𝟑

437 56 0
                                    

Ünlü insanların abartılmasından, hayranların neredeyse onlara tapmasından nefret ederdim. Sonuçta onların bizden tek farkı, onları tanıyan insan sayısının bizimkinden daha fazla olmasıydı. Bu düşüncemin kıskançlık ya da çekememezlik ile alakası yoktu. Başarılarını tabi ki takdir ederdim ama sırf ünlüler diye aşırı tepki vermek bana göre çok saçmaydı.

Muhtemelen bu yüzden ekranda gördüğüm kişi ilk başta beni şaşırtsa da aşırı tepki vermemiştim.

"Bahsettiğin kişi bu muydu?"

"Evet."

"Aedin sana inanamıyorum, o kadar kişi içinden gerçekten Haruto Watanabe ile mi tanıştın? Bu kadar zamandır stajyer olmama rağmen ben bile bir-iki kez gördüm onu!"

Karin bana Haruto Watanabe'nin YG'nin gözde gruplarından biri olan Treasure'un üyesi olduğunu söylemişti. Ancak kpop hakkında hiç bir fikrim olmadığı için onu tanıyamamıştım.

Düşününce biraz utanç verici olduğu doğruydu. Ama sonuç olarak bir yabancıydım. Kpop ya da idoller hakkında bir fikrimin olmaması çok normaldi. Dolayısıyla kafama takmama gerek yoktu.

Salondaki bej renkli, büyük koltukta tek başıma otururken Karin yanıma gelmişti. Yanıma oturmuş, koltukta yavaş yavaş kayarak bana yapışmıştı. Bu hareketi sadece benden bir şeyler isteyeceği zamanlar yapardı. Bu nedenle merakla konuşmasını beklemeye başlamıştım.

Bir kaç dakika boyunca yaptığım işi, yüz ifademi incelemiş, gergin ya da sinirli olup olmadığımı çıkarmaya çalışmıştı. Sonrasında ise hafifçe öksürerek boğazını temizleyip konuşmaya başlamıştı.

"Biliyorsun, önümüzdeki cuma günü bir parti olacak, bir sürü idol ve oyuncu olacak. Benimle gelir misin?"

Karin'in dedikleri ile gözlerimi fal taşı gibi açmış, şaşkın bir şekilde ona bakmaya başlamıştım.

Hayatım boyunca partilerden nefret etmiştim. Fazla gürültülü ve kalabalıktılar. Ayrıca, tanrı aşkına herkes partiye giden insanların asıl amacının birilerini yatağa atmak, ya da önüne gelenle flörtleşmek olduğunu bilirdi! Ayrıca o kadar çok insanın olduğu ortamlarda asla rahat edemezdim.

Tam ağzımı açıp Karin'e oraya gitmemek için onlarca neden sayacakken o benden önce davranmıştı. Beni duygu sömürüsü ile manipüle ediyordu, buna karşı gelemiyor oluşum ise derin bir nefes vermeme neden olmuştu. 

"Biliyorum, partilerden hoşlanmıyorsun, ama herkes seni çok merak ediyor. Seni getirmem için bana ısrar ettiler. Onları reddedemem! Ayrıca sen gelmezsen tek başıma oturmam gerekecek."

"Karin, partilerden hoşlanmıyorum değil, partilerden nefret ediyorum!"

Karin'in ısrarlarına ve bir hafta boyunca istediğim her şeyi yapması hakkındaki teklifine dayanamamış, isteğini kabul etmek zorunda kalmıştım. İşin en kötü yanı ise, partiye gidilirken ne giyilmesi ya da nasıl gözükülmesi gerektiği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Mecburen Karin'den kıyafet konusunda yardım istemiştim. Ancak verdiği elbiseleri bir türlü beğenmiyor, yeni bir şeyler vermesini istiyordum.

"Hayır, bu çok kısa."

"Şu dekolteye bir bak, onu asla giymem!"

"Çok rahatsız, bu elbisenin içinde on dakika oturmaya bile dayanamam."

Sonunda bana uzattığı siyah, ince askılı elbiseyi giymeyi kabul etmiştim. Normal şartlarda boyu diz hizasında olan bu elbise uzun boyumun etkisiyle dizimin bir kaç parmak üstüne denk geliyordu. Yeterince sade ve rahattı. Bu da onu giymem için tüm şartları taşıdığını gösteriyordu.

smoke • Watanabe HarutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin