Söz verdiğim gibi bugünkü ikinci bölümüm. İyi okumalar c:
Oturma odasındaki rahat koltuklardan birine gömülmüş sütümü yudumlarken William'ın koleksiyonundan seçtiğim kitaplardan birini okuyordum. William iş yerinden çağrıldığını söyleyip evden ayrılmıştı. Çıkmadan önce yurt odamın anahtarıyla kırılmış gözlüğümü de yanında götürmüştü çünkü gözlerimin ağrısı artık dayanılmaz olmaya başlamıştı ve üzerime giyecek kıyafetim yoktu. Dersime de Japon kızları gibi kısacık şort ve üzerime birkaç numara büyük bir tişörtle gidemeyeceğimden evde kalmaktan başka bir çarem yoktu.
Kitabın sayfasını çevirip bitmiş olan bardağı eğip sallayarak içindeki son damlanın dilimin üzerine düşmesini sağladıktan sonra bardağı yerine geri bırakıp okumayı sürdürdüm. Kitap oldukça sürükleyiciydi. Ama baş karakter aşırı sinir bozucuydu. Her sayfada adama illaki birkaç küfür sayıyordum. Anasını satayım bu gidişle yolum cehennemdi. Cehenneme gitmek kötüydü ama cehenneme gidersem dünya gözüyle göremediğim ünlülerin hepsiyle tanışabilecektim. Gaga, Madonna ve (it's) Britney (bich) falan. Beraber ateş üzerinde twerk yapardık*.
Gözümde dördümüzün iblislere twerk yaptığını canlandırdım. Sonra birden aklıma William geldi. Artık ne alakaysa... Acaba o da cehenneme gelir miydi? Büyük ihtimal gelirdi her halde. Çünkü o bir bitch'ti. Ama o zaman beni twerk yaparken görürdü de. Salak gibi durup dururken aklıma sabah kola şişesine baktığımı fark ettiği gerçeği geldi. Evde görecek kimse olmasa da utancımdan kızaran yüzümü ellerimle kapatıp sırt üstü yattım. Ben ne kadar salaktım ya. Ne güzel unutmuştum işte hatırlamanın gereği neydi şimdi? Ama ben de haklıydım bir yere kadar. Çok büyüktü. Dikkatimi çekmemesi imkansızdı. Kalkıp iç çamaşırıyla uyumak isteyen kendisiydi.
İç ses herkesin bileceği üzere bazen tam bir pussy olabiliyordu. Benimkisi ise 7/24 ultra+ bitch idi. Şimdi iç ses olayı nereden çıktı diyeceksiniz. Ben kendi çapımda utancımdan yerin dibini bırak dünyanın merkezine batarken sesi kısılasıca iç sesim birden "sen William'a da twerk yaparsın" deyivermişti.
Anasını satayım zengin evinde bile bana huzur yoktu. Yerimden kalkıp William'ın odasına doğru yol aldım. Dışarıdan gelen, bulutların çoktan sardığı gök yüzünün açık gri ışığıyla aydınlattığı odadan koridora geldiğimde koşmaya başlamıştım. Dün izlediğim film hala aklımdaydı ve koridor karanlıktı. Karanlık bir köşeden bir şeyin fırlayıp beni kapması korkusu ödümü koparıyordu.
William'ın odasına çıktığımda ilk fark ettiğim parfümünün kokusu olmuştu. Kokuyu içime çekip, nefesimi biraz tuttuktan sonra geri verdim. Adamın parfümünün kokudj mükemmeldi. İnsanın içini ısıtan ama yine de nasklsa ldukça erkeksi kokan bir kokuydu. Gratiste satılan, kolonya gibi kokan o voroş, sokak köşelerinde oturup kız kesen erkek(imsi)lerin kullandığı leş kokularla uzaktan yakından alakası yoktu. Adamın parfümü bile kendi gibi zengin ve yakışıklıydı. Harbi o yokken ev ne kadar da ıssızlaşmıştı. Oda 19 uncu katta olduğundan sokağın sesi eve ulaṣmıyordu. Kulağıma gelen tek ses soluk alış verişimdi ve bu sinirlerimi bozmaya başlıyordu. Yalnız olmaktan hoşlanmıyordum. Hele o filmi izledikten sonra...
Saçma düşüncelerden kurtulmak için başımı sallayıp PS5'i ve LCD'yi açtım. Buraya gelmemin sebebi iç sesimden kurtulmak için biraz MK oynamaktı.
Oyun kolunu alıp yatağa geçtim. Oyunu başlatırken baya heyecanlıydım. Dün William'la sadece versus modunu oynamıştık. Bugünse story modunu oynayacaktım. Oyun iyiydi. Hatta dehşet bir şeydi. Ama bir kaç dakika oynadıktan sonra nedense dün William'la oynadığımızdaki tadı alamadığımı farketmiştim. Birbirimize sataşmamız falan oyunu benim için çok daha eğlenceli bir şey haline getirmişti. Şimdiyse biraz yalnız hissediyordum. Saate kısa bir göz atıp, sıkıntıyla ofladım. Play Station oynamaktan sıkılacağjm k,min aklına gelirdi? Benim gelmezdi orası kesindi.
Bir buçuk saat oynadıktan sonra cihazı kapatıp ağrıyan gözlerimi dinlendirmek için yatağa uzandım. Planım beş on dakika kestirip sonra kalkıp kitabımı okumaya devam etmekti. Kitap okumak William'sız oyun oynamaktan daha eğlenceliydi.
.
.
.
Omzumdan yavaşça sallanınca hafif zıplayıp gözlerimi araladım. William yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle üzerime eğilmiş beni izliyordu. Bir süre saf saf yüzünü izledim. Zaman algım boku yemişti. İki dakika önce gözlerimi kapattığımda hala aydınlık olan oda şimdi kararmaya başlayan gök yüzünün laciverdine bürünmüştü.
Uykulu gözlerimi kırpıştırıp bana bile mantıklı gelmeyen bir şeyler homurdandıktan sonra arkamı dönüp dizlerimi karnıma kadar çekerek kış uykuma geri döndüm. Dalmadan önce hatırladığım son şey William'ın vücumu saran kolları ve üzerimize çektiği yorgandı. (awww🥰)
*Ben bu bölümü yazdıktan bir süre sonra şarkıcı bir adam iblise twerk yaptığı bir video çıkardı. Bakın demek hikayemi o bile okuyormuş. Ama orospuluk yaptı fikrimi çaldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/251159792-288-k442412.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALIAS (BXB) -TAMAMLANDI-
Action-TAMAMLANDI- *** "Engelimi kaldırmayacak mısın?" Başımı hayır anlamında sallayınca birden ciddileşen tonuyla sordu. "Neden?" Elimde kolamla arkama yaslanıp, "çünkü erkeklerden hoşlanmıyorum" dedikten sonra ekledim. "Ve sen baya baya yavşıyorsun." B...