"Bunalıyoruz çocuk,bunalıyoruz.
Biçim veremediğimiz şeylerin
Biçimini alıyoruz. "°°°°
"taşta saklandım ben yıllarca, bu yüzden anlamıyorsun öfkem nasıl da sert nasıl da taze ilk günkü gibi. Nasıl bozulmadı taşıdığım aşk. Ağır bir taşla yaşadım nasıl,beni esirgeyen taştı da öyle söküldü sabrım. Nasıl benzedim taşa,ya da taş bana nasıl?
Bilemezsin.
Bilemezsin her gece nasıl da bekliyorum seni, her sabaha uyandığımda saçlarını boynumda hissetmenin verdiği o hissi...
İçtiğin acı kahvenin tadını, okuduğun kitaplarda altını çizdiğin o cümlelerin devamını,yarım kalmış resimlerin tamamlanmış halini...
Nasıl da bekliyorum böylesine çocukça bir heyecanla.
Bilebilir misin?Bu defter bittiğinde seni de hafızamdan silmem gerekecekmiş, doktorun kesin emri değil mi? Uymamız gerek.
Seni hafızamdan atabileceğime inanıyorlar Kayla, düşünebiliyor musun?
Ben seni nasıl unutabilirim bilmiyorlar mı?
Güzel yüzünü, eşsiz sesini, narin ellerinle bana dokunuşunu, seni...
Seni nasıl unutabilirim ben.
Kısacık kestiğin, genelde bana kestirdiğin, o kahve saçlarını, saçlarınla aynı güzellikte kahverengi gözlerini, güzel gülümsemeni...
Bir an olsun aklımdan çıkmayan seni unutmam imkansız.
Ama bir umut bu defteri almak oldu ilk işim seanstan sonra.
Bunu bir daha hiç okumadan kapatacağım, senin 'ölümünü' bu şekilde kabullenebilecekmişim. Sahi, doktor böyle demedi elbette. Onun hep daha süslü, insanı iyi hisettiren cümleleri vardır. Onlardan birkaçını sıraladı durdu, ben anlayabiliyorum onun demek istediklerini.Niye bu kadar çabalıyor ki?
Hayat devan ediyor dedim sana o odada,sensiz hayatımın devam edemediğini unutarak.Gözlerim hep bi saatte takılıyor Kayla.
Sen gittikten birkaç hafta sonra pili biten saatinde,o saatten sonra zaman durdu benim için.
Saat 7.47, zaman durdu, sen durdun, hayat durdu.
Ben o saatte takılı kaldım.
Ne bir dakika geriye ne bir dakika ileriye hareket edebildim.
Her daim bileğinde olan saatin çalışırken,zaman akıp giderken senin öldüğüne inanmak istemedim işte ben.
Ne zaman ki o saat durdu,sen ölmedin fakat hayatı durdurdun benim için.Daha fazla bu defteri doldurmak için çabalarsam gözyaşlarımı tutmak mümkün olmayacak, hen de defter hemen bitecek sana veda günüm yaklaşacak.
Güçlü olmak çok zormuş, nasıl başarıyordun Kayla?
Hem sana veda etmemek için dükkandaki en kalın defteri aldım biliyor musun?
Uzun bir süre daha benden kurtulamayacaksın sevgilim.
Seni seviyorum,seni milyonlarca kilometre uzakta olduğunu bilerek milyonlarca kez öpüyorum.
Kendine iyi bak. "-asel'
Gözyaşlarım arasında kapattığım mavi kaplı deftere bakıp hafifçe tebessüm ettim, onunla yeniden bir yolculuğa çıkıyor gibiydim.
°°°°
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kabus.|gxg
Short Story"sonra birden birisi hayatımıza giriveriyor; o'nun sahip olduğu bir şey, belki kokusu, belki gülüşü, belki duruşu, belki merhameti, belki utangaçlığı, belki mütevaziliği, belki iyiliği, içimizdeki boşluğun bütün girinti çıkıntılarını dolduruyor."