Hyunjin
Başı omzumda, elleri ellerimin arasında ve ikimizin sarılarak oluşturduğu sıcaklıkla uyuya kalmıştı güzel meleğim.
Buraya eşyalarını bırakmaya gelmeden önce böyle bir şey yaşayacağımızı asla hayal etmemiştim. Benim için de yağmurun yağması ve elektriklerin gitmesi sürpriz olmuştu.
Bana uzun süredir sakladığı kendi içini açmış ve beni geçmişine yolculuğa götürmüştü. O anlarda onun yanında olmama izin vermişti.
Bu onun için de benim için de çok özeldi. Bunu bana bu akşam fazlaca hissettirmişti.
O, kalıbını siktiğim adamı yüzünden kendine güvenini kaybetmiş, sosyal hayattan ve çevresinden korkar olmuştu bebeğim. O adamın yaptığı şeyler küçük Felix için fazla ağırdı. Felix yaşadıkları bir yana baba olmayı bile hak etmeyen adamın annesine karşı yaptıklarına da şahit olmuştu daha çok küçükken.
Kollarımın altında şu an çok savunmasız ve güzeldi. Ona sürekli meleğim diyordum ve gerçekten aynı meleklere benziyordu. Benim meleğim...
Onu okulda ilk gördüğüm zaman geldi aklıma. Minhyuk yine kantinden bir şey istemiş ve Felix'i yollatmıştı alması için. O da kantine koşarak giderken hafifte olsa omzuma çarpmış ve duraksamamı sağlamıştı. Yüzüme bile bakmadan acele ile kantine doğru yeniden koşmaya devam etmişti arkasında ona baka kalan beni bırakarak. O bunu eminim ki hatırlamıyordur.
O zamana kadar okulda dikkatimi çekmeyen Felix o günden beri sürekli ama sürekli dikkatimi çeker olmuştu. Ona fark ettirmeden her zaman onu izlemiş ve yavaş yavaş ona tutulmuştum.
Başta ona karşı kaba davranarak en büyük aptallığı yapmıştım. O an için sanki öyle davranmak onun dikkatini daha çok çeker diye düşünmüş ve direk uygulamıştım. İşe yaramıştıda dikkatini çekmeyi başarmıştım. Ama keşke başka yollarla deneseydim bunu diye düşünmeden de edemiyordum.
Çocuklar, zamanla Felix'e karşı oluşan duygularımı fark etmişler ve her zaman bana destek olmuşlardı. Ona mesaj atmam konusunda da beni cesaretlendiren onlardı.
Bugün okulda, onlara Felix'in başına gelenleri anlatmıştım. Attığım dünkü mesajımdan sonra epeyce endişelendiklerini hepsinin gözlerinden anlayabiliyordum.
Bana olduğu kadar Felix'e de değer vermeye ve onu önemsemeye başlamışlardı.
Gerçekten böyle arkadaşlara sahip olduğum için fazlaca şanslı hissediyordum kendimi. İyi ki her zaman yanımda ve benimleydiler.
Minhyuk pezevenki bugün okula gelmemişti. Olanları ve o şerefsizin yaptığı şeyi duyunca çocuklar da fazlaca sinirlenmiş ve yaptıklarının cezası için okulda Minhyuk'u aramıştık. Benden sonra en çok Chan sinirlenmiş ve diğerleri de bizi zor tutmuştu.
Ama bu burada bitmeyecekti. O siktiğimin çocuğu yaptıklarının bedelini ödeyecekti.
Kendi götünü kendi kaldırmış ve okulda bir havalara girmişti. Ama o götünü indirmeyi çok iyi bilecektik onun.
_________________________________________
Bütün gece uyumayıp Felix'in o güzel yüzünü izlemiş, onun kusur olarak adlandırdığı çillerini tek tek onu rahatsız etmeden öpmüştüm.
Dünün aksine bu sabah güneş çok parlak bir şekilde doğmuştu.
Kollarımda uyuyan Felix yavaş yavaş kıpırdanmaya başlamış ve akşam ağlayarak yumduğu gözlerini, gözlerimin içine bakarak açmıştı.
Bütün gece kollarımın arasında uyuduğu yerden utanarak kalkmış ve bir şey söylemeden odadan çıkmıştı.
Ben de yataktan kalkıp peşinden gitmiştim.
Felix tuvalete girmiş ve arkasından da kapıyı kapatmıştı.
Ben de salona gitmiş ve dün söndürmeyi unutup odaya gittiğimiz zaman hâlâ yanmaya devam eden mumların artık bitmiş çöplerini toplamış ve atmak için mutfağa gitmiştim.
Bugün okula gitmeyecek ve Felix'in yanında olacaktım.
Dün yerlerini iyice öğrendiğim malzemeleri çıkartmış ve Felix ile bana kahvaltı hazırlamaya başlamıştım.
Felix tuvalette ki işini bitirmiş yine sessiz bir şekilde bir şey söylemeden yanıma gelmiş ve tezgahın üstüne hazırladığım şeyleri yemek masasına taşımaya başlamıştı.
Kısa bir süre sonra kahvaltıyı tamamen hazırlamayı bitirmiş ve masaya oturmuştuk.
"Okula gitmeyecek misin ?" diye sorarak sabahtan beri sürdürdüğü sessizliği bozmuştu.
"Hayır gitmeyeceğim, dün olduğu gibi bugün de yanında olacağım hatta her gün yanında olacağım."
"Benim için devamsızlık yapmak zorunda değilsin. Bunun farkındasın değil mi ?"
"Evet farkındayım. Ama ben bunu istiyorum. Sen beni hayatına almaya izin verdin ve benim de buradan çıkmaya hiç niyetim yok."
"Dün akşam konuştuklarımızı lütfen tekrar açma olur mu ? O anları tekrar ve tekrar hatırlamak o kadar kolay olmuyor."
"Elbette öyle yapacağım Felix. Senin üzülmeni asla istemiyorum ki artık seni üzemeyecekler meleğim."
Bir şey söylememiş ve kahvaltısını yemeye devam etmişti.
Ben de onun gibi yapmış ve yemeğe geri dönmüştüm.
Kahvaltı işi bitince ne kadar yapmamasında ısrar etsem de masayı toparlamamda bana yardım etmişti.
Şimdi ise ikimiz dün oturduğumuz koltukta yan yana oturmuş Felix'in televizyonda rastgele açtığı bir programı izliyorduk.
Daha doğrusu o televizyona odaklanmıştı ben ise ona odaklanmıştım.
Onu izlemek, onu sevmek ve onun yanında olmak hayal ettiğimden bile çok daha güzel bir duyguydu. Ve bunun sürmesi için her şeyi yapabilirdim.
Sol alttaki küçük yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Never Know | HyunLix
FanfictionHyunjin: Herkese karşı bu kadar saf olmak zorunda mısın ? Felix: Buna mecburum. [TAMAMLANDI]