*finis coronat opus * sonuç, araçları meşru kılar*
*Taeyang*Kapıya kilitlenmiş bakışlarımı ayırıp Rowoon'a bakmıştım. İkimiz de Youngbin hyung'un bunu neden yaptığını anlamaya çalışıyorduk. Küçükken sürekli zihnini okuduğum ve amacını kolayca anladığım için Youngbin hyung bir önlem olarak zihnini korumayı öğrenmeye çalışmıştı. Hiçbir zaman tam anlamıyla ustalaşamasa da bazı düşünceleri saklamayı öğrenmişti. 'Bari zihnini açsaydı da böyle kalakalmasaydık.' diye düşünürken Hwiyoung'un bileğimi tutuşuyla irkilmiştim. Doğrudan gözlerine baktığımda gizlediği düşüncelere rağmen çok belirgin ve güçlü duygularını görebiliyordum. Konuştuğunda sesi buza benziyordu. Uzaktan, soğuk ve keskin...
"Gidelim!" İkinci bir şok dalgasıyla karşı karşıyaydık. Bu sefer bakakalmayacaktım. Arkadaşım yeni uyanmışken onu bırakıp gitmek istemiyordum.
"Hwiyoung, Rowoon yeni uyandı. Biraz daha yanında kalacağım."
Konuşmadan derin bir nefes almıştı. Kelimeleri söylerken acelesizdi, cümleleri bastırarak söylüyordu. "Yeni uyandı. Bu yüzden dinlenmesi gerek. Gidelim!" Günün sonunda yine kralın dediği olmuştu.
Bu sefer doğrudan Büyük Salon'a ilerlemiştik. Kralın görünmesiyle muhafızlar büyük salonun kapılarını açmışlardı. Sürekli başladığım yere dönüyordum. Bir yandan yeni bir başlangıç olduğuna inanıyor bir yandan da sona gelmişim gibi hissediyordum. Hangisi olduğunu bilmiyordum. Onun yanında attığım adımların ne anlama geldiğini, onun bana bakışlarını, ona dair hiçbir şeyi tam olarak bilmiyordum. Bu salon, bu taht her şeyin başladığı yerdi. Döneceğimi bilerek kaçtığım ilk yer... Her seferinde döndüğüm ve yeniden kaçtığım, kaçacağım yer... İçeri girmemizle kapı kapanmıştı. Attığımız sakin(!) adımların sonunda salonun ortasında bileğimi bırakmıştı. Tam rahatlamışken ani bir hareketle belimi kavramış, beni kendine çekmişti. Artık çok iyi tanıdığım dudaklarıyla karşılaşmıştım aniden. İçimde her şeyi en baştan karıştıran ve içimde uyuyan ejderhayı uyandıran dudaklarıyla... Yanında kalmamı isteyen ama... Ama hep gidecekmiş gibi uzak hissettiren...
Öylece durduğumuz minik sonsuzluğun ardından gözlerimi aralarken gün geçtikçe daha çok saplandığım bataklığa baktım. Son nefesime kadar çırpınmam gerekse bile içinden çıkacağım, çıkmalıyım.
Neredeyse nazik sayılabilecek yumuşak hareketlerle beni kendinden ayırıp tahtına doğru ilerlerken kelimelerim büyük salonda yükselmişti. "Rowoon iyileştiğine göre burada kalmak için bir sebebim kalmadı. Değil mi Kralım?!"
"Rowoon'u yalnız bırakmazsın sanıyordum. Yanılıyor muyum?" Sesindeki alay, oturduğu tahtın küçümser bakışlarıyla birleşiyor ve öfkenin görünmez ateşi damarlarıma salıveriliyordu. "Bırakmayacağım. Onu da alıp gideceğim."
"Kanatlarını feda ederek kendini Chani'ye bağladı. Yer altından ayrılamaz. Sebeplerini yeniden düşünmek ister misin?"
"O olmasaydı arkadaşım daha iyi olabilirdi, en azından daha az acı çekerdi. Arkadaşımı acı çekerken görünce keşke onu hiç tanımasaydı diyorum."
"Sence Rowoon bunu gerçekten ister miydi? Onun için bütün yeryüzünden vazgeçti."
"Tek fedakârlığı yapan neden Rowoon? Chani onu yer altına sürüklemekten başka ne yaptı?"
"Sonuç, araçları meşru kılar. Sevgi için her şey göze alınır."
"Sevdiğinin üzülmesi ve acı çekmesi bile mi-"
Yükselen seslerimiz koridordan duyulmuş olmalıydı ki kapı açıldı. Giren Rowoon ve Chani'ydi.
"Arkadaşın bunu nasıl telafi edecek?" Hwiyoung'a dönüp söylediğimde herkesin dikkati benim üzerime toplanmıştı.
"Tae! Neden? Telafi mi bekliyorum sence?" Rowoon bana doğru ilerlerken Chani Rowoon'un elini daha da sıkı tutmuştu.
"Ben bekliyorum. Ama yer altından vazgeçseler yine de bunu telafi edemezler. Gidelim, Rowoon!" Rowoon beni ilk kez bu kadar öfkelenmiş bir halde görüyordu. Öfkem sevdiklerimi koruyamamaktan mıydı içinde bulunduğumuz durumu bir tek benim ciddiye almamdan mı anlayamıyordum. Bir de Hwiyoung'un davranışları eklenince çileden çıkmıştım. Rowoon'a destek olmak için koluna girmiş büyük salondan çıkmak için ilerlerken sesler ve bakışlar kalmıştı geride.
"Rowoon!"
"Chani!"
"Tae-" Tamamlanmayan kelime kralın dudaklarında kalırken loş koridoru kucaklıyordum yeniden. Onu acılara sürükleyen sevdiği kişiye kenetlenmiş bakışlarını zorla ayırdığım arkadaşımla beraber...
"Tae! Chani'nin yanında kalmak isti-"
"Bunca şeyden sonra mı?! Onun için çok şey yaptın. Çok fazla fedakarlık... Bunlara değdiğini görmek istiyorum Rowoon. Üzgünüm ve onun da üzgün olması gerek."
'Onların da...'
***
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iustitia | rochan * hwitae
Fanfiction"Fere libenter homines id quod volunt credunt." Demem o ki, insan, olmasını umduğu şeye inanır. Onların güzel anlar yaşamış olmasını umuyorum yalnızca...