𝟏𝟕

262 43 18
                                    

Kahvaltının ardından bulaşıkları makineye kaldırıp, sigara içmek üzere balkona çıkmıştık. Hava normalde sıcak ve güneşli olmasına rağmen yüksek bir apartmanın üst katlarından birinde bulunduğumuz için rüzgarı hissedebiliyorduk. 

Sigaramı rahatça içebilmek için saçımı geriye atıp, sakin bir ses tonuyla konuştum.

"Şirket sigara içmen konusunda sorun çıkartmıyor mu?"

Sigara dumanını dışarı üfleyip, yavaşça konuştu.

"Bundan hoşnut değiller. Ancak bir şey demiyorlar. Biz onlar için son damlasına kadar sömürülmesi gereken birer maden rezervi gibiyiz ve değer kaybetmemizi istemiyorlar."

Kafamı anlarcasına salladım.

"Peki nasıl başladın?"

Soruyu sormamla Haruto'daki değişimi fark etmem bir olmuştu. Şimdi üzerinde bariz bir huzursuzluk hissi vardı. Onu zor durumda bırakmak istemediğim için aceleyle konuştum.

"Anlatmak zorunda değilsin."

Sorun yok dermişçesine elini sallayıp, derin bir nefes aldı. 

"Fukuoka Japonya'da bir sahil kasabası. Oldukça sakin bir yer. Böyle bir yerde doğduğum için kimsenin benim hakkımda idol olacağım şeklinde düşünceleri yoktu. Açıkçası benimde yoktu. Annem büyük bir Bigbang hayranıydı. Bir gün beni yanına çağırdı ve idol olmak için seçmelere katılmamı teklif etti. Okuldan pek hoşlanmazdım, dolayısıyla okula gitmemin gerekmediği, işimin müzik yapıp, dans etmek olduğu bir yaşam şekli çok hoş gözükmüştü. Bu nedenle kabul ettim. Hoş, annem dünyada görebileceğin en otoriter insanlardan biridir. Kabul etmesem ne olurdu bilemiyorum."

Kısa bir aradan sonra devam etti.

"12 yaşımdayken tek başıma Seul'deki bir yurda taşındım. Ailemden kimse benimle gelemiyordu ve bu çok korkutucuydu. Yeni bir ülkedeydim, yeni bir çevreye sahiptim ve buradaki insanlar hiç bilmediğim yeni bir dil konuşuyorlardı. Bir kültür şoku yaşayacağımı biliyordum, ancak bu 12 yaşında bir çocuk olarak kaldırabileceğimden çok daha fazlaydı." 

Ne demek istediğini çok iyi anlıyordum. Kendi isteğimle yapmış olsamda bu durumun bir benzerini bende yaşamıştım. Tamamen yeni bir dil, yeni bir kültür, yeni insanlar... Böyle bir durumda hayatınızdaki ,sizde dahil olmak üzere, her şey yeni bir hal alıyordu.

"Şanslıydım ki yanımda hyung'larım vardı."

Ardından bana sorar gibi baktı.

"Gruptaki diğer Japon üyeleri biliyor musun?"

Grup hakkında oldukça fazla araştırma yapmıştım. Bu nedenle üyeleri biliyordum. Yavaşça kafa salladım. 

 "Bana çok fazla yardımcı oldular. Hepsi benim için birer abi gibi. Onlar olmasaydı ne yapardım gerçekten bilmiyorum. Ayrıca tek sorun kültür şoku değildi. Kpop sektöründeki şirketler ,özellikle de YG gibi büyük olanlar, stajyerlerden çok şey bekliyorlar. Çoğumuz bu işe başladığımızda 12-13 yaşlarındaydık. O yaşta bir çocuk için bu kadar sorumluluk çekilmez oluyor."

Derin bir nefes aldı. 

"Bazen acaba bu işe hiç başlamasam ne olurdu diye düşünüyorum. Daha mutlu olur muydum? Ya da tüm bunlara değiyor mu? Kafam çok karışık. Buraya kadar boşuna çabaladım diye korkuyorum."

Kafasını kaldırınca dolmuş gözleri ile gözgöze gelmiştim. Düşünmeden kollarımı bedeninin etrafına doladım. Açıkçası beni iteklemesini ya da öylece durmasını bekliyordum. Bu nedenle birkaç saniye sonra o da kollarını belime dolayınca oldukça şaşırmıştım. 

Başını boynuma gömmüştü ve hıçkırık seslerinden ağladığını anlayabiliyordum. Ellerimden bir tanesi ile sırtını yavaşça sıvazlamaya başladım. Bunun onu rahatlatmasını umuyordum.

Açıkçası insanların duygularını çözmekte pek iyi değildim. Bu nedenle üzgün birini nasıl sakinleştirmem gerektiği hakkındaki bilgim okuduğum kitaplar ve izlediğim filmlerdeki birkaç sahne ile sınırlıydı. Bu işe yaramazsa ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. 

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından kafasını kaldırdı. Çoktan kızarmış olan burnunu çekti ve gözlerini sildi. Ardından mahçup bir ifadeyle konuştu. 

"Ben- özür dilerim. Biraz saçmaladım."

Olabildiğince güçlü bir şekilde kafamı sağa-sola salladım. 

"Asıl şu an saçmalıyorsun. Benim için bir sorun olsaydı en başta sarılmazdım."

Ardından olabildiğince güven verici bir ses tonuyla ekledim.

"Bir daha içinde bu kadar biriktirme. Biliyorsun, her zaman buradayım."

Sessizce mırıldandı.

"Biliyorum."

Eve gelir gelmez Karin'e söylemem üzerine girişteki paspasın altına bıraktığı anahtar ile içeri girdim. Gece boyunca uyumamamın acısını yeni yeni hissetmeye başlamıştım. Yorgunluktan her an yere yığılabilirdim. Ancak uyku şu an umrumda olan son şeydi. Bu yüzden hemen duşa girip, kahve içip ayılmak istiyordum. 

Kapanan telefonumu şarja takıp, kendimi banyoya attım. Suyu ayarladım ve kıyafetlerimi çıkartıp, suyun altına girdim. 

Soğuk suyun uyarıcı etkisi kısa sürede uyuşuk ruh halimden çıkmamı sağlamıştı. Olabildiğince hızlı bir duş aldıktan sonra kıyafetlerimi giyip, saçlarımı kuruladım. 

Kahvemi demleyip, biraz kafa dinlemek üzere salona geçtim. İstediğim tek şey rahatlamak ve üzerimdeki stresi biraz olsun azaltabilmekti. Kahvemi yavaş yavaş yudumlarken sessizliğin tadını çıkartıyordum. 

Son 1,5 günümü gözlerimin önünden geçirdim. Her şey çok ani gelişmişti. Öyle ki ne düşünmem gerektiğini bile bilmiyordum. Bundan sonra ne yapmam gerekiyordu? 

Şu ana kadar olabildiğince bunları düşünmemeye çalışmıştım ancak artık bir çözüm yolu bulmam şarttı. Yalnızca birkaç ay içinde anneannemi kaybetmiş, oldukça büyük bir mirasa sahip olmuş, bir idolle olan dedikodularıma katlanmak zorunda kalmış, benden yaklaşık 20 yaş küçük bir kardeşim olacağını öğrenmiş ve ,belki de en kötüsü buydu, en yakın arkadaşımın bana karşı olan hislerini öğrenmiştim.

Her şey saçma sapan bir film gibiydi. Yaşadıklarıma hala inanamıyordum ve normal bir güne uyanmayı diliyordum. Ancak artık kabullenmem gereken şeyler vardı. 

Tüm bunlar yetmezmişçesine hayatımda yeni sorunlar doğmaya devam ediyordu. Bugün farkına vardığım bir durum vardı. 

Haruto'ya karşı hissettiklerim basit bir arkadaşlık değildi. Bu hisler utanmama ve liseli bir kız gibi hissetmeme neden oluyordu. En son ne zaman birine karşı bu tarz şeyler hissettiğimi bile bilmiyordum. 

Haruto gerçekten hayranlık duyulacak birisiydi. Oldukça iyi bir görüntüsü vardı, popülerdi, müzikle ilgileniyordu ve herhangi birinin ondan hoşlanması için gereken her şeye sahipti. Ayrıca son dönemlerde garip bir şekilde bu kadar yakın hale gelmemiz ona karşı duyduğum ilgiyi daha da arttırmış olmalıydı. Ancak yine de garip hissediyordum. 

En son birine gerçek anlamda bir şeyler hissettiğimde 17 yaşında olmam bu durumu benim için daha da alışılmadık hale getiriyordu. 

Artık hayatımın bir parçası haline gelmiş migren ağrımı hafifletmek umuduyla şakaklarımı ovuşturdum ve derin bir nefes aldım. Kahve kupamın dibinde kalan birkaç yudumu kafama dikip, bardağımı mutfağa götürdüm. 

Ne olursa olsun hala bir öğrenciydim ve bu haldeyken bile ders çalışmam gerekiyordu.

smoke • Watanabe HarutoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin