[Special]
Lalisa"Günaydın!" Neşeli bir sabaha aralanmıştı gözlerim. İlk defa ev bu kadar kalabalık ve sevgi doluydu. Herkes kalkmıştı ve bahçede toplanmışlardı. İlk kez bu evde böyle güzel bir kahvaltı yapacaktık.
Yoongi, Jin ve Jisoo et pişirirken, Jennie, Sowon ve Minnie de mutfakta krep ve patates yapmakla meşgullerdi. Bende ilk önce Mina'ya baktım, ardından da kızların yanına mutfağa girdim.
Taehyung ve Jungkook da masayı kurarken, Jimin ve Bambam de çocuklarla ilgileniyorlardı. Namjoon ise köşede sessizce oturuyordu. Yoongi onun sabit durmasının ev için daha iyi olacağını söylemişti. Güldüm sessizce. Herkes iş bölümü yaptığında her şey daha kolaydı.
Hep beraber bahçedeki büyük masaya geçtik ve kahkahalar eşliğinde kahvaltı yapmaya başladık. Hava soğuktu ama biz üşümüyorduk. Ev ilk kez böyle neşeli ve sıcacıktı...
Hwasa da bizimle birlikteydi ve Namjoon ilk kez bu kadar mutluydu. İş ve ailenin dengesi kurulmazsa, temel her zaman sarsılırdı.
"Eee, hediye almadık birbirimize." dedi Jin dolu yanaklarıyla. Sowon ellerini çırptı. "Kahvaltıdan sonra kura çekelim. Akşama yine burada bir araya gelir hediyeleşiriz."
Herkes kabul ettikten sonra, masayı ve mutfağı toplayıp salona geçtik. Çocuklar da köşede oyun oynuyorlardı.
Sowon herkesin ismini ufak kağıtlara yazıp kavanoza atıp karıştırdı. Sağdan başlayıp herkese tek tek kağıtları çektirdi. Sıra bana geldiğinde gözlerimi kapatıp bir tane kağıt çektim. O Taehyung'a geçtiğinde de yavaşça açtım. *Jungkook.*
Ah... Yüzüm benden bağımsız gülümserken heyecanla kağıdı cebime attım. Herkes sırıtarak bakıyordu birbirine ve kimse kime çıktığını anlamıyordu. "Evet, şimdi herkes alışverişe çıksın." dedi Taehyung. "Yürüyün bakalım. Akşama görüşürüz!"
×××
Bir kolumda Bambam, bir kolumda Minnie ile gördüğümüz ilk alışveriş merkezine girmiştik. Jungkook'a ne alacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Her şeye sahip bir insana ne alınırdı ki?
"Zengine de hediye almak zor iş he." dedi Bambam sırıtarak ve etrafa bakınmaya başladı. Haklıydı şimdi. Bir süre birkaç mağaza gezdik ama hem her şey bütçemi aşıyordu, hemde hepsi zaten Jungkook'ta vardı.
Onda olmayan ve aldığı zaman özel hissettirecek bir şey almalıydım. Ama ne? Bir mağazaya daha girecekken Minnie dehşetle kolumdan tutup beni durdurdu. Korkarak ona baktığımda büyümüş gözleri ile "Buldum!" dedi.
"Ne buldun?"
"Jungkook'a ne hediye edeceğini! Kızım sen mimar olmayacak mısın? Çizimin gayet iyi değil mi? Git Jungkook'u çiz!"
Bambam alkışladı onu. "Vay canına, yüz yılın dehası." Minnie ona dil çıkarıp bana baktı. "Güzel resim yapıyorsun Lisa. Lily'yi nasıl çizdiğini hatırlamıyor musun? Şimdi gidip Jungkook'u çiz."
Dudaklarımı ısırdım. Bir anda vücudumu panik sarmıştı. Onu düşünmek bana böyle hissettiriyordu işte... "Yetiştirebilir miyim ki?"
"Yetişir yetişir. Sen şimdi al malzemelerini, otur bir kafaye kahveni içerken çiz onu. Hem bugün izinli sayılırsın. Jungkook bütün gün Mina ile birlikte olacak."
"Peki, tamam." Beni öptü ve Bambam'in sırtına atlayıp yanımdan uzaklaştılar. Derin bir nefes alıp, şapkamı düzelttim ve bir alt kattaki mağazaya girdim.
İhtiyacım olan kalemleri ve kağıdı aldıktan sonra, en üst kattaki kahve dükkanına gittim. Bir tane kahve söyledikten sonra, montumu ve şapkamı çıkarıp, önümdeki boş kağıda baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
commuovere • liskook
Fanfiction"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); "İçinizi ısıtan ve gözlerinizi yaşartan bir hikaye" 𝘣𝘵𝘴 & 𝘣𝘱 𝘧𝘢𝘯𝘧𝘪𝘤