Felix
Sınıfa girdiğimde Hyunjin'ı kafasını sıraya yaslamış bir şekilde uyurken buldum. Fazla masum duruyordu. Fazla yakışıklıydı ve okulda ki kızların onun peşinden koşmasının en büyük sebebiydi.
İkimizde okula çok erken geldiğimiz için sınıfta bizden başka kimse yoktu. Olabildiğince sessiz ve yavaş olmaya çalışarak onun yanına oturdum. Gözlerim istemsizce Hyunjin'e kayıyordu ve engel olamıyordum. Bir anda uyanıp, beni ona bakarken yakalaması cidden utanç verici olurdu. Ama o yanımda böyle masumca ve güzelce uyurken gözlerime laf geçiremiyordum.
Ben de kendi kafamı onun gibi masaya yaslamıştım ve yüzlerimiz arasında çok az mesafa kalmıştı. Aptal kalbim bu günlerde sıksık olduğu gibi yine hızlanmaya başlamıştı. Onu boş vermeye çalışmıştım. Gözlerimi kapatıp kalbimin niye böyle deli gibi attığını unutmaya çalışıyordum.
Sabah çok erken bir saatte uyandığım için iyice uykum gelmişti.Hyunjin'in yüzüme çarpan nefesi ve ona özel olan eşsiz kokusu sayesinde olabildiğince mayışmıştım. Ve kendime hâkim olamayıp ben de Hyunjin gibi uykuya daldım.
~
Hemen yanımdan gelen gülme sesleri ile irkilerek uyuya kaldığım sıradan başımı kaldırmıştım. Hyunjin hâlâ aynı pozisyonda uyumaya devam ediyordu. Tepemizde ise bize gülerek bakan Minho ve Jisung vardı.
"Ooo hayırlı işler gençler" diyerek gülmesine devam etti Jisung.
"Sandığınız gibi bir şey yok"
"Değil mi Jisung asla sandığımız gibi değil yani hatta biz hayal gördük. Onlar asla burun buruna uyumuyorlardı."
"Bir uyutmadınız yaa siktirin gidin" diyerek yattığı yerden esneyerek kafasını kaldırmıştı Hyunjin.
Eli hâla ağzında ve esnemeye devam ederken yavaşça bir bana bir de yanımızda dikilmeye devam eden Minho ve Jisung'a baktı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu belli ki. Şuan o kadar tatlı bir ifadesi vardı ki...
Ne diyordum ben ?"Sizin ne işiniz var burada, bizim başımızda ?"
"Sizi alıp bahçeye çıkacaktık ama bir geldik ne göre-"
"Evet, evet bahçeye çıkalım ders başlamadan hava alalım kendimize geliriz." Minho'nun lafına atlayarak bu teklifi hemen kabul etmiş ve ayaklanmıştım. Hyunjin'in onunla o şekilde uyuduğumdan haberi olmasını istemiyordum.
Oturmaya devam eden Hyunjin'i tüm gücümle kolundan çekiştirmiştim ve ayağa kalkmasını sağlamıştım. Hâlâ uyku sersemliğini üstünden atamamış olacaktı ki onu çekiştirmeme izin vermişti. Onu ayağı kaldırdıktan sonra tuttuğum kolunu bırakıp onun önünden çekilip yürümeye başladım.
Dördümüz yan yana yürüyerek bahçeye ulaşmış, diğerlerinin yanına gitmiştik. Jeongin'in yanında oturuyordum ve tam karşımda da Hyunjin oturuyordu.
Changbin ve Bang Chan kendi aralarında bir şeyler konuşuyordu. Yakınlıklarından dolayı sevgili olduklarını tahmin ettiğim Minho ve Jisung birbirlerine sataşıp duruyorlardı. Seungmin ve Jeongin son güne bıraktıkları ödevlerini yetiştirme telaşına girmişlerdi. Hyunjin ise yüzünde neden olduğunu bilmediğim bir gülümseme ile telefonuna bakıyordu. Onu bu kadar mutlu eden ne görmüş olabilirdi ki ?
Cebimde duran telefonumun titremesi ile telefonumu elime almıştım. Hyunjin mesaj atmıştı. Önümda oturuyordu neyin mesajı bu şimdi ? Şifremi girip mesaja tıkladım.
Hyunjin:
Çok güzel uyuyordun :)
Hyunjin ben uyurken fotoğrafımı çekmişti !
Şaşkınlık ile kafamı kaldırıp yüzüne bakmıştım. Az önce ki gülümsemesi ile bana bakıyordu. Kendimi rezil olmuş hissediyordum. Onun yanında yattığımı saklamaya çalışmış ve konuyu değiştirmiştim ama Hyunjin zaten bunun farkındaydı. İyi de o ne zaman uyanmıştı ?
Sol alttaki küçük yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Never Know | HyunLix
FanfictionHyunjin: Herkese karşı bu kadar saf olmak zorunda mısın ? Felix: Buna mecburum. [TAMAMLANDI]