Felix
Tuvalette ne kadar zaman geçirdim, hesaplamamıştım. Dakikalardır oturduğum pozisyonda kalmış ve hareket edememiştim. O yakınlık bana fazla gelmişti.
Yaklaşan adım seslerinden Hyunjin'in buraya, tuvalete geldiğini anlamıştım. Adım sesleri tuvalet kapının önünde durması ile kesilmişti.
"Felix kaç dakika oldu ? Çıkmayacak mısın artık ?"
Bir süre beklemiş ve gitmesini beklemiştim ama her hangi bir değişiklik olmamış ve kaldığı yerde durmaya devam etmişti.
"Git sen" utana sıkıla bir cevap vermiştim.
"Yoksa utanıyor musun ? Şimdi senin yanaklarında kızarmıştır. Ayy tam sıkmalık."
"Ne diyorsun yaa yürü git. Sıkmaklıkmış. Git portakal sık sen."
"Beraber sıkarsak neden olmasın ?"
"Şimdi ben seni bir sıkıcam-"
"Hadi çık oradan bak telefonun hâlâ ben de galerinin derinliklerine yolculuk yapmam an meselesi."
Oturduğum yerden kalkıp hızlıca kilitlediğim kapıyı açtım.
"Sakın öyle bir şey yapayım deme Hwang Hyunjin. Elimden seni kimse alamaz."
"Öyle mi diyorsun ?"
Karşına dikilmiştim ve kafamı kararlı bir şekilde sağladım.
"Öyle diyorum"
Daha söylediğim kelime biter bitmez dünyam bildiğin tepetaklak olmuştu.
Şu an Hyunjin'in götü ile bakışıyordum bildiğin. Ne kadar güzel bir manzara !
Hyunjin beni omuzuna attığı gibi salona doğru yönelmişti.
"İndirsene lan beni !"
"Kime diyorum indir beni !"
Omzunda sallanan bedenimi hafif bir şekilde zıplatmıştı.
Az önce beni sıkıştırdığı ve yakınlaşarak burnumdan öptüğü koltuğa oturmuştu omzunda duran ben ile birlikte.
"Ee biz konumuza geri dönelim en iyisi Felix."
"Hangi konudan bahsediyorsun ?"
"Tabii ki yarın çocuklar ile buluşmamızdan. Geleceğini biliyordum."
"Geleceğim diye bir şey söylemedim."
"Merak etme gelirsin."
"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ?"
"Benim göbek adım Emin. Tabii ki emin olacağım."
"Artık beni bırak. Kuş değilim senin omzunda duran."
"Evet sen kediciksin. Pisi pisi."
"Pisiler tırmalasın seni Hyunjin. Yeter artık indir beni midem bulandı bak kusucam üstüne."
"Tamam tamam kusmuğunu içeride tut minik kedi." demiş ve tuttuğu bedenimi yan tarafına bırakmıştı.
Aramıza hemen mesafe koymuş ve ondan uzaklaşmıştım.
"Yarın gelemem. Psikoloğum ile randevum var."
Hyunjin anladığını belirten bir mırıltı çıkarmış ve kafasını sallamıştı.
"Saat kaçta ki ?"
"13.00'da"
"Tamam, çocuklar bizden önce giderler. Ben seninle gelirim, görüşmen bitincede onların yanına geçeriz, hmm?"
"Çok ısrarcı ve dediğim dedik biri olduğunu daha önce söylediler mi sana ?"
"Oo her zaman. Yani bu kabul etmiş olduğun anlamına geliyor."
"Yarın benimle gelmene gerek yok. İşim bitince ben gelirim oraya."
"Olmaz, seni yalnız bırakamam."
İlk defa biri benimle gelecekti. Hyunjin yine ilklerimden birini gerçekleştiriyordu.
"İzin verirsen sana bir şey sorabilir miyim Felix ?"
"Sor."
"Bu karanlık fobin ne kadar ciddi ?"
Bir süre bu durumu Hyunjin'e nasıl açıklayabilirim diye düşünmüştüm.
"Uzun süredir tedavi görüyorum. Ve herhangi iyi bir gelişme olmadı. Doktorum ümidimi kaybetmememi söylüyor ama ben çoktan kaybettim bile."
"Senin ümidini yeniden yeşerteceğim Felix. Senin ümidin olacağım."
"Karanlık beni içine çekti bile."
"Işığın olabilirim."
Tek kelime edememiştim. Işığa ihtiyacım vardı. Işığa hiç olmadığım kadar ihtiyacım vardı.
Aklıma dün gece geldi karanlıkta ilk kez tek başıma kalmamış ve kriz geçirip bayılmamıştım. Yanımda Hyunjin vardı.
"Gitsem iyi olacak galiba." diyerek oturduğu yerden ayaklanmıştı.
"Fazla bile kaldın."
Hyunjin bana doğru dönmüş ve gözlerini devirerek konuşmuştu.
"Öyle mi diyorsun ?"
"Öyle diyorum."
"Peki öyle olsun bakalım."
"Olsun o zaman." demiş ve gülümsemiştim.
Hyunjin görüşürüz diyerek evden çıkmış ve gitmişti.
Ben de direk kendimi odama dalmış ve yatağıma atlamıştım.
Sonunda tek başıma kalmış ve zihnimde ki karmakarışık olan düşünceleri düşünme fırsatım olacaktı.
》2 gündür bölüm atamadım üzgünüm. Ama ilerki günlerde umarım bunu telafi edebilirim. Herkesin yeni yılını kutluyorum.《
Sol alttaki küçük yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Never Know | HyunLix
Hayran KurguHyunjin: Herkese karşı bu kadar saf olmak zorunda mısın ? Felix: Buna mecburum. [TAMAMLANDI]