Bölüm 5 - Ameliyathane.

352 49 5
                                    

Bu bölümde olaylar biraz istediğim gibi gitmedi, uzun olmasın diye kısaltmaya çalışırken işler karıştı. Olayı anlatımım kötü olabilir kusura bakmayın, bu bölümlük böyle oldu. Umarım seversiniz. İyi okumalar :3 Oy ve yorum yapmayı unutmayın. ^—^  Multi Oktay.


İlke'nin ablası Ceylin'den....



Babam İlke gittiği için yine delirmişti. Ortalığı kırıp döküyor, arada elinden düşürmediği içkisinden zıkkımlanarak anneme sarıyordu. Sürekli amcamla beraberdi. Amcamın da pek bir farkı yoktu. Onun karısı da bizim gibiydi. Onların çocukları yoktu. Yengem amcamın bu davranışlarını gördükten sonra cesaret edememiş, tabii bunun acısı da çıkmış ama şimdi yaşı geçtiği için pek durmuyorlar böyle şeylerin üstünde. Bir ara anneme yine bağırıp çağırırken araya gireyim demiştim, kolumu öyle bir sıkıp kenara fırlatmıştı ki, kolum morarmış ve sırtımın ağrısından duramamıştım. Tabii daha sonra özür dilmeişti ama...


İlke'nin gittiğini öğrenince sinirle telefonuna yapıştı ve hararetle İlke ile konuşmaya başladı. Bir güzel azarlayıp tehdit ettikten sonra Oktay abiyi aradı. İlke'ye kızdığı kadar kızmasa da ona da kızdı. Ama pek fazla bir şey diyemedi çünkü Oktay abinin babası babamın tek iş vereniydi. Patronuyla arasının bozulmasından korkuyordu güya. (!) Yoksa ona kimsenin iş vereceği yoktu.

Oktay abi benden iki, İlke'den üç yaş büyüktü. Bu yüzden ikimiz de abi diyorduk. Küçüklüğümüzden beri hep bizim yanımızda olmuştu. İlke babamdan dayak yediği ilk sıralar hep onun yanına koşmuştur. Oktay abi ise bıkmadan usanmadan İlke'ye moral vermeye, onu mutlu etmeye çalışmıştı. Her zaman "Ben sizin olmayan abinizim, sizde benim kardeşlerimsiniz." derdi. Onun en sevdiğim yanı bizi korumasıydı. Her şeyden önce babamızdan göremediğimiz sevgiyi ondan görüyorduk. 


Saate baktım, İlke'yi dün aramıştım, akşam yola çıksalar bir kaç saate burada olurlardı. Ki onların hiç vakit kaybetmeyeceklerini de biliyorum. Ayrıca Oktay abiyi babam niye çağırdı merak konusu. Zaten korkusundan bir şey yapamayacaktı ona. Ne diye boşu boşuna gelmesini istedi ki? Her neyse çıkar kokusu. Ne kokusu ya, ben de saçmaladım iyice, adam saracak insan arıyor işte ne yapsın? Eminim şimdi kendini yiyordur niye çağırdım diye. Her neyse. 

Saatler geçmek bilmiyordu, babam evde değildi, yine amcamla içmeye gitmişlerdi. Saat beşe doğru gelirken İlke ve Oktay abim gelmişti. Annem onlara yemek hazırlıyordu. İşin garibi babam hala ortalıkta yoktu. Ben de çalan kapıyla birlikte Oktay abiyle İlke'yi karşılayıp onlara sımsıkı sarıldım. Daha sonra onları içerideki odaya alıp annemin yanına gittim. 


"Anne, babam nerelerde?"


"Ne yapacaksın kızım babanı? Gelmemesi daha iyi değil mi?"


"İyi tabii de, işte garip değil mi gelmemesi? Hele ki İlke'yi çağırdıktan sonra."


"Dur ben bi yengeni arayayım, amcanladır belki. Ver bakayım sen şu telefonunu." deyince telefonumu çıkarıp verdim. Annem yengemle konuşurken ben de içeriye geçtim.


"Abla, babam nerede?" diye soran değerlimin gözlerinden okunuyordu, korkusu, endişesi, merakı... Her halinden belliydi endişelendiği, hatta bacağının titremesinden de.

4 Yıllık Teneffüs -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin