* verba volant, dolor manent * söz uçar, acı kalır *
*Dawon*
Karanlığı doğuran ışık, onu parlaklığından mahrum bırakıyor. Bir yetim gibi dışlanıyor karanlık, benim gibi dışlanıyor. Bu yüzden karanlığa sarılıyorum. Çünkü 4 yaşımdan beri başka kimse sarılmadı bana. Işığımı kaybettiğim gün, ailemi yer altına emanet ettiğim gün, başladı karanlık bana sarılmaya. Işığıma yakın olmak için gelmiştim yer altına. Yeryüzüne, benden ışığımı alan yere, bir daha dönmemek için gelmiştim. Işığım yer altına ait değildi ama simsiyah kanatlar sahiplenmişti onları, seçimleri bu değildi ki... Bense kendi ayaklarımla geldim ama beni sahiplenmedi, neden? Kalmama izin verseler de izin vermediler buraya ait olmama.
Kulağımda kalan o son sesi hatırlıyorum, karanlığa çekilmeden önceki an... Her yerin kırmızı bir ışıkla yıkandığını hatırlıyorum. Kırmızının ne kadar kör edici olduğunu bilemezsiniz, vampirler ve kurt adamlar* ailenizi bu kırmızı ışıkla yıkamadılarsa. Kapanıyor aydınlığın kapısı. Karanlıkla birlikte soğuk doluyor körpe ciğerlerime. Nefesimi ciğerlerimden çekiyorlar. O son ses... "Sanghyuk, kaç..."
Oturup ağlamak isterken o söze karşı gelemiyor bacaklarım, neden? Neden her şey o an orada bitmedi? Nereye gittiğimi bilmeden koştuğumu sanıyorum ama o son sözlerdeki büyü gitmem gereken yeri gösteriyor bana. Karanlığın kollarına koşuyorum bana sarılması için. Çünkü ona sarılmadıkları gibi bana da sarılmayacak kimse.
'Yaralayan şeyler öğreticidir.' Akademi'de öğrendiğimiz ilk şey buydu. Ben yer altına koşarken öğrendiğim şeydi aynı zamanda. Akademi'ye girdiğim günü hatırlıyorum. Chani ile aynı sıraya oturduğumuz ilk günü, sonra zaaflarını keşfettiğim günleri, onunla uğraştığım günleri... Sadece bir arkadaşım olsun istemiştim ve her seferinde yaptığım her şeyin geri tepişini izlemiştim. Yanan kılıçları hiç değmemişti derime. Aynı şekilde bir kez olsun konuşmayı denememişti benimle. Ama sanırım birbirimizle uğraşmak en iyi yapmıştı bizi ve ikimizi de yalnız bırakmıştı. Sonra o Hwiyoung ile arkadaş olmuştu ve ben yine yalnız kalmıştım. Edinebileceği en iyi arkadaşı edinmişti. Belki de benim intikam alma şeklimdi onunla uğraşmak çünkü benimle arkadaş olmayı denememişti bile.
Hayatım 'intikam' kelimesinde şekilleniyor gibi geliyordu çoğu zaman. Yaşamam ailemin aldığı intikamdı. Chani'nin yakasındaki ellerim arkadaş olmayışımızın intikamıydı. Ve hayatımın intikamını hayat almıştı benden. Uykusuz gecelerle, yalnızlıkla, özlemle... Youngbin... Youngbin hayatın benden aldığı en büyük intikamdı ve benim hayattan intikamım. Hayatın saklamamı istediği duygularımın, düşüncelerimin dışa vurumuydu çünkü. Ailemin aldığı intikam birkaç günlüğüne anlam kazanmıştı ve sonra... Hayat, oyuncağıyla oynayan bir çocuk gibi almıştı onu parmaklarımın arasından. Kazanıyormuş gibi göründüğüm anlarda dahi kaybediyordum hayata karşı.
'Bunca yıl geçirdiğim onca uykusuz geceden sonra sayılı günler içinde bana sonsuzluğu verdin* ve aklımın almayacağı kadar güzel bir lütuftu varlığın, teşekkür ederim Kim Youngbin. Dediğin gibi, gitmeliyim. Çok uzun zaman önce gitmeliydim. Varlığımın bir anlamı olduğunu düşünmüştüm, bunca senenin, uykusuz gecelerin... Ama fark ettim ki varlığım sadece kollarının arasında anlam kazanıyor. Ve sen... gitmemi istiyorsun. Öyleyse gideceğim.'
...
Büyük Salon'un önündeydim. Hep başkalarının gelişini haber vermiştim. Şimdi gelen bendim.
"Kralım..."
"İçeri gel Dawon!" Gelmem için bekleyen bir ton gibi. Ama onlar da benim gibi Youngbin'i düşünüyor, biliyorum.
"..."
"Dawon, iyi misin?"
"Kralım, ben gitmek istiyorum." O an şaşkın bakışlar vardı sadece. Dizlerimin üzerine çökmüştüm. "Ben... Styks Nehri'nin ötesine gitmek* istiyorum."
"Dawon, hayır!"
"Chani'yi açık ettiğim için yargılanmak istiyorum." Yer altının yasaları... Suç işlemek de yasak, suçu açık etmek de. Yer altı krallarının zihinbaz doğması tesadüf olmamalı. Kelimeler vücuda gelmeden suça dönüşmez sayılıyor. Ama çoktan dönüştü.
"Söyleyen sen değildin, öğrenen bendim."
"Öğrenmeniz için buraya gelen bendim, bu yüzden cezamı çekmeye hazırım."
"Dawon..."
"Kralım, lütfen..."
"Dawon, lütfen..." Chani'nin sesiydi. "Yapma!"
"Sana yaptığım onca şeyden sonra, söylediklerimden sonra beni düşünüyor görünmene gerek yok."
"Öncesinde ne olduğunun önemi yok, sadece şu an var. Yapma..."
"Yıllar boyunca duymadınız sesimi, sadece bir arkadaş istemiştim, yanımda duracak biri... Ama buraya geldiğim ilk anda olduğu gibi yanımda kimse yok, artık bunun için umudum da yok. Lütfen sadece bir kez duyun. Sadece gitmek istiyorum."
Uzun bir sessizlik olmuştu. Ve uzadıkça uzuyordu. Zihnimizde Youngbin'in gitmemi istediği an yankılanıyordu. 'Gitmeliyim ve gideceğim. İstediğin gibi...' Gözlerim doluyordu. O kelimeler çoktan havaya karışmış olsa da yüreğimde bıraktığı acının asla değişmeyeceğini biliyorum. Bu yüzden...
"Gitmeliyim, lütfen. Benden gitmemi istedi. Onun yanında almayacaksam aldığım hiçbir nefesin bir değeri yok. Lütfen..."
"Dawon, şimdi odana git ve düşün. Yarın hâlâ aynı fikirde olursan Styks Nehri'ne gitmene izin vereceğim. Ama bugün değil."
Tek emin olduğum şey, gecenin hiç kısa olmayacağıydı.
***
*Yazar Notu*
1* Bu sıralar çok fazla açıklama yapıyormuş gibi hissediyorum ve bu beni üzüyor. Umarım açıklamaları okurken sıkılmıyorsunuzdur.
2* vampirler ve kurt adamlar * Dawon'un ailesi tarafsız bölge sayılan bir kasabada yaşıyordu. Dawon'un ailesi yıllar önce kasabada çıkan olaylar sırasında öldürülüyor. Ayrıca Rowoon ve Youngbin'in ailesi de buraya göreve çağırılmıştı. Sadece, bu kasaba herhangi bir yer değil, demek istiyorum :')
3* sayılı günler içinde bana sonsuzluğu verdin * Aynı Yıldızın Altında filminin unutamadığım repliklerinden biri... Ah, aşığım sanırım bu söze.
4* Styks Nehri'nin ötesine gitmek * Styks Nehri ölümlüler diyarı ve ölüler diyarı ayıran nehirdir. Suyunda yıkanan kişilerin yenilmez olduğu söylenir, bedenin sadece suya değen kısmı yenilmez olur. Tabii yenilmez ve ölümsüz kelimelerini karıştırmamak gerek. Üç başlı köpek Kerberos, kimse ölüler diyarından kaçamasın diye burada nöbet tutar. Kerberos şimdiye de sadece beş kez yenilmiştir, söylemeliyim ki onu yenenlerden biri de Herakles. Ayrıca hikâyenin akışı için birkaç ekleme yapmak istiyorum, aslında mitolojide bahsedilmeyen eklemeler. Kerberos aynı zamanda nehir kıyısına yaklaşan ölümlüleri ölüler dünyasına almakla da görevli. Bu yüzden bu ifadeyi bir deyim gibi kullandım burada. Kerberos'un onu almasına izin vermekten bahsediyor.
***
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iustitia | rochan * hwitae
Fanfiction"Fere libenter homines id quod volunt credunt." Demem o ki, insan, olmasını umduğu şeye inanır. Onların güzel anlar yaşamış olmasını umuyorum yalnızca...