Bölüm 14 - 3 Yıl Sonra Biz

26 2 0
                                    

Bu bölüm biraz, belki birazdan da fazla geç geldi farkındayım ancak kurgudan umudumu kesmiştim. Uzun süredir düşünüyordum, hikayenin ve kurgunun hakkını yediğimi. Bu sebeple 4 yıl geçmesine rağmen bir son bölüm olarak kısacık da olsa direkt sonucu yazmaya karar verdim. En azından havada kalmamış olur diye düşündüm. Ancak yeni kurgularla tekrar wattpad'e dönmek gibi bir hayalim de yok değil, umarım en kısa zamanda... Şimdilik 4 Yıllık Teneffüs için son kez 'iyi okumalar dilerim' :)

"Hadi sevgilim geç kalacağız ama biraz çabuk."

"Ya Kerim tamam geliyorum." Okulların bayram tatili sebebiyle el öpmek için ailelerimizi ziyarete gidecektik.

Üniversite dördüncü sınıfın son haftalarındayız hepimiz. Üçüncü sınıfta Erva ile ben, Kerimlerin evine yakın bir eve çıkmayı başarmıştık, tabii ki part time çalışmalarımız neticesinde. Şu an hepimiz birer genç doktor adayıyız. Ben ve Kerem Beyin ve Sinir Cerrahisi, Erva ve Yağız Çocuk Cerrahisi, Görkem de Kadın Hastalıkları ve Doğum üzerine çalışıyorduk. Çapkınlık işte. Ya da bir dakika en iyisi ben bu üç yılı baştan anlatayım.

Kerim ve benim aramız her geçen gün daha daha da iyi olmuştu, ikinci sınıfın başında normal bir sevgili gibiydik tıpkı hayallerimdeki gibiydi. Kerim çok anlayışlı olmuştu alışma sürecimde, ben kendime bile itiraf edemiyordum kendi kendime yok gururdu yok şimdi olmazdı derken çok geç kalacaktım. Birinci sınıfın yazında daha sık buluşmaya, görüşmeye başlayınca ikinci sınıfa da çok güzel geçtik. Tüm hayal notlarımı gerçekleştirmiştik. Kar savaşı yapmıştık çocuklarla, yamaç paraşütü yapmıştık, geçen yaz kampa da gitmiştik bu sene ve diğer senelerde de bir grup olarak çeşitli etkinlikler yapacaktık; pikniğe gidecektik, kampa gidecektik, doğa yürüyüşü yapacaktık, sahile gidecektik... Ve... Evet bu senenin sonunda Kerim'le sözlenmeyi, okulu bitirince de evlenmeyi düşünüyoruz.

Erva ikinci sınıfın ortalarında muhabbeti olduğu bir çocukla beraber duygusal bir ilişkiye başladılar; Yağız. Çok iyi bir ilişkileri var bizimki kadar iyi olmasa da. Şaka bir yana iyi anlaşıyorlar onlar da. Aralarında henüz ciddi bir şey yok gibi şimdilik, yani söz falan düşünmüyorlar galiba daha. Ama birbirlerini çok seviyorlar.

Toygar ve Buğlem ise.... Onlar ayrı bir olay...

"Hadi İlke geç kalacağız ama!"

Kerim'in ikinci uyarısıyla aynada kendime bakıp saçıma son bir kez şekil verdikten sonra salona doğru yürümeye başladım. Erva ve Yağız salondaki koltukta oturmuş kanalları geçiyorlardı. Onların yanına giderken kapı çaldığını duydum. Kerim kapıyı açmaya giderken ben de bir koltukta yerimi almıştım. Gelen Görkem'di, yanında Buğlem ile. Memlekete götürmemiz için birkaç parça hediye almaya gitmişti, anlaşılan Buğlem'i de alıvermiş delikanlı.

"Hadi gençler akşama kalmadan çıkalım yola." diyen Görkem'e hak vererek kalktım ayağa. Erva ile Yağız da ayaklanmıştı. Yağız bizim oralı değildi ancak Erva'nın ailesi ile tanışmaya gelecekti ikinci veya üçüncü gün. her ne kadar ciddi düşünmüyoruz deseler de... 

Görkem'in arabasına Buğlem, Erva ve Yağız binmişti. Yağız'ı havaalanına bırakıp oradan peşimize düşeceklerdi. O yüzden bizden biraz önce çıktılar yola. Kerim ve ben de son bir kez evi kontrol ettikten sonra çıkıp arabaya bindik. 

Başımı camdan dışarıya doğru çevirerek akıp giden yolu izliyordum. Birden Kerim'in elimi tuttuğunu fark ettim. Ona doğru döndüğümde elimi dudaklarına götürüp bir öpücük kondurdu. Gülümseyerek baktım aşkla gülen gözlerine. Senelerin aşkını okuyabiliyordum öyle güzel bakan gözlerinden. Kenetlenmiş ellerimize bakarken düşünmeden edemiyordum.

En güzel senelerim onu severek, onu özleyerek, onu düşünerek geçmişti. Zaman zaman beni üzen, hayata küstüren; zaman zaman da heyecandan bulutların üstünde uçuran, sevinçten ayaklarımı yerden kesen bir süreç olmuştu bendeki Kerim aşkı. Peki bu süreci yaşadığıma pişman mıydım? Asla. Olumsuz tarafları ile de yaşadığıma mutlu hissediyordum. Her biri bir deneyim, her biri bir tecrübe idi benim için. Tabii bunun meyvesini de sevdiğim adamla beraber yiyordum. Onunla yaşlanacağımı bilerek, onunla yaşayarak.

Düşüncelerimin arasında arabanın durduğunu ve kafamı kaldırdığımda Kerim'in beni izlediğini fark ettim. 

"Neden durduk," diye sorduğumda "Seni daha iyi izleyebilmek için," cevabını beklemiyordum. Ansızın o kadar hoşuma gitmişti ki tam ağız gülümsemekten kendimi alamadım.

"Hep böyle içten, hem böyle samimi gül İlke'm... Ama böyle bir tek bana gül." Sözleri öylesine yüreğime işliyordu, sıcaklığı karşısında adeta eriyordu. 

"Hep sana sevgilim, hep sana gülecek böyle yüzüm, hep sana bakacak aşkla gözüm. Senden başkasına çarpmayacak yüreğim. Buna emin ol, ilk ve tek sevdam sensin benim." Bunları söyledikten sonra yüzündeki memnuniyeti ve sevgiyi görebiliyordum. Bana doğru yaklaşıp kokumu içine çekerek bir öpücük kondurdu saçlarımın arasına. Hiçbir şey demese bile ben onun düşüncelerini kalbimde hissedebiliyor ve onun da benim hissettiklerimden farklı bir şey düşünmediğini biliyordum.  

"Uğruna ne şiirler yazdım, hiçbiri seni gözlerin kadar güzel anlatamadı güzelim. Sana olan sevgim, hasretimle perçinlenerek büyüdü günbegün. Sensiz geçen dört yılım aslında sadece fiziki olarak sensizdi. Sen hep şuramdaydın," diyerek elimi kalbinin üzerine götürdü. 

Tam da şu an zaman dursun biz hep böyle kalalım isterdim ancak bu mümkün değildi biliyordum. Bunu anlamama arkadan gelen ısrarla gelen korna sesi de neden olmuştu. Görkemler Yağız'ı bırakıp gelmişler gibi görünüyordu. 

Kerim elimi kısa süreliğine bıraktıktan sonra kontağı çevirdi ve elimi tekrar tutup kornaya bastı. Ve hep beraber küçük şehrimizin yolunu tutmuştuk. Hayallerimiz ve umutlarımızla dolu yükümüz, aşkla ve sevgiyle çarpan kalplerimiz ile birlikte...

4 Yıllık Teneffüs -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin