*cogitationis poenam nemo meret * kimse düşüncesinden dolayı cezayı hak etmez*
*Rowoon*
Taeyang'ın yaptığını anlamıştım. Onunla çok uzun süredir birlikteydik, yani yer üstündeyken öyleydik. Zihnime düşünce yerleştirdiğinde onu yakalayabiliyordum artık. Ama nasıl oluyordu da her seferinde bu kadar çabuk kabullenebiliyordum? İçimi okuyup istediğim şeylerle kandırıyordu beni elbette, içten içe istesem de direndiğim şeylerle. Ama her seferinde beni kurtarıyordu / koruyordu. Benim onu korumam gerekirken o beni koruyordu. "İyi ki..."
Chani bu odaya ilk geldiğimde beni izlediği koltukta uyuyakalmıştı. Anlatılan hikâyelerden biliyorduk yer altının kılıcı kanla temizleyen yasalarını. Kullanılmadan yok olan kılıç onu yormuş, bedenini hırpalamıştı. Kolunda sıyrıklar ve yaralar açılıyordu. Bir yerde yasaların bu kadar hızlı ve merhametsiz davranması ürkütücüydü. Cezalar ürkütücüydü. Derisine kazınıyordu cezası...
Daha fazla dayanamayarak yanına yaklaştım. Kendim üzerinde kullanmam bile yasaklanmıştı ama kullanmak zorundaydım. Beni, bizi koruması gerekiyordu... Yatağın ona en yakın yerine oturmuştum. Vücudunda açılan yaraların verdiği acıyla gözlerini açmış, koluna bakmaya başlamıştı. Basit yaralarda canı acımayacak kadar güçlü bir iradesi vardı. Buna rağmen sihirle açılan yaralar canını yakıyordu.
Yavaşça koluna uzandım. Gözlerimi kapatmış ve acıtmadan yaralarına dokunmaya başlamıştım. Parmaklarımın ucunda kabartılar ve kesikler vardı. Sanki derisinin içine görünmez bir şey saplanmış ve sağa sola itilmişti. Öğrenmemle unutturulmuş kelimeleri hatırlamaya çalıştım. Sürekli düşünüyordum unutturacaklarsa neden öğrettiklerini. Şimdi anlıyordum... Farklı yaralar için farklı tedaviler vardı. Her birinde sesleneceğin kişi ve seslenişin farklılaşıyordu. Yer üstünden olsam da yer altının tanrılarına sunduğum enerjinin kabul edilmesini umuyordum.
"Kimse düşüncesinden dolayı cezayı hak etmez... Cogitationis poenam nemo meret..."
Tekrarlamaya başlamıştım. Sesimin yüreğimden gelmesini istiyordum. Yer altının beni duymasını... Alacağım ceza umurumda değildi.
Kelimelerimin bilinçsizliğe sürüklendiğini hissediyordum. Mırıldanıyordum ama kulaklarıma ulaşmıyordu sesim. Gözlerim kapanıyordu ve yaraların iyileştiğini görüyordum. Yaralar kapanıyorsa Chani neden çığlık atıyordu? Parmaklarımın ucunda hissettiğim değişmiyor ama parmaklarım hissizleşiyordu... Karanlığa gömülüyordum...
.
.
.Gözlerimi açtığımda yer üstündeki gül bahçesindeydim. Etrafıma bakınıyor ama Chani'yi göremiyordum. İyileşmiş miydi? Kalbimde onu görememenin ve nasıl olduğunu bilmemenin burukluğunu yaşıyordum. İçimde bir ağırlık var gibiydi.
Güllerin arasından biri yaklaşıyordu.
"Chani..!"
"Rowoon..." seslenen o değildi. Geçmişimden gelen bulanık bir sesti ama o değildi...
"Sen... seni hatırlıyorum. Çok küçüktüm. Bana burada yapabileceklerimden bahsetmiştin..."
"Evet..." samimi bir şekilde gülümsüyordu.
"Neden buradayız? Chani nerede?"
"Yaptıkların için buradayız." İkinci sorum cevapsız kalmıştı. İçimdeki duygular karıştıkça karışıyor ve gözlerim bu duyguları içeride tutmaya çalışıyordu.
"Yasak olduğunu biliyorum. Ama..." Ne diyeceğimi bilemiyordum. Son olanlardan sonra onu sevdiğimi 'tekrar' kabullenmemiştim ki daha. Yoksa kabullenmiş miydim?
"Ama onu seviyorsun. Yüreğinde görebiliyorum. Kararsız olduğunu sansan da olacakları biliyorum."
"Olacaklar..? Bir gelecek hakkım olmayacak sanırım."
"Bunu da nereden çıkardın?"
"O yanımda değil. Burada ondan uzakta, onu iyileştirmenin bedelini ödeyeceğim değil mi? Bu bedeli ödemeye hazırım. Ama en azından onun iyi olduğunu bilmek isterdim. Ondan uzakta ölecek olsam ya da kalan yaşamımın her anını cezamı ödemekle geçirecek olsam bile iyi olmasını isterdim..."
"Bunun karşılığında neyi feda ederdin? Yani tüm yeryüzü sana ait olsaydı onun iyi olması için ne kadarını feda ederdin?"
"Bütün yeryüzünü... içinde ben olsam bile..."
"O zaman... Kurallara uymayı unutma!.."
***
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iustitia | rochan * hwitae
Fanfiction"Fere libenter homines id quod volunt credunt." Demem o ki, insan, olmasını umduğu şeye inanır. Onların güzel anlar yaşamış olmasını umuyorum yalnızca...