Fic nereye gidiyor hiçbir fikrim yok yok. En başta eğlenmek ve vakit geçirmek için başladım ve aklımda herhangi bir şey yoktu. Gittiği yere kadar götürmeye çalışacağım. İnşallah batırmam neyse iyi okumalar ♡
_________________________________________Hyunjin
Taksi bir hastanenin önünde durmuştu. Ben de hiç vakit kaybetmeden taksi ücretini ödeyip yeniden hâlâ baygın olan ve bir tepki göstermeyen Felix'i yavaşça ona zarar vermemeye dikkat ederek kucağıma aldım.
Hastanenin kapısından girdiğimde Felix'i kucağımda gören bir hemşire hemen yanımıza gelmiş ve diğer başka bir hemşireden sedye getirmesini istemişti.
Sedye gelir gelmez Felix'i ona yatırmışlardı.
"Hastanın nesi var ?"
"Ben de bilmiyorum, okulda kütüphanede aynı böyle baygın bir şekilde buldum ve direk buraya getirdim. Yolda da ne kadar denersem deneyeyim kendine getiremedim."
"Tamam siz dışarıda bekleyin. Doktorumuz muayene ettikten sonra sizi bilgilendirir."
Hemşirenin söylediklerinden sonra hızlıca kafamı sallamıştım ve sedyede baygın bir şekilde yatan Felix'i muayene odasına götürmek için yanımdan ayrılmışlardı.
Hâlâ kalbim endişeden ve korkudan deli gibi atıyordu. Duvarın kenarına dizilmiş biçimde olan koltuklardan birine kendimi attım.
Felix'e bir şey olma düşüncesi bile beni bu denli korkutuyor ve endişelendiriyorken ona gerçekten ciddi bir şey olduğunu söyleseler kaldırabileceğimi tahmin etmiyordum. Nasıl bir tepki vereceğimide kestiremiyordum.
Elimi hızla saçlarımın arasından geçirmiş ve oturduğum koltuğa sırtımı yaslamıştım.
Hastaneye geleli ne kadar zaman geçti bilmiyordum. Ama sanki günler geçmiş gibi hissediyordum. Felix'ten hâlâ bir haber yoktu. Doktor'u bırak hemşire bile yanıma uğramamış beni bilgilendirmemişti.
Oturduğum koltukta bir süre daha oturmuş ve artık oturmaktan uyuşmuş olan bacaklarımı açmak için ayağa kalkmalıydım.
Ayağa kalkıp boş olan koridorda ileri-geri yürüyordum. Muayene odasından doktor olduğunu düşündüğüm biri çıkmıştı ve hemen onun yanına doğru adımladım.
"Doktor Bey Felix'in durumu nasıl ? İyi değil mi ?"
"Felix'in neyi oluyorsunuz acaba ?"
"Sınıf arkadaşıyım, onu ben buldum."
"Ailesini arama şansınız yok mu ?"
"Neden ciddi bir şeyi mi var ? Lütfen artık ne olduğunu söyleyebilir misiniz ? Şu halimi görmüyor musunuz ? "
"Sağlık durumunu önce ailesi ile paylaşmayı tercih ederdim ama madem bu kadar endişelisin kısaca bilgilendireyim seni. Felix ufak çaplı bir panik atak geçirmiş. Ben muayene ettiğimde zor nefes alıyordu ve hemen hava takviyesi yaptık. Büyük ihtimal bir fobisi var veya bir şeyden çok fazla korkmuş ki panik atak geçirecek seviyeye kadar gelmiş. Şuanlık durumu stabil ve endişelenmeyin Felix'e kötü bir şey olmayacak. Sizde lütfen bir an önce ailesine haber verin. Ben yine Felix'i kontrol etmek için geldiğimde bilgilendirmede bulunurum. İyi günler."
"Teşekkürler, peki yanına girebilir miyim ?"
"Şimdi hemşireler serum takacaklar bu yüzden hemen giremezsin ama bir 15 dakika falan sonra hemşireye söyle seni Felix'in yanına götürür."
"Tamam öyle yaparım ve tekrar teşekkürler."
Doktor hafif bir baş selamı verip yanımdan ayrılmıştı. İçim, Felix'in iyi olduğunu duyduğumdan beri az da olsa rahatlamıştı.
~
Bir 15 dakika kadar geçtikten sonra doktorun dediği gibi hemşirenin yanın gitmiş ve Felix'i görmek istediğimi dile getirmiştim. Hemşire kafasını sallayıp bilgisayardan Felix'in oda numarasını söylemişti.
Felix'in yattığı odanın önüne geldiğimde içeriye girmeye biraz çekinmiştim. Beni görünce hâlâ ne tepki vereceğini kestiremiyordum.
Kapıyı çalıp çalmamak arasında kalmış ve yavaşça kapıyı aralayıp kafamı içeri bakmak için aralıktan sokmuştum. Felix hâlâ kendinde değildi. Hemşire serumun etkisi olduğunu ve endişe etmemem gerektiğini söylemişti odaya gelmeden önce.
Yatağın yanında olan sandalyeye doğru adımlayıp, oturmuştum. Bakışlarım, Felix'in ilk haline oranla serum ve hava aldıktan sonra kendine gelmeye başlayan suratında geziniyordu.
Çilleri onun güzelliğine daha da çok güzellik katıyordu. Ama Felix bunu her seferinde reddediyor ve benim tek tek öpmek istediğim o güzelim çillerini gizlemek için suratına adını bile bilmediğim değişik şeyler sürüyor ve çillerini kusur olarak adlandırıyordu.
Elim istemsizce gözünün önüne gelen kısa saç tutamına gitti. Onu rahatsız edebileceğini düşünüp o ipek gibi hissettiren saç tutamını ellerimin arasına alıp kenara çekmiştim.
Elimi saçlarından çekip hareketsizce duran eline uzattım ve çekinerekte olsa Felix'in elini kendi elimin arasına aldım.
Elleri yumuşacıktı ve benim ellerim arasında minicik kalmıştı. Onun elini tutmaya devam ederken başımı yatağa dayamıştım.
Bugün oldukça korkmuş ve yorulmuştum. Birazda olsa sessizlik ve yanımda yatan Felix'in verdiği huzur ile dinlenmek istiyordum.
Sol alttaki küçük yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Never Know | HyunLix
Hayran KurguHyunjin: Herkese karşı bu kadar saf olmak zorunda mısın ? Felix: Buna mecburum. [TAMAMLANDI]