𝟔

389 59 30
                                    

Ailemin maddi durumu her zaman iyi olmuştu. Ailemin tek çocuğu olarak bir prenses gibi büyütülmüş, ne istersem alınmıştı. 15 yaşına gelene kadar paranın her şey olduğunu sanıyordum.

Ancak 15 yaşına gelince annemin beyninde bir kitle olduğunu öğrenmiştim, durumu kritikti. Hemen tedaviye başlamış, annemin en iyi doktorlar, en etkili yöntemlerle tedavi edilmesini sağlamıştık. Ama bu ne yazık ki yeterli değildi.

Annem için en önemli olan şey moraldi. Bunun için elimden gelen her şeyi yapıyordum fakat ben yeterli değildim.

Babam annemi, 20'lerinin başlarındaki, kızından 5-6 yaş büyük kızlarla aldatıyordu. Annem bunun farkındaydı. Ancak boşanması neredeyse imkansızdı. Annem ülkenin en iyi hukuk firmalarından birinin sahibinin kızı, babam ise oldukça popüler bir inşaat firmasının sahibinin oğluydu.

Anlarsınız ya, her iki taraf içinde topluma verdikleri etkileşim önemliydi ve aldat(ıl)ma gibi bir konuyla haber olmak, yüz göz olmalarına neden olurdu. Bu nedenle annem katlanmak zorunda kalmıştı.

Annem ve babam bir sözleşme sonucu evlenmişti. İlişkilerinde ki her şey bir kağıttan ve tonla kazançtan ibaretti. En azından babam için...

Annemin evlendikleri zaman babama aşık olduğunu biliyordum ve yıllar boyunca sevdiği adam tarafından böyle bir ihanete uğramak onu daha da hasta etmişti.

Ayrıca annemin mesleğini çok severek yaptığını ,annemde kendi ebeveynleri gibi avukattı, ancak evlenince mesleğinden zorla koparıldığını biliyordum.

Sonunda da tüm bunlara dayanamayıp vefat etmiş, beni henüz 15 yaşındayken bu pis dünyada yalnız bırakmıştı.

Dedemin ve babamın asla üzülmediğini biliyordum. Annem dedemin aksine mesleğini doğru yapmaya çalışırdı, bin bir suça karışmış, zengin insanları değil, ezilen ama fakir olan insanları savunmayı tercih ederdi. Bu da dedemin onu sevmemesi için büyük bir nedendi.

Babam ise ,babam demek bile utanmama neden oluyordu, annem öldükten sadece 1,5 ay sonra başka bir kadınla evlenmişti. Bu midemi bulandırıyordu.

Anneannem aralarında en sevdiğimdi. O da beni seviyordu. Ancak bu ona kızgın olmadığım anlamına gelmiyordu. Anneannem her şeyin farkındaydı ama anneme yardım etmek yerine susmuş ve annemi tek başına bırakmıştı.

Bu olay gerçekleştikten sadece 1 yıl sonra ,16 yaşımdayken, artık büyüdüğüm ve ailenin tek torunu olduğum gerekçesiyle onlar öldükten sonra tüm mal varlıklarını benim almama karar vermişlerdi. Bunun hakkında vasiyetnameler hazırlanmış, önüme konulmuştu. Ancak bu teklifi oldukça sert bir şekilde reddetmiştim.

İstersem bir milyoner olabilirdim fakat onların kirli parasıyla milyoner olmaktansa ev arkadaşıyla beraber geçim sıkıntısı çeken bir öğrenci olmayı tercih ediyordum. İstersem üniversiteyi bitirdiğim anda İngiltere'nin en prestijli hukuk bürolarından birinde stajyer avukat olarak işe başlayabilirdim, üstelik bu durumun özgeçmişime katacağı artıda oldukça büyüktü. Ama bu teklifi kabuk ettiğim anda beni de kendi kuklaları yapacaklarının farkındaydım. Ben annem gibi olmak istiyordum ve bu yolda ne kadar aç ya da beş parasız kalsam da umurumda değildi.

Bu yüzden bir öğrenci değişimi programı ile Japonya'ya gelmiş ve liseyi orada tamamlamıştım. İğrenç bir halde olduğum o zamanları atlatmakta bana en büyük yardımı dokunan kişi Karin'di. Bu da onu en sevdiğim insanlar listesinde bir numaraya taşımış ve onun için yeni bir dil öğrenip, onunla Güney Kore'ye gelmeme neden olmuştu. Burada yeni bir hayat kurmuş, geçmişimdeki taze yaranın en azından biraz kabuk bağlamasını sağlamıştım. Hiç bir zaman tam olarak kapanmayacağının farkındaydım, ancak en azından artık alışmıştım.

smoke • Watanabe HarutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin