Karanlık ormanda içinde yükselen bebek sesine dogru koştu genç kadın ne ayaklarını kana bulayan çalılar umrunda oldu nede gecenin zifirisi umrunda oldu karanlıkta düşünce kalkıp koşmaya başladı kız uzun , ürpertici agaçların arasında arkasını dönmüş...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kafamın içinde ki sesleri susturmak için daha hızlı vurdum yumruklarımı etrafta ki leş kokuyu dahi almıyordum hala kan kokusu vardı burnumda gecenin karanlığında yaşadığım, yaşattıgım kabus geliyordu gözümün önüne unutmamak için kinimi hep tutuyordum içimde ama bir yer var orası aklımı mantıgımı susturuyordu her şeyimi kendi ellerimle kayıp etmiştim yok olup gitmişti gülüşüm kendi umursamazlıgım yüzünden degiştim eskisi gibi degilim artık kardeşleriyle durmadan ilgilenen abi degildim, annesinin gözünün içine bakan evlat degildim, sevdigini sürekli güldüren o mutlu adam degildim hoş artık sevdiklerim yanımda degildi ailem vardı yanımda onları korumam gerekti onları ben daha kendi canımı koruyamamıştım ama onları korumak zorundaydım uzak mı durmam gerek dururdum madem sevdigim belli olunca zarar geliyordu canımı yakıyorlardı kimsenin bilmesine gerek yoktu içimi ne iyi bir abi ne evlat ne de sevdigi olan bir adam kötü biri olarak bilseler yeterdi ne kadar uzak o kadar mutlu olurlar benden yere düşen kum torbasının sesiyle düşüncelerimden kurtuldum gürültü istiyordum sadece insanların acı çıglıgı , müzik ne olursa zihnimi duymamak için gürültü istiyordum çalan telefonumla vaktin geldigini anladım daha fazla gitmezsem abim deli olucaktı ellerim yara olmasın diye sardıgım bezi ellerimden çıkardım bir işe yaramamıştı zaten bez üzerinde hafif olan kan lekelerini umursamadan bezi kenara attım harabeye dönen binadan çıktım kenarda duran iki üç çocuk ben binadan çıkınca bana baktı duruşları yamuk agızlarında igrenç bir gülüş vardı körün istedigi bir göz ALLAH verdi iki göz işte dik bakışları umursamadan yoluma devam edicekken lavukların teki önüme geçti elinde bir poşet mühtemelen içinde zehirli bir hava vardı
X= janti abimiz buralarda takılıyor beylerr
Yılmaz = uzaklaş lan benden yürü git arkadaşlarının yanına orda uç
X= heh işte uçarken malzeme bitti sıkıldık biz dedik ki janti abimiz bizi eglendirir
Yılmaz= şimdi koçum benim işim olmasa ben sizi güzel eglendiririm ama şimdi uza
Arkamı dönüp gidicekken duvarda gölgesini gördügüm çocugun kolunu omzuma dogru uzatınca dokunmasına izin vermeden kolunu alıp ters yöne çevirdim kum torbası patlamış olsa dahi öfkem dinmemişti şimdi kırılan kemik sesleri ruhumu dinginleştiricekti çocuk yerde kolunu tutup kıvranırken kenarda duran arkadaşları bir çocuga bir bana bakıyordu üstüme dogru gelen adama bir tekme atıp yere düşürdüm Diger elaman arkadaşlarına bakıp bana baktı
X= yılmaz abi ben sana bulaşmam kurban olurum dokunma bana
Yılmaz = sen nereden tanıyorsun lan beni
X= abi ben tanıdım kurtuluş beylerini kim tanımaz
Yılmaz = al arkadaşlarını da uza git lan burdan
Yerde kıvranan adamların iniltisini durmuştu kulagımda çınlayan çocugun dedigi kelimeler zihnimde yankılanıyordu ʼkurtuluş bey ' kulagımda çınlıyordu şu iki kelime bütün öfkemi geçiriyordu en ufak bir anı bile yeterliydi hatırlamama