GÖZ YAŞLARI

32 4 1
                                    

Abim çok korkuyordu. Gözleri doluyordu. Duygusuz Poyraz bile ağlıyordu. Yine başım dönmeye başlamıştı. Yine o aptal baş ağrısı vardı. Yalvaran gözlerle doktora baktım. İyi şeyler söylemesini umut ediyordum.
Doktor hafif bir gülümsemeyle bize bakıyordu.
"Hastamız çok ağır bir ameliyat geçirdi. Şu an yoğun bakımda beş ünite kan kullanmak zorunda kaldık. Çok kan kaybetmişti. Belki bu beyefendi olmasaydı,hastayı kaybedebilirdik."
Arkamı döndüm. Doktor Poyraz'a bakıyordu. Dedeme Poyraz kan vermiş. İnanması güç ama gerçekten dedeme Poyraz kan vermiş. Poyraz'a göz göze geldik. Ona teşekkür edercesine baktım. Ellerimle göz yaşlarımı sildim. Doktor sözüne devam etti.
"Hastamız uyandı. Şuan kontrollerini yapıyoruz. Eğer bir sorun yaşamazsak odasına çıkarıcaz. Tekrar geçmiş olsun.
İki elimle saçlarımı geriye doğru attım. Çok mutluydu herkez. Önce Hazal'a sonra abime sarıldım. Poyraz'a baktım. Sarılsam mı? Sarılmasam mı? diye düşünürken abim hiç beklenmedik birşey yaptı. Abim benim önümden geçerek Poyraz'a sarıldı. Poyraz da benim gibi bunu beklemiyordu. Küçük bir şaşkınlık geçirdi. Sonra atlatınca oda abime karşılık verdi. Ben elime telefonumu aldım. Hızlıca babamı aradım.
Telefon hemen açıldı.
"Alo, kızım birşey mi oldu?"
Sesi titriyordu. Sanırım kötü bir haber vereceğimi düşündü. Ben ise muhteşem bir duygu patlamasıyla.
"Baba dedem uyandı!!!"
Babam telefonun üstünde şükür çekiyordu.
"Tamam kızım geliyoruz."
"Tamam babacım görüşürüz."
...
"Ben kantine iniyorum. Su alıcam isteyen varmı?"
Herkez kafasını salladı.
"Bende seninle geleyim."
Poyraz'a döndüm. Bir kedi gibi gözlerime bakıyordu.
"Tamam gel."
Abim bana baktı. Sorun yok dercesine gözlerimi kırptım. Abim çok üstelemedi.
...
Kantine geldik. Ben 5 tane su aldım. Poyraz'da kahve aldı.
"Sen niye bana sarılmadın güzellik."
"Şansını zorlama istersen."
"Tamam tamam şaka yaptım."
Kahveleri ve suları aldıktan sonra abimlerin yanına geri dönücekken durdum.  Poyraz da benim durduğumu görünce durdu.
"Ne oldu? Gelmiyormusun?"
"Poyraz orada abime ne demek istedin. Hani ben yine itiraf edebiliyorum. Ama sen sevdiğini bile söyleyemiyorsun. Bu ne demek. Abim kimi seviyorda söyleyemiyor."
Poyraz bir an durdu. Sonra aldırış bile etmeden yürüyüp gitti. Arkasından bakmakla yetindim.
"Gıcıkkkkk!!!"
Arkasından bağırdım. Ama oralı bile olmadı.
...
Abimler aynı şekilde oturuyordu. Herkezin elinde kahveleri etrafa bakıyordu. Yanlarına gittim sularını tek tek verdim. Sonra Poraz'ın yanına oturdum. Ona dönerek,
"Senle sonra görüşücez. Cevap vermeden kaçıp gitmek neymiş göstericem ben sana."
Dediklerim hoşuna gitmişti. Sırıtarak bana bakıyordu.
"Her zaman beklerim."
Kahvemi elime verdi. Bana cevap vermeden gitmek neymiş göstericem sana Poyraz Bey hiç merak etme. Kahvemden bir yudum aldım. Kahvem öyle çok sıcak değildi. Kahvemi ve suyumu elime alıp koridorun sonuna gittim. Kahvemin içine su koydum. Ve sıcaklığını yok ettim. Sonra içeri gittim. Takılmış gibi yaptım ve kahveyi Poyraz'ın üstüne döktüm. Poyraz birden havaya zıpladı. Kahvenin soğuk olduğunu görünce bana baktı.
"Bilerek yaptın değilmi."
Birden beni gülme aldı. Ama bu onun hoşuna hiç gitmemişti.
"Niye üstüne kahve dökeyim ki?"
Ama bunu söylerken gülmeme engel olamadım. Herkez bana bakıyordu. Hazal'ın yanına oturdum. Hazal kulağıma eğildi.
"Sıcakmıydı o kahve."
"Hayır."
"Bilerek yaptın değilmi?"
"Evet, kendisi kaşındı."
"Belli oluyor."
Birlikte güzel bir kahkağa attık. Abimle Yiğit birbirine bakıyordu. Abim anlamıştı.
Poyraz üstünü temizlemek ve yeni kıyafetler getirmek için aşağıya indi.
"Niye üstüne kahve döktün."
"Soru sordum cevap vermedi."
"Ne sordun?"
"Sen biliyorsun ne sorduğumu abi. O da söylemedi. Ama onu uyardım. Kendisi istedi bunu."
Yiğit anlamışa benziyordu. Abimde anlayınca ses çıkarmadı. Bende aşağıya Poyraz'ın yanına gittim. Kendine kıyafet ayarlıyordu. Yanına gittim.
"Siyah pantalonunla beyaz tişörtünü giy üstünede deri ceketini al."
Arkasını döndüğünde sinirden kuduruyordu.
"Sağol ya çok yardımcı oldun. Bunların üstüne ne döküceksin çaymı?"
Gerçekten alınmışa benziyordu. Kendimi biraz suçlu hissettim. Ama nasıl morelini düzelteceğimi biliyordum.
"Tamam abartma sinirime denk geldi. Ama telafi edicem."
"Nasıl?"
"Dışarı çıkarız sadece 2 saatliğine."
Birden gözleri parladı.
"Bilseydim önceden döktürürdüm. Bunların üstünede çay dökte. 5 saatliğine dışarı çıkarız."
Birden ikimizide gülme aldı.
Söylediğim kıyafetleri alınca bagajını kapattı. Birlikte yukarı çıktık. O boş bir oda bulup içeri girdi. Bende bizimkilerin yanına geldim. Tam o sırada annem gilin geldiğini gördüm. Annem, babam, amcam,yengem birde rahmetli amcamın oğlu Onur Abi gelmişti. Onur Abim babasını ve annesini çok küçük yaşta kaybetti. Dedem ona bir baba gibi davranıyordu. Herkez birbirine sarıldıktan sonra Odadan Poyraz çıktı.
Poyraz'ın annesi,
"Oğlum üstünü niye değiştirdin."
Herkez birbirine bakıyordu. Abim gilde bana.
"Ya anne bişey yok bir sakar üstüme kahve döktü. Sonrada gitti."
Kimse inanmadı ama kimsede itiraz etmedi.
Poyraz'ın yanına yaklaştım. Sadece ikimizin duya bileceği şekilde.
"Sakar öylemi Poyraz Bey."
"Öyle."
Bana bakıp sırıtarak bizimkilerin yanına gitti.
Poyraz'la isteyerek dışarı çıkmıyorum. Umarım bunu öğrenmez. Asıl amacım biraz Yiğit'i kıskandırmak. Bide abimin ne sakladığını bulmak. Bunu Poyraz bile söylemiyorsa sakladıkları kişi önemli biri bunu o kişinin bile öğrenmesini istemiyorlar. Yoksa Poyraz şimdiden magazin haberi gibi herkeze yaymıştı. Sonuçta abimi kötü göstericek her şey onun lehinedir. Ben bunları düşünerek bizimkilerin yanına gittim...

Sevdiğim Çocuk Bir MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin