*omnia vincit amor * aşk her şeyden üstün gelir*
"Taeyang, lütfen gelme."
Bazen en ufak bir kelime en keskin oklara taş çıkarırcasına yakar canınızı. Dawon'un odasının önündeki an tam da böyle bir andı.
"Hyung, neden?" Dikkatli dinlediğinizde Taeyang'ın kalbine baskı yapan acıyı ve hayal kırıklığını hissedebilirdiniz sesinde.
"Taeyang," Derin bir nefes alıyor Youngbin. Ama bütün gökyüzünü içine çekse bulamayacak doğru kelimeleri. Bu yüzden kısa tutuyor arayı. "Dawon hâla yeterince iyi değil ve sen de ona karşı hiç nazik değilsin."
"Hyung, ben çocuk değilim. Nerede, nasıl davranacağımı biliyorum." Hyung'unun onu tanımıyormuş gibi verdiği hükümler canını yakmakla kalmıyor sinir seviyesini de yükseltmeye başlıyor artık. Yüz ifadesi değişiyor yavaş yavaş.
"Yine de riske girmeyeceğim, lütfen odana dön."
"Taeyang, odamıza gidelim, hadi."
O an onları tanımayan biri ikisine baksa yüzündeki korkunç ifade yüzünden Taeyang'ı yer altına ait sanır. Ne Hwiyoung ne de Youngbin daha önce onu böyle bakarken görmüştür. Sonra birdenbire duruluyor Taeyang'ın bakışları. Damarlarından kırgınlık ve kızgınlıkla yükselen ateşin ilerleyişini engellemeyi deniyor en azından. Yüzünden o korkunç ifadeyi silmeyi başarmış olsa da yetmiyor Hwiyoung ve Youngbin'i ikna etmeye. Çünkü aynı kararlı duruşla dikiliyor karşılarında.
"Hayır, sen kal. Ben TEK BAŞIMA giderim."
"Taeyang..." Israrcı ama yumuşak bir sesle iknaya çabalayan hiçbir ses o an Taeyang'ı sakinleştirmeye yetecek gibi görünmüyor. Yalnızca onu anlamaya ve mutlu etmeye çalışan bu ses bile gram etkilemiyor onu.
"Ne de olsa burada İSTENMEYEN benim. Sen. Burada. Kal." Canının ne kadar yandığını belli etme yolu bu Taeyang'ın. Kırıldığı kelimelerle saldırmak. Youngbin'i pişmanlığın altında ezilmeye sürükleyen kelimeler etkilerini gösterse de duruşunu korumaya çalışıyor Youngbin çaresizce. Damarlarında dolaşan öfkeye rağmen sakin görünen bakışlarıyla son bir kez onları yerine sabitledikten sonra hızlı adımlarla "odalarına" gidiyor Taeyang.
.
.
.
Taeyang'ın ardından giden Hwiyoung'a bakarken kardeşine bu kadar değer veren birinin yanında olmasını mutlulukla izliyor Youngbin. Bazen en yakınımızın, kardeşimizin bile yanında olamadığımız anlar olur. Böyle bir anda sevdiğimizin yanındaki kişiye bakışımız hep bir huzura karışır. Hepimiz her an yanımızda olacak birinin hayaliyle yaşarken sevdiğimiz birinin o kişiyi çoktan bulmuş olmasının huzuru... İçine Taeyang'ı üzmenin ağırlığı çökmeye başlamış olsa da onun adına sevindiği bakışlarından belli. "Onu ittiğinde bile yanında olacak birini bulmuş gibisin." İkilinin arkasından fısıldarken gülümsemekten kendini alamıyor bu yüzden.
Bir süre sonra kendine geldiğinde kapıyı yavaşça kapatıp içeri giriyor. Dawon, Chani ve Rowoon arasındaki tatlı atışmaya bakıp gülümserken sevdiği kişinin yanına geçip oturuyor yavaşça. Üst bacağına koyduğu eliyle sohbetten bir anlığına kopup ona yönelen bakışlarıyla birlikte sunduğu gülümsemesini izliyor hayranlıkla. Yanında olduğu her an gibi derinleşiyor gülümsemesi. Ona her sarıldığında hızlanan kalp ritmi ve gülümsemesini her gördüğünde artan sevgisi gibi... Büyüyor ve büyüyor. Birlikte oldukları her an iki kişilik dünyaları genişleyip güzelleşiyor sanki. Çünkü içlerindeki aşk her zaman olduğu gibi her şeye üstün geliyor.
Ama yine de çoğu zaman olduğu gibi başkalarının sesleriyle kesiliyor bakışmaları. Kendi aralarında kıkırdadıktan sonra Chani bakışlarını Rowoon'dan çekip bakışan ikiliye çeviriyor. Onları dünyaya döndürmek için boğazını temizliyor hafifçe. "Umm, Dawon... Ne demiştin, hatırlıyor musun?"
"Keşke söylememiş olabilsem..." Minik gülümsemesiyle başını eğip kucağına bakıyor bir anlığına. Sonra minik bir an Chani'yi bulan utangaç bakışlarını duraksamadan Youngbin'e çeviriyor yeniden.
"Bir bakalım, ne demiştin, 'Aşk kesinlikle bir hastalık. Siz aşıklar çıldırmış olmalısınız.' Kelimesi kelimesine... Aramıza hoşgeldin."
"Aahh..." Dawon'un bakışları önce Chani'ye ulaşıyor, duraksamadan Youngbin'i buluyor sonra. "Bazen insan -hayatın karşısına nasıl güzellikler çıkaracağını bilemediğinden belki de- sonradan arkasında duramayacağı şeyler söylüyor... Ki söyledim de..." Bakışları Youngbin'den ayrılmak bilmiyor... Bacağının üstünde duran ele, Youngbin'in eline, uzanıyor, nazik hareketlerle okşuyor elinin üstünü... "Nereden bilecektim ki en beklemediğim anda karşıma çıkıp aşkın ne demek olduğunu öğreteceğini..."
Chani ve Rowoon bir onların bu haline bir de birbirlerine bakıp kıkırdıyorlar. Chani elini tutuyor Rowoon'un. Oturduğu yerde ona daha çok yaklaşıyor. Chani Dawon'a dönüyor yeniden. "Gerçi senin için hastalık da sağlık da bir şifacının kalbinden geliyor. Ama yine de bu 'hastalık'tan kurtulmak isteyeceğini sanmıyorum."
Minik bir anlığına dudağını ısırıp sonrasında kıkırdıyor Dawon. "Anladım ki bu bir hastalık değil, çünkü hiç bu kadar sağlıklı hissetmemiştim." Youngbin'in gözlerinden başka şey görmeyen gözleri Chani'ye dönmüyor bir saniye bile.
Sohbet gülümsemeler, şakalar ve aşıkların kesilmek bilmeyen bakışlarıyla ilerleyip gidiyor. Geçmişlerindeki zorluklara rağmen yan yana olduklarında mutluluğu bulan güzel kalpleri birbirleriyle eş atıyor neredeyse. Ve aşk... her şeyden üstün geliyor yine...
***
*Yazar Notu*
Merhaba bebeklerim, yazarınız geldi. Biraz tatlı, biraz şapşal, biraz dağınık, biraz her şeyden gibi olan bu bölüm için affedin beni. Uzun zamandır buralarda yoktum. Ama bu dönüşüm kesin olacak umarım. Burada olmayı hep sevdim. Ve buranın bana kattıklarını nasıl anlatacağım bilmiyorum, ki bir kısmı da bana özel kalsın istiyorum, belki bize. Sadede gelmeliyim belki de artık, bu bölümün cümlesi son zamanlarda her zaman olduğundan daha gerçek geliyor bana. Gerçekten aşk her şeye üstün geliyor, yazma aşkım streslerime ve... öyle işte. Beni heyecanlandıran şeyler oldu burada olmadığım süre zarfında ve hâlâ da heyecanlanmama sebep oluyor bu gelişmeler. İyi ki var'sınız. Yazdıklarımı okuduğunuz, desteklediğiniz ve anlayışla bölüm beklediğiniz için teşekkür ederim. Umarım hepimizin hayatında her şey mükemmel gider ♡
***
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
iustitia | rochan * hwitae
Fanfiction"Fere libenter homines id quod volunt credunt." Demem o ki, insan, olmasını umduğu şeye inanır. Onların güzel anlar yaşamış olmasını umuyorum yalnızca...