[Confidence]
- Lalisa Manoban -Baba. Tıpkı anne gibi bu kelimeye de dünyalar sığıyordu. Karşımda gördüğüm adam, baba kelimesinin vücut bulmuş haliydi bana göre. Jungkook, uykuya dalan Mina'yı yavaşça kucağına alıp arabadan indi. Bende çantaları alıp indim arabadan.
Yemek düşündüğüm gibi sakin bitmemişti. Ben mutfakta Minju ile yemek yerken, bir anda Mina gelmişti yanıma; ağlayarak...
Jungkook ise kavga etmişti ailesiyle. Duyduğum kadarıyla, Yuri hakkında konuşmuşlardı. Erkenden gelmiştik eve. Mina da arabada uyuyakalmıştı.
Onu odasına götürdüğümüzde, Jungkook onu öptü ve bana baktı. "Bu gece onunla kalacağım. Sen yatabilirsin, iyi geceler."
"İyi geceler." dedim ve ona selam verip ayrıldım odadan. Dudaklarımı ısırdım. Gözlerinde pişman olduğunu gösteren bir ifade vardı. Sanırım Mina'yı oraya götürdüğü için pişman olmuştu. Merdivenlere yöneldiğim sırada, sesini duydum.
"Özür dilerim bebeğim,baban kötü biri değil..."
×××
"Lisa, biz yanına geleceğiz." Uykulu gözlerim, Minnie'nin cümlesi ile fal taşı gibi açıldı. "Ne? Ne zaman?"
"Yarın sabah."
"Ama neden?"
"Çünkü seni özledik salak." diye cevap verdi Bambam telefonun diğer ucundan. Saat sabahın sekiziydi ve Minnie sayesinde uyanmıştım. Esneyerek yataktan kalktım ve "Bilmiyorum." dedim. "Önce Jungkook'la konuşmam gerek."
"Sahi, yemek nasıldı?"
"Berbattı."
"Neden?"
"Jungkook ailesiyle kavga etti ve oradan apar topar ayrıldık, neler olduğunu bilmiyorum ama sanırım Yuri hakkındaydı."
"Yuri... Ölen eşi değil mi?" Yuri'nin yüzü aklıma geldiğinde duraksadım ve aynadan kendime baktım. Bir insan, bir insana bu kadar benzeyebilir miydi? "Evet,"
"Pekala, Jungkook'a sor ve bize haber ver. Şimdi derse gidiyoruz, öpüyorum seni."
"Bende sizi." Telefona öpücük atıp kapattım ve banyoya girdim. Yuri hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordum. Nasıl biriydi acaba? Jungkook'un haline bakılırsa, oldukça iyi bir kadın olmalıydı. Jungkook onu çok seviyordu, hâlâ... Bu biraz üzülmemi sağladı ancak hemen kendimi topladım.
Ne diye üzüleceksin ki? O senin patronun o kadar.
Üzerimi değiştirdikten sonra üst kata mutfağa çıktım. Mina'nın kahvaltısını hazırlarken, ayak sesleri duydum.
Başımı kapıdan uzatıp merdivenlere baktım. Jungkook uykulu bir halde, sarsak adımlarla masanın üstündeki sürahiye uzandı.
Siyah pijama takımı ve uzun siyah saçlarıyla o kadar yakışıklıydı ki... Benden önceki bakıcıların onu elde etmek istemesini anlamıştım. O gerçekten sanat eseri gibiydi.
Böyle düşündüğüm için bir an kendimden utandım ve aceleyle yemeğe döndüm. Odaklanmam gereken bir işim ve okulum vardı. Beynimi aşkla dolduramazdım.
"Lalisa?" Uykulu sesiyle bana seslenmesi, elimin ayağımın titremesine sebep oldu. "E-efendim?" dedim bardağa kakaolu süt koyarken. Jungkook yavaşça mutfağa girdi ve bana selam verdi. "Günaydın."
"Günaydın." dedim ve ona kısa bir an bakıp, tabakları tepsiye yerleştirdim. Önce masayı hazırladım ardından koşarak Mina'nın odasına girdim. Hâlâ uyuyordu şapşal...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
commuovere • liskook
Fanfiction"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); "İçinizi ısıtan ve gözlerinizi yaşartan bir hikaye" 𝘣𝘵𝘴 & 𝘣𝘱 𝘧𝘢𝘯𝘧𝘪𝘤