[Soulmate]
Still With You - Jungkook
LalisaRuh eşini bulmak çok zordur derler. Ben bulmuştum. Diğer yarımın vücut bulmuş hali Jeon Jungkook'tu. Hemen yanımda mışıl mışıl uyuyan Jungkook...
Gece aniden uyanmıştım. Jungkook gitmemiş, benimle birlikte uyumuştu. Başım göğsünde, huzurla yatıyordum yanında. Ancak yine de bir yanım endişeli ve huzursuzdu. İki gün sonra ilik uyumu testleri çıkacaktı ve eğer içimizden kimsenin uymazsa, bu uzun bir süre daha beklemek demekti.
Beklemekte, ölümü yakınlaştırırdı. Gün geçtikçe daha çok korkuyordum. Arkamda kalacak insanlar için... Tek sevincim, Lily'ye kavuşmak olurdu.
"Lisa?" Jungkook'un uykulu sesiyle gözlerimi ona çevirdim. Kısık gözleri ile bana bakıyordu. "Selam." dedim gülerek. "Neden uyandın?"
"Kabus gördüm." dedi ve kollarını bana daha sıkı sardı. "Seninle uyurken daha rahat hissediyorum,biliyor musun?"
"Bende." dedim gözlerimi kapatıp, kokusunu içime çekerek. Tatlı bir kokusu vardı, tıpkı çocuklar gibi.
"Bana şarkı söyler misin?" diye sordum fısıldayarak. "Uyumamıza yardımcı olur." Başını salladı. "Söylerim." Boğazını temizledi ve yumuşak sesiyle şarkı söylemeye başladı:
"Bana dokunan solgun sesin
Lütfen adımı bir kez daha tekrarla
Donmuş gün batımının altında duruyorum
Sana doğru adım adım yürüyeceğim
Hala seninleyimIşıksız karanlık oda
Buna alışmamalısın
Bu yine tanıdıkBu klimanın sesi kalıcı
Bu olmadan gerçekten çökeceğimi düşünüyorumBirlikte gülmek ve birlikte ağlamak
Bu basit duygular
Hepsi benim için olmalı
Ne zaman seninle tekrar karşılaşırsam
Gözlerine bakmak isterdim
Seni özledimBüyüleyici hatıralarımda
Yalnız dans etsem bile yağmur yağar
Bu sis temizlendiğinde
Ben ıslak ayak ile sana
koşacağım
O zaman sarıl bana
Çünkü ay yalnız görünüyor
Gece gökyüzünde parlak bir şekilde ağlıyormuşum gibi hissediyorum
O sabah bir gün geleceğini bilmek bile
Senin gökyüzünde bir yıldız gibi kalmak isterdim..."Uykuya dalmadan önce,sesi kulaklarıma doldu. "Hep seninle olacağım Lisa..."
×××
Kemoterapiden sonra, odama geçmiştim. Annemin yardımıyla banyoya girdim. İşimi hallettikten sonra aynadan kendime baktım. Uzun zamandır incelememiştim kendimi.
Çok zayıflamıştım, ten rengim solmuştu ve göz halkalarım vardı. Ama beni üzen tek şey, canlı saçlarımın olmamasıydı. Şapka ve berelerle gizliyordum ama artık hiç saçım yoktu. Kaşlarım da öyle. Çökmüş ve... Ölü görünüyordum.
Musluğu açıp yüzüme su çarptım. İlik nakli tek şansımdı. Eğer olmazsa, kısa sürede yok olup gidecektim. Bu benim için sorun değildi. Asıl sorun, geride bırakacağım insanlardı. Annem, babam ve Jungkook... Onlar ne olacaktı?
Jungkook zaten bir kez sevdiğini kaybetmişti. Bu bir kez daha olursa nasıl yeniden ayağa kalkıp hayata tutunacaktı ki? "Topla kendini." diye mırıldandım. "Bir mucize olacak."
Yatağıma döndüm, hiçbir sorun yokmuş gibi annem ve Minnie ile sohbet ettim. Yemek yemeye çalıştım, müzikler dinledim,fotoğraflar çekindim, çizimler yaptım. Hayatım harikaymış gibi davrandım. Başka şansım yoktu.
Jungkook
"Sus artık, sus..." Beynimde dönüp duran Yuri'nin sesi, beni çıldırtmak üzereydi. Gece yarısı olmuştu, kabusumdan uyanmış kendimi banyoya atmıştım. Soğuk mermer ayaklarımı buz gibi yapmıştı ancak tek düşündüğüm kabusumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
commuovere • liskook
Fiksi Penggemar"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); "İçinizi ısıtan ve gözlerinizi yaşartan bir hikaye" 𝘣𝘵𝘴 & 𝘣𝘱 𝘧𝘢𝘯𝘧𝘪𝘤