Taksiden ücreti ödeyip indikten sonra önünde durduğum evi süzdüm. Büyük bir villaydı. Bu parti için ev tuttuklarını biliyordum ancak bu kadar abartılı olması şaşırtıcıydı. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından içeri yürüdüm.
Yüksek müzik sesi tam anlamıyla kulak tırmalayıcıydı. Müziği kapatmalarını söyleyebilmek için bağırmak istememe neden oluyordu. Ancak böyle bir şey yapamayacağım için küçük ön bahçeyi geçtim.
Bu villa, ön bahçeden geçiş olan, oldukça büyük olan ,görebildiğim kadarıyla binanın sağ ve arka cephesini tamamen kapatıyordu, ikinci bir bahçeye sahipti. Bulunduğum yerden sağ taraftaki havuzu görebiliyordum.
İnsanlar yavaş yavaş ısınan havanın etkisiyle ayaklarını havuza sokmuş bir şekilde ellerindeki biraları yudumluyorlardı.
Daha fazla beklemenin anlamı olmadığını düşünüp içeri girdim.
Girer girmez içeriden gelen oldukça yoğun ışıklar ve yüksek sesli müzik ile hemen kendini belli eden odaya ilerledim.
Muhtemelen ev yapılırken buranın salon olması düşünülmüştü. Odanın ortasına konulmuş büyük, siyah L koltuğun üstünde birkaç kişi oturuyor ve ellerindeki şişelerden bir şeyler içiyorlardı.
Odanın köşesindeki siyah bar kısmında ise birkaç kişi bar sandalyelerinin üstüne oturmuş sohbet ediyorlardı.
Sol duvarın en alt kısmını boydan boya kaplayan ışıklandırma etrafa loş, mor bir ışık saçıyordu. Gözümü alması nedeniyle kafamı çevirdim.
Kapıdan girmemin üstünden birkaç saniye geçmesine rağmen yoğun bir pişmanlık duygusuna sahip olmuştum.
Kimseyi tanımıyordum ve sosyalleşme becerilerim de pek iç açıcı değildi. Muhtemelen birkaç saati duvar dibinde, yalnız başıma dikilerek geçirecek, ardından da evi boylayacaktım.
Elimdeki küçük hediye paketini nispeten kenarda sayılabilecek ve üstü şaşırtıcı derecede dolu olan masanın üstüne bıraktım.
Yapabileceğim pek bir şey yok gibiydi. Buradaki onlarca insanın içinde ortaya çıkıp dans edecek halim yoktu. Derin bir nefes verip kenardaki masada duran kadehlerden birini elime aldım.
Elimdeki kırmızı-pembe sıvıyı yavaş yavaş yudumlarken etrafta delicesine dans eden insanları izliyordum.
Odadaki büyük pencere havuzu ve etrafını da görmemi sağlıyordu. Muhtemelen çoktan kafayı bulmuş birinin arkadaşlarının baskısıyla suya atladığını görünce minik bir kıkırtı sundum.
Tam o anda sağ tarafımdan gelen ses ile hızlıca kafamı çevirdim.
Donghyun sunbae ve kendi yılından olan diğer arkadaşları yanıma gelmişti. Doğrusu bunu gerçekten beklemiyordum.
"Aedin, seni burada görmeyi beklemiyordum. Eğleniyor musun?"
Kafamı aşağı yukarı salladım. Açıkçası okulumuzun "yakışıklı/güzel, popüler ve başarılı" üst sınıf öğrencilerinin yanıma gelmesi ve direk benimle sohbet etmesi garipti. İnsanların bakışlarını üzerimde hissetmeme neden oluyordu.
"Evet, oldukça eğlenceli."
Gülümseyerek kafa salladı.
"Geldiğinden beri burada tek başına dikildiğin için sıkıldığını düşünmüştüm. Bunu duymak iyi hissettirdi."
Söylediğim iyi niyetli yalanın yakalanması ve içerideki havasız ve sıcak ortamın birleşmesi ile kızardığımı hissettim.
Yanındaki grubu eliyle işaret edip konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
smoke • Watanabe Haruto
Fanfiction𝟐𝟐.𝟏𝟐.𝟐𝟎 𝟐𝟗.𝟎𝟕.𝟐𝟏 "...Bazen işittiğin tek bir söz, hayatını geri dönüşü olmayacak bir şekilde değiştiriyor. Baksana bende bunun en iyi örneğiyim..." Ⓒ_𝙖𝙧𝙞𝙚𝙡𝙞𝙢𝙣𝙙𝙖