Zengin Penthouse

5.2K 481 87
                                    

Üzerlerine vuran güneş ışığından ötürü sıcacık olan göz kapaklarımı yumruk yaptığım ellerimle ovuşturduktan sonra hafif soluma dönüp kolumu yanımda yatan tüylü peluşumun üzerine attım. Fakat kolum yumuşak tüyler yerine serin yatak örtülerinin üzerine düştüğünde farkına varmışlıkla ofladım. Doğru, evimde değil, İngilteredeki yurt odamdaydım. Bu yüzden her gün birlikte uyuduğum peluşumu valize sığdıramadığımdan (ve annemin "millete rezil mi edeceksin bizi? Ayıyla yurt dışına mı çıkılır" diye azarlamasından) ötürü ailemin evinde bırakmıştım. Tekrar oflayıp gözlerimi açtım. Bunu yapar yapmaz gördüğüm ilk şey sade siyah bir avize olmuştu. Gözlerimi birkaç defa kırpıştırıp başımı yana çevirdiğimdeyse William'ı bir sandalyede arkasına yaslanmış uyurken bulmuştum. Uyku sersemliğimden ötürü ilkin neler döndüğünü anlayamamıştım. Ancak dün akşamdan kesitlerin boş kafama dolmaya başlamaları fazla sürmemişti. William beni kendi apartmanına getirmiş, yüzümdeki yaralarla ilgilenip ağzıma bir ağrı kesici attıktan sonra beni bu odaya taşımıştı. 

  Yerimden kımılamayıp, bir süre yanımda uyuyan adamı süzdüm. Sandalyenin kol kısmına dayadığı dirseğinin avuç içine yasladığı başı hareketsizdi. Uyuduğu halde kaşları çatıktı. Hafif aralık ağzından alıp verdiği nefesleriyle inip kalkan göğsü dışında vücudu tamamen hareketsizdi. Doğrusu bu haliyle oldukça zararsız görünüyordu. İçimden uzanıp kulaklarının arkasını kaşıma isteği gelmedi desem yalan olurdu. Gözlerimi uyuyan adamdan ayırıp, oturur pozisyona geçmeye kalkınca şimşek gibi tüm vücuduma yayılan bir ağrı dalgasıyla yatağa geri düştüm. Bu arada seks yapan bir kutup ayısının iniltisini andıran bir ses kaçmıştı ağzımdan.

"Hey!"

 Utançtan kızaran yüzümle uykulu uykulu bana bakan genç adama döndüm. Acaba uyandırdığım için özür falan mı dilemeliydim? Yoksa ölü taklidi falan mı yapsaydım? Ama hayır. Bu ayı fırsatı ardına koymaz suni solunum yapmaya kalkardı sonra.

"Ne oldu?... Ağrın mı var?"

 Yüzüm daha da kızarmıştı. Bunu tenimdeki sıcaklıktan hissedebiliyordum. Adam onu o kadar reddetmeme rağmen kalkıp beni evine almış, bir de gece boyunca yanımda bir sandalyede uyumak zorunda kalmış, ama yine de hala beni düşünüyordu. Aklıma gelen bir diğer düşünceyle ikici bir defa inledim. Yoksa bu onun yatağı mıydı? Adamı yatağından mı etmiştim? Altın saçlı kız ve üç ayıcık'a dönmüştü hayatım. Ben yatağı çalan sarışındım. William da ayıydı.

"Atlas?"

 William'ın bir ayı olduğu hayal dünyamdan sıyrılıp adamın yüzüne baktım. İfadesi endişeliydi. Biraz önce sorduğu soruya cevap vermediğim aklıma gelince artık nasıl mümkünse biraz daha kızarıp boğazımı temizledikten sonra konuştum.

"Her şey için teşekkür ederim. İyiyim." Artık utanç ve acı içinde ne kadar iyi olabileceksem...

  Gülümseyip elini alnıma koydu. Ateşime mi bakıyordu bu? O kadar kızarmış mıydım yani? Kadere rezilliğimi her fırsatta başıma kaktığı için sessiz bir küfür savurdum.

"Güzel. Ben yiyecek bir şeyler hazırlarken sen de bir duş alıp kendine gel." deyip, sandalyeden kalkarak daha önce varlığını bile fark etmediğim devasa bir gardroba doğru yol aldı. Gardrobun siyah zengin malı ahşabı üzerindeki altın renkli kabartmaları beni kandilerine hayran bırakmışlardı. Tanrım, beynim aşırı zenginlikten error vermeye başlayacaktı birazdan. 

 William dolaptan elinde kıyafetlerle çıktığında ağrıyan vücuduma alışmış, yatakta oturur vaziyette beni çevreleyen diğer zenginlikleri izlemekle meşguldüm.

 Elindeki kıyafetlerden bir kısmını bana verdikten sonra odadaki iki kapıdan sağ tarafımda olanını işaret etti ve konuştu. "Temiz havlular küvetin ayak tarafındaki raflardan sağ taraftakindeler. Keyfine bak." Sonra da kıyafetlerin diğer yarısını yatağın üzerine atıp soyunmaya başladı.

ALIAS (BXB) -TAMAMLANDI-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin