[Fear]
LalisaJungkook beni belimden tutup, merdivenlere yöneldiğinde içimden yine ağlamak geliyordu. Tedaviye başlayalı bir hafta olmuştu ama ben daha ilk haftadan her şeye yoruluyordum. Böyle giderse eğer, bir ayda yataklara düşerdim.
Arabaya binip, eve doğru yola çıktığımızda düşüncelerim beynimi bulandırmaya başlamıştı bile. Acaba... Ölmek nasıl bir şeydi? Acı veriyor muydu? Ya korku? Evet, kesinlikle korkuyordum. Hemde çok korkuyordum.
Kendimi yatağa bırakıp, gözlerimi kapattığımda ise hâlâ ölümü düşünüyordum. Lily ölürken acı çekmiş miydi acaba? Keşke bunu öğrenebilseydim...
"Lisa?" Mina'nın sesiyle gözlerimi açtım ve bana masum bir ifadeyle bakan Mina ile göz göze geldim. Yorgun gülümsemem dudaklarıma yerleşirken, o da yanıma gelip oturdu. "İyi misin Lisa? Neden bu kadar yorgunsun?"
"Tedavi yüzünden canım, böyle yoruluyorum."
"Kötü mü peki bu?"
"Hayır," dedim yine yorgun bir şekilde gülümseyip. Kötüydü ama onun bunu bilip üzülmesini istemiyordum. Biz Mina ile oyuncaklar hakkında konuşmaya başladığımızda, kapı aralandı ve Minnie ile Bambam göründü.
Sevinçle "Siz ne zaman geldiniz?" dedim ve yavaşça doğruldum. Minnie buruk bir şekilde gülümseyerek yanıma geldi ve bana sarıldı. "Az önce. Nasılsın?"
"Yorgunum." O sırada Jungkook da geldi yanımıza. Mina'yı kucağına aldı ve bana baktı. Gözleri korku doluydu. Hastalığımı öğrendiğinden beri öyle bakıyordu...
"Siz rahat rahat konuşun, ben Mina'ya yemek yedireyim." İkisi odadan çıktıklarında Bambam bana baktı. "Canın bir şey istiyor mu? Alalım hemen."
Sarılmaları için kollarımı açtım. Gülerek sıkıca sarıldılar bana. İkisinin yanımda olması benim için çok önemli ve özeldi.
Birkaç saat birlikte vakit geçirdik. Saçma fotoğraflar çektik, oyunlar oynadık. Birkaç saatliğine de olsa unutmuştum hasta olduğum gerçeğini.
Ama onlar vedalaşıp evlerine döndüğünde ve bende odamda yalnız kaldığımda gerçek kalbime oturdu. Yavaşça ayağa kalkıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım ve rengi solan gri saçlarıma baktım. Kısa süre sonra hepsi gidecekti.
Ama sorun değildi, iyileştiğim zaman yeniden uzayacaktı saçlarım. Bir kez daha su çarptım yüzüme ve yatağıma geri döndüm. O sırada da Jungkook geldi yanıma. Annemler geldiğinden beri, evdeyken bana çok yaklaşmıyordu.
Güldüm ve yanıma gelmesini işaret ettim. Biraz çekinse de, gelip yanıma oturdu. Elini tuttum ve gülümsedim. "Hoseok'lara yemeğe davet edildik." dedi yumuşak sesiyle.
"Bu akşam mı?"
"Evet,"
"E gidelim." Diğer eliyle de elimi tutup kararsız gözlerle bana baktı. "Yorgun gibisin, istersen evde kalıp dinlen."
"Hayır, gerek yok."
"Emin misin?"
"Evet, "
"Peki o zaman, yedide hazır ol," Başımı salladım. O zamana kadar biraz uyuyabilir ve gücümü geri kazanabilirdim.
×××
Mavi tulumumu giymiş, saçlarıma da beyaz saç bandımı takmıştım. Hafif bir makyaj yapıp yüzümdeki solgunluğu da kapattıktan sonra odadan çıktım.
"Jungkook?" Annem ve babam bana baktılar garip bir ifadeyle. Masum bir şekilde gülümseyip yanlarına oturdum. "Sizde gelmek ister misiniz? Hoseok hepimizi davet etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
commuovere • liskook
Fiksi Penggemar"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); "İçinizi ısıtan ve gözlerinizi yaşartan bir hikaye" 𝘣𝘵𝘴 & 𝘣𝘱 𝘧𝘢𝘯𝘧𝘪𝘤