-7-

245 26 8
                                    

"sanki beni çok sevdi,
sözleri öyle güzeldi."

°°°°

Yapılan hatalar, boyumuzdan büyük koskoca yanlışlar...
Bu uzun hayatın içinde,uzun başarı öykülerinin aksine yaşanan kısa ve yaralayıcı yanlışlar.

İnsan hiç düşünmez mi?
Neye göre, kime göre mükemmel olduğunu?
Hangi algıya oturtmaya çalışır ruhunu,karakterinin hangi söylentilere göre şekillenmesine karar verir?

Kim bu yabancılar, bizi nasıl etkiliyorlar?
Aynanın karşısına geçtiğinde ve kendine baktığında gülümseyebilmeyi neden bu kadar zorlaştırıyorlardı bu yabancılar?

Asel hep aynanın karşısında dakikalarca takılı kaldığında arkasından gelen ve ona imrenerek bakıp,çok güzel olduğunu gözleri dolu dolu söyleyen kadını ne çok yanında istiyordu şimdi...

Elleri aynaya gitti, yanındaki boşluğun yansımasına dokundu,gülümsedi.

"Hep burada olacaksın, biliyorum.Hiç gitmedin ki..."

°
Eli uzun bir süre için zilin üzerinde gezindi, kararsızdı.
Buraya gelmekte hata mı etmişti?
Defteri bir dahaki seansta alamaz mıydı da buraya kadar gelip emrivaki davranmış gibi dikiliyordu.

Bu kadar unutkan olmayıp defteri Alya'nın odasında bırakmasaydı şuan burada olmayacaktı.
Gitmek için geriye doğru bir adım attı, kendi doktoruyla iş saatleri dışında görüşmek tuhafına gitmişti.
Düşünceleri kapının o zile basmadan açılmasıyla son buldu.

Alya elinde birkaç kitap ve zorla taşıdığı çantayla ona bakıyordu.
Yardım etmek adına elindeki kitaplara uzandı, kadın bu kibar hareket karşısında eğilip Asel'in birkaç kitabı almasına izin verdi.

"ben de hiç gelmeyeceksin sanmıştım attığın mesajdan sonra,burada beklersen defterini getireyim."

Asel başını salladığında kadın içeriye tekrardan girmek için adımını attı.

"Dilersen kapıda kalma içeriye gir. Misafir ağırlama konusunda pek iyi değilim ama yabancı sayılmayız değil mi?"

Samimi bir şekilde gülümseyip göz kırptığında Asel de içeriye girdi kadınla beraber, bu kibar insanın hareketleri anlamsız bir güven veriyordu.

Direkt salona açılan dış kapının ardından onu doktordan pek beklemeyeceği tarzda bir dekorasyon karşılamıştı.
Sağındaki duvarda boydan boya koca bir kitaplık ve onun önünde henüz geceden kalma olduğu belli battaniyesini bıraktığı bir tekli koltuk.
Ne şirin bir köşeydi.
Koltuğun üzerinde doktorun okuduğu kitaba baktı.

"Uğutulu Tepeler"

Kitabın arkasını okumak için çevirdiğinde gerisinde bir fısıltıyla karışık bir ses duydu.

"Onu anımsatmayan ne var ki? Başımı eğip şu zemine baksam, taşların üstünde yüzünü görüyorum! Her bir bulutta, her bir ağaçta onu görüyorum... Geceleri havayı o dolduruyor, nefesim oluyor. Gündüzleri baktığım her şeyde gözüme o görünüyor. Onun hayali her yanı sarmış halde! Sıradan insanların yüzleri, kadın ya da erkek, hatta kendi yüzüm bile onunkine benziyormuş gibi geliyor. Bütün dünya onun bir zamanlar yaşadığının, benim de onu kaybettiğimin korkunç hatıralarıyla dolu sanki!"

Asel gülümsedi, sözler ne de çok hislerini yansıtıyor gibiydi.
Kitabı koltuğa geri bırakıp ona bu sözleri söyleyen kadına döndü.

"Senden beklenmeyecek sözler duymaya alışmalıyım anlaşılan."

kabus.|gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin