[Friends]
Lalisa"Jennie! Jay yine üstüme kustu!" Jimin'in sitem eden sesi ile güldüm. Kucağında Jay ile yanımıza geldi ve büyümüş gözleri ile Jennie'ye baktı. "Oğlun da senin gibi gerçekten."
"Yine salak gibi oğlumu havaya kaldırırsan tabii kusar." O Jay ile mutfağa girdiğinde Jimin yanıma geldi. "Bir şey içer misin Lisa?"
"Hayır sağ ol."
"Tamam o zaman, gidip üstümü temizleyeyim." O yanımdan gidince bakışlarım penceredeki manzaraya kaydı.
Jungkook yine bizimde şirkete gelmemizi istemişti. Chungha hakkında olan haberleri tek tek dava etmekle meşguldü. İşi başından aşkındı anlaşılan...
Mina da oyun odasında Nam Hyun'la oynuyordu. Gülümsedim. Çok yakında Hoseok ve SinB'nin çocukları ile de oynayabilecekti.
İkisi adına çok mutluydum. Hoseok bu hayatta gördüğüm en pozitif, en sevimli insandı. Onun gibi birinin baba olması dünya için harika bir şeydi. Çocukları çok şanslı olacaktı.
Saate bakmak için telefonumu açtığımda tarih gözüme takıldı. Yarın bursluluk sınavım vardı. Zaman çok çabuk geçiyordu... Çok çalışmıştım ama hâlâ kendimi hazır hissetmiyordum.
"Lisa!" Mina gülerek ve aynı zamanda koşarak odadan çıktığında ona baktım. Peşinden de Nam Hyun koşuyordu. Gülümsedim. "Dikkat edin."
İkisi koştururken, asansör açıldı ve Hwasa geldi. Şaşkınca baktım ona. Onu en son Cadılar Bayramı'nda görmüştüm.
Siyah saçlarını savurup oğluna baktı. Ardından da bana bakıp hafifçe gülümsedi ve karşıma oturdu. "Merhaba Lisa."
"Merhaba."
"Nasılsın?"
"İyiyim, sen?"
"Bende iyiyim. Nam Hyun'a da göz kulak olduğun için teşekkürler." Gülümsedim. "Ne demek." İç çekip arkasına yaslandı. Bir derdi var gibiydi.
"Şey, Namjoon ile aranız iyi mi?" Bunu sormak haddime değildi belki de ama onunla arkadaş olmaya çalışıyordum. Hafifçe gülümsedi. "Hallettik, iyiyiz."
"Sevindim. İkiniz çok yakışıyorsunuz."
"Teşekkürler. Eee, sen neler yaptın?" Omuzlarımı silktim. "Tek yaptığım Mina ile ilgilenip sınavıma hazırlanmaktı."
"Bursluluk sınavı mı?"
"Evet, yarın olacak." Bana cesaret vermek ister gibi gülümsedi. "Çalışmanın bedelini önünde sonunda alırsın."
"Umarım."
Bir süre daha havadan sudan sohbet ettik. Akşam üstüne doğru da Namjoon geldi ve üçü yanımızdan ayrıldı. Bende bara yöneldim. Taehyung bardakları silmekle meşguldü.
"Hey,selam." Bana bakıp gülümsedi.
"Selam Lili.""Chaeyoung nerede?"
"Buradayım." dedi ve mutfaktan çıktı. Ağzı doluydu ve elinde de ramen vardı. Kıkırdadım. "Yanakların doluyken sincaba benziyorsun."
"Biliyorum." dedi ve güldü. O sırada asansör açıldı ve Jungkook göründü. Üzerinde siyah takım elbisesi vardı ve uzun saçlarını toplamıştı. Tam anlamıyla nefes kesici görünüyordu.
Ellerimin terlemeye başladığını hissettiğimde bakışlarımı ondan çektim ve koltukta oturan Mina'ya döndüm. "Baban geldi canım."
Başını kaldırıp babasına baktı ve kocaman gülümseyip ona doğru koştu. "Lisa," Chaeyoung'un sesiyle ona döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
commuovere • liskook
Fanfic"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); "İçinizi ısıtan ve gözlerinizi yaşartan bir hikaye" 𝘣𝘵𝘴 & 𝘣𝘱 𝘧𝘢𝘯𝘧𝘪𝘤