11

8.3K 927 887
                                    

Felix

Her zaman ki gibi alarmdan önce uyanmıştım. Ahh bu ne mükemmel bir durumdu (!)

Okul için kurduğum alarmın çalma saatine kadar yatakta boş boş dönüp durmuştum. Çalmaya başlayan alarmı kapatıp ayağa kalkmıştım ki gözüm halıya takıldı. Annem bu halıyı ne zaman almıştı ? Sürekli üstüne basıp geçtiğim halı niye bu sabah dikkatimi çekmişti ki benim. Salak salak düşüncelere dalıp zamanımı geçirdiğimi anlayınca okul formamı hızlıca giyinip bugün göreceğimiz derselere göre de çantamı hazırlayıp lavaboya gittim.

Elimi yüzümü yıkayıp hızlıca işlerimi hallettim. Her sabah klasikleşen rutinim olan ayna ile bakışma seansıma geçmiştim ki aklıma Hyunjin geldi.
Bana sürekli 'Güzelim' deyip duruyordu. Ama ben güzel değildim. İşte suratım buradaydı ona bakıyordum ama güzel değildim. Neden hâlâ ısrarla bana 'güzelim' demeye devam ediyordu ? Kendince benimle dalga mı geçiyordu ?
Ve ben neden şuan Hyunjin dengesizi hakkında düşünüp duruyordum ?
Hızlıca kafamı iki yana sallayıp kendime geldim.

Lavabodan çıkıp az önce hazırladığım çantayı sırtıma taktım.
Dış kapıdan çıkıp evime fazla uzak olmayan okula doğru yürümeye başladım.

Okula geldiğimde direk sınıfa çıktım ve her zaman ki sırama oturdum. O sırada zilin çalması ile herkes sınıfa girmeye başlamıştı. Fazla zaman geçmeden hocada sınıfa girince bir sessizlik oluşmuştu. Hoca elinde tuttuğu kağıtları ve çantasını masaya bırakıp tahtanın önüne geçti.

"Derse geçeceğim ama ondan önce söylemeliyim ki sınıfınıza transfer olan yeni bir öğrenci olacak."

O sırada çalan kapı ile herkes kafasını kapıya çevirmişti. Çoğu kişinin gözleri merakla gelecek kişiye bakarken ben artık derse geçmenin isteği ile bakıyordum kapıya.
Ve açılan kapıdan Hyunjin çıktı. Şuan bu bir dizi olsa ve bu yaşananlar senaryo olsa klişelikten diziyi kapatırdım. Ama maalesef bu yaşanılanlar ne diziydi ne de senaryo... Gerçekten Hyunjin bizim sınıfa transfer olmuştu. Hyunjin hızlıca kafasını sınıfta gezdirmiş ve ona bakan gözlerim ile kendi gözlerini birleştirmişti. Artık yine göz gözeydik. Kalabalık sınıfta yalnızca bana bakıyordu ve hocanın boş bir yere otur demesinden sonra yanıma doğru ilerlemeye başladı. Hayır benim yanım olamazdı. Hayır lütfen biri bunun şaka olduğunu söylesin. Dizide ki bir senaryo olsun ve kestik dediklerinde sıramdan kalkıp sınıftan çıkıp gideyim lütfen...

"Güzel bebeğim bak ben geldim. Nasıl ama sürprizimi beğendin mi ? Sevdin, sevdin biliyorum ben seni."

Yanıma otururken kurduğu cümleleri anlamaya çalışıyordum o kadar hızlı konuşuyordu ki..

"Anlatamam o kadar sevindim ki bak bunlar da mutluluk gözyaşlarım." demiştim gözlerimi gösterirken.

Oturduğundan beri yüzünde oluşan koskocaman gülümsemesi ile ders boyunca bana bakmıştı. Ben de ona inat dersi dinlemiş ve bir kere bile onun tarafına bakmamıştım. Dersin bittiğini haber veren zil sesi ile hoca sınıftan çıkmıştı. Hyunjin hâlâ bana bakmaya devam ediyordu. Bu çocuk tenefüse çıkmayacak mıydı ? Niye sürekli bana bakıyordu ?

"Ne oldu ne bakıyon sabahtan beri ?"

"Yüzünü ilk defa bu kadar yakından inceleme şansım oldu. Bende keyfini çıkartıyorum." demişti kafasını bana daha da yakınlaştırıp.

"İncelenebilecek bir yüze sahip değilim. Sana önerim git başka yüzleri incele. Benim gibi kusurlu bir yüzü incelemen hiçbir fayda sağlamaz sana." dediklerimden sonra hafifçe kaşlarını çatmıştı.

"Hangi kusurlardan bahsediyorsun tam olarak ? Ben güzel yüzün dışında hiçbir şey göremiyorum." hâlâ benimle dalga geçiyordu. Tanrım...

"Benimle dalga geçmeyi bırak artık Hyunjin. Küçüklüğünden itibaren çirkin ve kusurlu olarak çağrılan birinin güzel olduğunu söyleyip durman çok komik." Başımı yavaşça yere eğip yüzümü Hyunjin'den bir nevi saklamak istemiştim.

"Sen çillerini kusur olarak mı kabul ediyorsun gerçekten ?" bana inanmaz gözlerle bakıyordu ve bir cevap beklediği çok belliydi.

"Çünkü öyleler, herkes onların kusur olduğunu söylüyor." çenemde hissettiğim eller kafamı eğdiğim yerden kaldırmış ve kendisi ile göz göze gelmemi sağlamıştı.

"Sen benim gözümde kusursuzsun Felix diğerlerinin ne söylediği umrumda bile değil ki onlar haksızlar sen çok güzelsin" dedikten hemen sonra zil çalmış ve diğer derse girmiştik.

Okul bitinceye kadar Hyujin ile bir daha hiç konuşmamıştım. Kendisi bana bir kaç kere soru sormuştu, sohbet başlatmak istemişti ama buna izin vermemiştim. Son zilin çalması ile de hızlıca çantamı toparlamış ve sınıftan çıkmıştım. Kendimi direk okuldan atıp eve gitmeli ve Hyunjin'den uzak durmalıydım. Hyunjin bana ne yapıyordu bilmiyordum, anlamıyordum ama bu hiç hoşuma gitmiyordu.

Eve gidip üstüme rahat kıyafetlerimi giyip bilgisayar başına geçmiştim. Tam o sırada telefonumdan bir bildirim geldi. Geldiğimde yatağın üstüne bıraktığım telefonu elime alıp gelen mesaj baktım. Mesaj Hyunjin'den gelmişti.

Hyunjin:
Senin kusurların en güzel ve en büyük kusursuzluğun Felix.
Bu kusursuzluğunu benden saklama.


Sol alttaki küçük yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ☆

You Never Know | HyunLixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin