Felix
Yağmur şiddetini azaltmadan yağmaya devam ediyor ve aralıklarla da şimşek çakıyordu.
Elektrikler hâlâ gelmemişti. Mumlar az da olsa karanlığın önüne geçse de korkumun önüne geçememişti.
Mumları yaktıktan sonra yanıma gelip beni üstüne çeken Hyunjin'in kucağında oturmaya devam ediyordum. Ellerim hâlâ onun elleri arasında kilitlenmiş ve sarılmıştı.
Hyunjin'in kucağında hiç olmadığım kadar huzurlu ve rahat hissediyordum. Ben de öyle bir etki bırakmıştı.
Kafamı yasladığım omzundan çekip Hyunjin'in gözlerinin içine bakmıştım. Bilmiyorum belki ortamın hâli yüzünden böyle hissediyordum ama Hyunjin'e hiç olmadığım kadar güveniyor ve bunca yıl içime attıklarımı onunla paylaşmak istiyordum.
"Küçüklüğümden beri beni her şeyden koruyan bir babam olsun isterdim. Beni sevsin, beni dinlesin, beni önemsesin isterdim. Ama bu hiç gerçekleşmedi."
Derin bir nefes çekmiştim ciğerlerime.
"Önceden karanlıktan korkmaz hatta en çok karanlığı severdim. Ama bu sevdiğim karanlığı en büyük kabusuma dönüştüren beni koruması gereken kişiydi."
Sonlara doğru sesim titremişti ama yine de bozuntuya vermeden sözlerimi bitirmiştim.
"Sana ne yaptı ?" diye sormuştu Hyunjin çekine çekine.
"Beni o karanlığa hapsetti." ağlayarak kurduğum cümle ile Hyunjin gözlerimden dökülen gözyaşlarımı silmişti.
"Felix istersen anlatmayabilirsin seni buna zorlayamam. Kendini hazır hiss-"
"Hayır anlatacağım. Benim için zor olacak belki ama ilk defa birine içimi dökeceğim."
Hyunjin anladığını belirtmiş ve yine elleri ellerimi bulmuştu.
"Okuldan gelmiş ve annemin hazırladığı yemekleri yemiştim. Zaman geçirmek için biraz televizyon izlemiştim. Daha sonrasında akşam saatine yakın o gün verilen ödevlerimi yapmak için odama geçmiştim. Ödevlerimi de bitirdikten sonra annemin çağırması ile akşam yemeğini yemiştik. Babam her zaman işi sebebi ile geç geliyordu. Ve o gün de geç geldiği günlerden biriydi. Uyku saatim geldiği için odama gitmiş, biraz kitabımı okumuş ve uyumuştum. Uyuyalı ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum ama salondan gelen kırılma ve bağırışma sesleri ile uykumdan sıçrayarak uyanmıştım. Ne olduğunu anlayamadığım için korka korka yatağımdan kalkmış ve sessizce kapımı açmıştım. Babam ve annem hiddetli bir şekilde kavga ediyordu. Yerde bir kaç kırılmış vazonun parçaları vardı. Kırıklara basmamaya dikkat ederek onlara biraz daha yaklaşmıştım. Babamın içmiş ve sarhoş olduğu belliydi. Zaten babam sık sık içmiş olarak eve gelirdi ama bu sefer sanki bambaşka biri gibiydi. Onu tanıyamıyor, söylediklerini ve yaptıklarını anlayamıyordum."
O anları hatırlamam gözyaşlarımın yeniden ve yeniden akmasını sağlamıştı. Derin bir nefes alıp sözlerime devam ettim.
"Sonra anneme şiddet uygulamaya başladı. Ben de ikisinin arasına girmiş o küçük halimle babamı annemden uzak tutmaya çalışmıştım. Babam bu sefer bana hedef almıştı ve kolumdan çektiği gibi evimizin bodrumuna getirmişti. Bodrumu genelde fazlalık olan eşyaları koymak için kullanırdık. Kapıyı açtığı gibi beni içeriye ittirmişti. Bildiğin fırlatmıştı. Arkasından da kapıyı kapatıp, kitlemiş ve adım seslerinden uzaklaştığını anlamıştım. O gün o karanlık ve soğuk bodrumda saatlerimi geçirdim. Ertesi gün annem gelip çıkartmıştı beni oradan. Bu durumu bir kaç kere daha uyguladı bana. En sonuncusunda panik atak geçirip bilincimi kaybetmiştim. Ve bunu saatler sonra fark ettiler. Annemin zoru ile hastaneye götürdü o adam beni. O zamanlardan beri de karanlıktan korkar oldum."
Hyunjin ağlamaya devam eden beni sakinleştirmeye çalışmıştı.
"Felix benim güzel meleğim artık karanlıkla tek başına mücadele etmene gerek kalmayacak. Seninle birlikte mücadele edeceğim"
Usulca başımı sallamış ve kafamı yine Hyunjin'in omzuna yaslamıştım.
"Uyumak ister misin Felix ?"
Bir şey söylemeden kafamı aşağı yukarı sallayarak onay vermiştim ona.
Beni tek hamle de üstüne çektiği gibi yine tek hamle de kucağına alıp elektriklerin gittiği zamandan beri oturduğumuz koltuktan kalkmıştı.
"Odan ne tarafta ?"
"Mutfağın hemen çaprazı." dememle kucağında taşıdığı benle odama doğru gitmişti.
Odam aynı salon gibi karanlıktı ama Hyunjin yanımdaydı. Aynı onun da söylediği gibi yalnız değildim.
Tek eli ile beni taşımaya diğer eli ile de yatağın üstünde ki örtüyü çekmişti.
Beni aynı bir bebek gibi yatağa yatırmış ve hemen ardından kendi de yanımda ki boşluğa yatmıştı.
Yatakta biraz daha kıpırdanmış ve kendine uygun bir pozisyon bulup beni de kendine çekmişti.
Aynı koltukta ki pozisyonumuz gibi kafam onun omzu ile kalbi arasında ki mesafeye denk gelmişti.
"Hadi uyuyalım artık güzelim."
Bir kolunu belimden geçirmiş ve beni kolları arasına alıp sarmıştı.
Dışarıdan gelen yağmur sesi Hyunjin'in verdiği sıcaklık ile iyice mayışmış ve rahatlamıştım. Etrafın karanlık olması şu an pek umrumda değil gibiydi.
O anın verdiği huzur ile gözlerimi kapatmış Hyunjin'in kalp atışlarını dinleyerek uyuya kalmıştım. İlk defa uzun süreden sonra karanlıktan korkmamıştım.
Sol alttaki küçük yıldıza basıp oy vermeyi unutmayın ☆
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You Never Know | HyunLix
Hayran KurguHyunjin: Herkese karşı bu kadar saf olmak zorunda mısın ? Felix: Buna mecburum. [TAMAMLANDI]