iphone

10.2K 654 219
                                    

(iphone ↑↑ Fakir gözlerimiz şenlensin xoxo)

Kaşlarımı çatıp yüzünü inceledim. Muhtemelen İngilizcem çok kötü olduğundan dediğini yanlış anlamıştım... Ama İngilizcem kötü değildi. Bu durumda doğru anlamıştım. Gerçekten de numaramı istemişti.

Sessizlik canını sıkmış olacak ki kaşlarını cevabımı beklediğini belirtir manada kaldırıp gülümsedi.

"Numaramla ne yapacaksın ki?"

Belki de adam bir film yönetmeni falandı ve numaramı istemesinin sebebi beni filminde oynatacak olmasıydı. Tamam kısamsıydım ama sevimliydim de. Kendimi bir korku filminin başrolü olarak hayal edip içimden hayalimin güzelliğine gülümsedim.

"Seni arada arayıp mesaj atacağım tabi."

Gayet normal bir şeymiş gibi söylediği bu cümleye burnumdan gülüp etrafıma bir göz attım. Muhtemelen biri bana eşek şakası yapıyordu. Şurada bir yerde kamera da olmalıydı. Kamerayı ararken bir yandan da adamın yönetmen olmadığı gerçeğinin suya düşürdüğü hayallerimin yasını tutuyordum. Zaten bende şans ne gezerdi!

Ya yüz ifadem, ya da deli gibi gizli kamera arayışım aklımdakileri belli etmiş olacak ki hafifçe öksürüp konuştu.

"Ciddiyim."

Başımı ona çevirip yüzünü incelemeye devam ettim. Gerçekten de ciddi miydi?

"Bak ne diyeceğim. Görünen o ki sen bu çizgi romanı basit bir isteği yerine getirebilecek kadar bile istemiyormuşsun."

Elini çizgi romanIMA doğru uzatınca onu göğsüme bastırıp bir adım geriledim. bisim kıymetlimiss

Al işte. Bakışları bir anda sakinden öfkeliye dönmüştü. Bu adam beni bu gün dövecekti.

Sesli bir şekilde yutkunup, sırtım arkamdaki raflardan birine çarpana kadar gerilemeyi sürdürdüm. Adam da aynı şekilde üzerime doğru yürüyüp, nihayet aramızda yarım metrelik bir mesafe kaldığında sağ kolunu arkamdaki rafa dayayarak bana doğru eğildi. Vanilyayla odun karışımı (klişeye geel) parfümü birden etrafımdaki sevimli kitap kokusunu bastırmış, burnuma dolmuştu. Adam şimdi gonna shit benim ağzıma!

Yoğun stresten dolayı bir süre sonra gözlerim dolmaya başladığında daha fazla dayanamayıp güçlü çıkarmaya çalıştığım cılız bir sesle homurdandım. "Peki tamam."

Tek kaşını kaldırdığında sabırsızca puflayıp açıkladım.

"Tamam telefonunu ver!"

Adam elime yepyeni bir iphoneyi tutuşturduğunda cihazı elimde tartıp parmağımı hayranlık ve şefkat karışımı bir duyguyla kasasında dolaştırdıktan sonra numaramı girmek için keypad'i aradım. Ama bulamadım. Tabi benim gibi hayatında eli iphone tutmamış fakir bu işlerden ne anlardı dimi.

Telefonu adama geri uzatıp durumu çaktırmadığımı umut ederek "en iyisi ben söyleyeyim sen gir ya" dedikten sonra telefonu eline tıkıştırıp gözlerimi kaçıracak yer ararken adama numaramı söylemeye başladım. Nihayet son rakamı da söylediğimde yüzündeki geniş gülümsemesiyle ara ikonuna basıp telefonu kulağına kaldırdı. Çok geçmeden telefonum titremeye başlayınca elimi cebime atıp sustudum.

"Beni kaydetmeyecek misin?"

Aynı anda hem adamdan dayak yemekten, hem de elimdeki çizgi romanı kaybetmekten korktuğumdan sesimi çıkarmayıp telefonumu cebimden çıkararak koruyucusunun üzerinde çatlamaktan örümcek ağı desenleri oluşmuş ekranımı açtım. Adam şimdi fakirliğime acıyıp, cebinden iki sterling çıkarıp elime tutuştursa şaşırmazdım.

Beni en son arayan yabancı numaraya tıkladığımda ben sormaya fırsat bulamadan adam kulağıma eğilip fısıldadı. "William."

Titreyen parmaklarımı aceleyle klavye üzerinde dolaştırıp, nihayetinde kaydete bastığımı gördükten sonra yüzünde memnun bir ifadeyle geri çekildi. Bunu fırsat bilip ciğerlerimi temiz havayla doldurup iç rahatlığıyla geri verdim. Bunun sebebi parfümünün veya üzerime eğildiğinde burnuma dolan traş losyonunun kokusunu beğenmemiş olmamamdan değil, bana çok yakın durmasının verdiği rahatsızlıktandı.

"Artık senindir."

Elimdeki çizgi romanı işaret ederek söylediği bu cümleden sonra arkasını dönüp çıkışa doğru ilerlemeye başladı. Ama benim içimdeki salak rahat durmayıp adamın peşinden koşarak "kitap size aitti. Karşılığında size bir şey ödemem gerekmiyor mu?" diye sorunca adam gıcır gıcır, adını bile bilmediğim son model iphonesini yüzüme doğru sallayıp göz kırptıktan sonra beni rafların arasında saf gibi dikilir vaziyette bırakıp mağazayı terk etti.

Her gün düzenli olarak yeni bölüm yayınlayacağım. Bölümde çok şans eseri/klişe şeyler olduğunun farkındayım ama bunların ilerleyen bölümlerde her birine mantıklı açıklamalar getireceğim. Bölümü okuyup beğenirseniz değerli yorumlarınızı eksik etmeyiniz pleaze :)

ALIAS (BXB) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin