarafından sıkılıyordu sanki,kalbim alev almıştı, ruhum cayır cayır yanıyordu.
o an bu küçük kızın benim ruhumun derinlerinde bıraktığı ne kadar da büyük bir iz var dedim kendi kendime.

yarattığın o ufak soluktaysa fısıldadım

"bulacağız."

o zamana dek dokunduğum bedenler, öpüştüğüm dudaklar, sevdiğimi sandığım kadınlar hepsi neydi o zaman?
taştan bedenlerin yanında sen benim duygularımı en saf biçimde hissettiğim tek yerdin, yüreğimin en derinlerinde sana duyduğum bu sevgi beni içten içe öldürecek kadar sarmıştı bedenimi.

sonra başın omzumdaki yerini aldı.
koltuğun bir köşesine fırlattığım kitabı aldın ve bana uzattın okumam için.
bir yandan elinle gözyaşlarını silip durdurmaya çalışıyordun onları, ellerimle canını yakacakmış gibi dikkatle sildim yaşlarını,parmaklarım yüzüne dokunduğu her an kalbimin her bir köşesine saplanan bir ağrı vardı, ağlamak üzereydim, sesim titremesin diye kendimi o kadar sıkıyordum ki anlamış gibi daha da yaklaştın bana, ben buradayım demek ister gibi.
ağlayan sendin ve ben yine senden destek alan bencil kadının tekiydim.

nasıl seviyorsun beni diyordun ya hep, asıl sen nasıl seviyorsun beni asel?
ben bunu hak edecek ne yaşamıştım da hayat önüme seni çıkarmıştı?
ben ne zaman bu kadar şanslı bir insan olmayı başarmıştım.
kitabın kaldığım sayfasından başladım okumaya tekrardan.
sonra sen uyuyakaldın omzumda, benimse okuduğum son cümleler döküldü dudaklarımdan uykuya dalmadan önce,

"bazen nereye olursa olsun gitmek arzusu duyuyor,
tamamen ortadan kaybolmayı düşünüyordu.
hayalleriyle tek başına kalacağı, onu kimsenin bulamayacağı
karanlık ve uzak bir köşede dinlenmeyi tasarlıyordu..."

"iyi geceler asel,güzel geceler."

ve seninle geçirdiğim her gece olduğu gibi hayatımın en huzurlu uykusunu yaşamıştım, senin kokunun üzerimdeki bu tesiri beni korkutuyor, bir gün bundan mahrum kalma endişesi bir örümcek ağı gibi çevreliyordu düşüncelerimi.

inan bilmiyorum neden böyle bir aptallık yaptım, tüm bu güzel anlara rağmen nasıl izin verdim bu zehrin kanımda dolaşmasına, beni içten içe tüketip bitirmesine nasıl boyun eğdim.
hayatım da sen varken nasıl göze aldım ben bunu?

nefret ediyorum işte kendimden.
tam olarak burada bunları sana anlatan, anlatma durumuna düşen aptal kadından ölesiye nefret ediyorum.
senin gözyaşına neden olan Kayla'dan nefret ediyorum.
Ve belki de beni asla affetmeyeceğini bile bile ben seninle tanıştığım gün yazdığım bu deftere belki de bu sefer haberim bile olmadan ayrılığımızı yazıyorum.

kim bilir belki bu defter bir gün eline geçer, kim bilir belki benim ağlayarak yazdığım bu satırları beraber gülerek okuruz.
belki ben yanında olamam ama bu defter senin ellerinin arasında okunmayı bekler.
sen zihnimden geçen her bir düşünceyi benim aciz defter sayfalarımın arasından okursun.

eğer bir gün sana seni seviyorum diyemeyecek kadar uzakta olursam, seni seviyorum asel.
sana seni seviyorum diyemediğim her gün adına milyonlarca kez seni seviyorum diyebilmeyi diliyorum.

seni seviyorum... "

-kayla.

Ve kızın gözyaşları okuduğu sararmış kağıdı ıslattı.
fısıldadı, sanki kayla bir yerlerde onu duyuyormuş gibi

"ben de seni seviyorum kayla, sana seni seviyorum diyemediğim her gün adına seni seviyorum."

°°°°

kabus.|gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin