Jeno eve girmek için benim eve girmemi beklemişti. Ben girdikten sonra o da içeri girmişti ve günü böylelikle sonlandırmıştık. Portmantoda asılı olan siyah kaban dikkatimi çekmişti ilk olarak. Jaemin'e, gelmiş olmasına inanmak istemiyordum.
Eğer geldiyse ne konu hakkında konuşacağı baştan belliydi ama önemli olan sözleriydi. Dudakları arasından çıkacak olan sözcükler ya benim ciğerlerimin kanlanmasına sebep olacaktı, ya da beni mutlu edip kusmamı engelleyecekti. Üç gündür yüzünü görmüyordum ve onun simasını görecek olmam bile bana acı verecekti, bunu biliyordum. Sadece rahatlamak ve nefes alabilmek istiyordum ama bu ihtimale kendim bile inanmamıştım.
Elimdeki poşeti mutfak masasının üzerine koyup üzerimi değiştirdim ve anahtarımı da yatağımın üzerine bıraktım. Derin bir nefes alarak salona adımlamaya başladım. Tahmin ettiğim gibiydi, Jaemin sağ taraftaki koltuğa oturmuş dizlerini sallıyordu sanki endişeliymiş gibi; ki değildi.
Yüzüne bakmadan Hena'nın yanındaki yere oturdum. Jaemin ağzını açmış ama susmuştu. ''Konuşabilir miyiz?''
Sesi hafiften titremişti, kalbime bir ağırlık çöktüğünde başımı iki yana salladım. ''Ne için?''
''Zoe hakkında.'' Gözlerimi kapattım ama yine de konuştum. ''Kısa sürsün.''
Böylece ben önden, o arkamdan benim odama ilerlerken tek kelime etmedik. Son 3 gündür rahattım ve çiçeklerim yoktu ama o gittikten sonra tekrar geleceklerdi. Nefes almak istiyordum ama Jaemin bunu zorlaştırıyordu. Kovamıyordum da, çünkü ona ihtiyacım vardı. Ama Jeno... O bu kadar dayanabiliyorsa ben de dayanabilirdim, onsuz yapabilirdim ama nedense kendime güvenemiyordum.
Ben yatağıma oturup bağdaş kurarken Jaemin sandalyeme oturmuştu. Ses çıkarmadan masamın üzerindeki lambayı yakmış ve birkaç saniye oraya bakmıştı. ''Ne diyeceksin?''
''Küs müyüz?'' Kaşlarım çatılırken yutkundum. ''Değiliz ama... Beşimiz eskisi kadar yakın olamayız. Özellikle de Zoe beni sevgilisine sulanan biri olarak görürken.''
''Hayır, tamam ama... Bırak onu sen. O hep öyle. Zaten aramız pek iyi değil onunla şu aralar.''
''Nasıl yani?''
''Dürüst olmak gerekirse son zamanlarda uzaklaşmak için sebep arıyordum. Tavırları beni çok sıkıyordu ve... Bu bahanem oldu diyebilirim.''
Ne yani, ayrılacak mıydı ondan? Ama Jaemin Zoe'yi çok severdi, ona kıyamazdı ki, üzüleceğini biliyordu.
Ona kıyamıyor ama sana kıyıyor.
''Ara vermek en iyisi belki de. Çok daraltıyordu beni. Hem şey olarak düşünme, arkadaşımsın ve bunu yanlış anladı. Ben seni biliyorum ya.''
Omurgamdan aşağı ince bir sızı nüksetti. Arkadaştık ama aşkını bana anlatıyor ve acı çekmemi sağlıyordu. Arkadaştık ve sonsuza kadar öyle kalacaktık.
''Evet evet, arkadaşız. Zaten onu pek umursamamıştım ben.'' Gülümseyerek elini yumruk yapıp bana uzanınca gülümsemeye çalışarak ben de yumruğumu uzattım ve yumruk tokuşturduk. ''Arkadaşlığımıza.''
Arkadaşlığımıza.
🌸🌸🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hope Not
Fanficçünkü sevgisiz büyümek acıtırdı. ⇁ na jaemin + girl, angst © jieiee [tamamlandı] ☇ hayrankurgu #504 kapak tasarım: @arriaq all rights reserved