21, kedi

387 62 65
                                    

Sanırım 14 yaşındaydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sanırım 14 yaşındaydım.

Kafamın içinde gerçekten bir şeylerin dönüp dolaştığını hissettiğimde 14 yaşındaydım. Kimi için saçma gelse de kendimi çok iyi tanıyordum. Bu bilmişlik ve tanıma beni ayakta tuttu. Güçlü ol derdim kendime sürekli. Dayan. Yapabilirsin.

Çoğu zaman bu durum bana gerçekten yardımcı olsa da yıkıldığım zaman yanımda kimseyi görememek yıpratmıștı. Bana beni sevdiğini söyleyen ve sonsuza kadar yanımda olacağını söyleyen insanlar yoktu. Yoklardı ve ben kendime sürekli aynı kelimeleri söylemekten bıkmıştım.

"Gerçekten... Her şey yolunda mı?"

"Değilse bile öyle davranıyor." Hena Jungwoo'ya ağzının içinde geveleyerek cevap verdiğinde ikisinin bizim hakkımızdaki varsayımları hakkında tek bir kelime bile etmediğimi farkettim sabahtan beri. Diyecek şeylerimin olmadığındandı belki de. Bundan sonrasını kestirebilecek düzeyde değildim zaten. Hena'nın engel olarak adlandırdığı şey, yani Zoe, aradan çıkmıştı(?) ve buna rağmen hiçbir şey net değildi. Özellikle benim sonum hiç belli değildi.

''Olumlu yönden bak. Aranızda artık bir engel yok ve çiçeklerin de yok. Belki seni sevmez, iyileşemezsin ama sürekli banyoda bulmazsın kendini.'' Jungwoo tırnaklarını bardağa tıklatırken bacak bacak üstüne atıp konuşmuştu. Hena da onu onaylıyordu her seferinde çünkü haklıydı. Başımı salladım yaşama belirtisi göstermek için. Put gibi duruyordum sabahtan beri.

Rengi pembeden sarıya dönmüş saçlarımı geriye attım, sol bileğimdeki tokayla sadece üst kısmını topladım. ''Engel yoksa bile beni sevmiyor.''

''Nereden biliyorsun?'' dedi Hena yerinde dikleşerek. Jungwoo sorgulayan ışınlarını Hena'ya yollarken Hena omuz silkti. ''Bir söz vardı... Ölüm hariç her derdin devası var gibi bir şey miydi?..''

''Ölüm hariç her şeyin çaresi vardır... Sanırım bu da yanlış.''

''Neyse ne,'' dedi Hena. ''Aşk akılla olan bir şey ve Jaemin akılsız.'' Gururla arkasına yaslandığında Jungwoo ile eş zamanlı olarak göz devirdik.

''Seni de sever belki, nereden çıkardın ki onu? Erkekler böyledir.'' Sadece 3 saniye içinde Hena yanındaki yastığı Jungwoo'ya fırlatmış ve ağzını açmıştı ki ben araya girdim. Garip kavgalarına başlamalarını istemiyordum.

''Bana geçen gün...'' diyerek sesimi yükselttim. ''Benim hakkımda garip şeyler düşünüyormuş, aklını kurcalıyormuşum falan filan dedi.''

''İlk adım bu işte. Ben de böyle düşünürdüm Hena hakkında. Baktım uyuyamıyorum, aklıma sürekli geliyor. Sonra çıkmaya başladık işte. Her kutlamada--''

''Midem kalktı.'' diyerek ayağa kalktım kusar gibi yaparak. Mutfağa gidip bardağımı bıraktım ve bir bardak su içtim, salona gireceğim sırada kapı çaldı. "Birini mi bekliyordunuz?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Hena beni reddederken kapıya gidip kilidi açtım.

"Selam." Karşıma Jaemin çıktığında şaşırmıș olmam lazımdı ama hayır, şaşırmamıștım. Gülümsemeye çalışıp dudaklarımı birbirine bastırdım. "Selam. Geçsene."

Gözlerim elindeki kutuya, kafes gibi bir şeydi, takıldığında farketmiș olmalı ki bana döndü. Gülümsedi tekrardan. "O ne?" diye sordum ikimiz de salona geçerken. Kutuyu havaya kaldırdı ve önümde tuttu.

"Kedi sahiplendim. Beyaz. Pembe tasması var. Senin için."

🌸🌸🌸

Hope NotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin