[Sister]
-Lalisa Manoban -Dolunay tüm parlaklığı ile gökyüzündeki yerini alırken, heyecandan bir türlü uyuyamıyordum. Beni resmen işe almışlardı!
Yüzüme çocuksu bir gülümseme yayılırken yatağımda sevinçle tepindim. Ne zaman heyecandan uyuyamasam hep böyle yapardım.
Öyle böyle uyuyakaldım ve sabah erkenden uyandım. Heyecanla duş aldım, saçlarımı yaptım ve üzerime sarı bir tişört, siyah kot pantolon geçirdim. Dudaklarımı renklendirdikten sonra, siyah kot ceketimi de aldım ve kendime son kez baktım.Minnie her zaman çocuk gibi göründüğümü söylerdi. Doğruydu aslında, karakterim de çocuk gibiydi ve renkli şeyler giymeye bayılırdım.
Daha fazla vakit kaybetmeden yurt odamdan çıktım ve otobüs durağına doğru yürümeye başladım. O sırada da Bambam aradı.
"Alo?" dedim Tayca, sevimli bir şekilde.
"Liz? İşe alınmışsın! Tebrik ederim!"
"Teşekkür ederim!"
"Umarım bu sefer her şey yoluna girer, iyi şanslar! Bir şey olursa çekinmeden ara tamam mı?"
"Tamam, görüşürüz."
"Görüşürüz deli."
Telefonu kapattım ve gelen otobüse bindim. Kalbim düne oranla çok daha hızlı atıyordu. Heyecandan bayılmazdım umarım...
Sonunda holdinge geldiğimde hızla indim otobüsten ve dev binaya baktım. Buraya bir kez daha geleceğimi hiç düşünmemiştim.
Kapıdaki bazı kızlar içeriye bakmaya çalışırken onlara onaylamaz bakışlar atıp içeri girdim. Danışmandaki kadın bana bakıp gülümsedi. "Oh, merhaba Lalisa, Jungkook Bey sizi barda bekliyor."
Başımı sallayıp ona selam verdikten sonra asansöre bindim. Jungkook beni bekliyordu... Evet, kesin heyecandan bayılacaktım.
Asansörün kapısı açılır açılmaz Jungkook'la göz göze geldim. Yüzüme rahat olduğumu düşündürmesi için bir gülümseme yerleştirdim ve ona doğru bir adım attım.
Eğilerek selam verdikten sonra, bacaklarının arkasında kalan Mina'yı gördüm. Ona gülümsediğimde o da bana gülümsedi. "Merhaba." dedim gergince. Jungkook başıyla selam verdikten sonra kızına baktı. "Mina, oyun odasına bekle beni tamam mı?"
Mina sevimli bir şekilde başını salladı ve koşarak, dün bana baktığı odaya girdi. Jungkook boğazını temizlediğinde ona döndüm. "Çalışma odasına geçelim."
O önden yürürken bende kuzu gibi peşinden gittim. Çalışma odası oldukça küçüktü. Siyah - beyaz renklerle düzenlenmişti. O masasına otururken, bende karşısında dikildim.
"Oturabilirsin," dedi eliyle siyah berjeri gösterip. Yavaşça oturdum ve ellerimi önümde birleştirdim. Ortam gerçekten gergindi, hissediyordum.
"Bana hak vereceğini umarak söylüyorum, sana pek güvenemiyorum. Bu yüzden bir haftalık deneme süresinden geçeceksin." Başımı salladım. Mina için çok endişelendiğini anlıyordum. Ben olsam bende aynısını yapardım.
"Ayrıca kameralarla izleniyor olacaksın. Merak etme, kişisel alanında kamera olmayacak. Dün söylediğimiz gibi, yatılı kalacaksın. Haftasonları, eğer acil bir işim olmazsa izinlisin. Tabii, bir haftada sana güvenirsem."
Bakışlarını benden çekip elinin altındaki kağıda çevirdi. "Neler yapman gerektiğini bu kağıtta anlattım. Anlamışsındır zaten, Mina benim için en değerli varlık. Bu yüzden onun üstüne çok düşmeni istiyorum, çok dikkatli ve titiz olmalısın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
commuovere • liskook
Hayran Kurgu"Sana bir soru sorabilir miyim?" "Evet, tabii." "Sen benim babamsın, değil mi?" "Evet, öyleyim." "Peki, benim annem nerede?" Commuovere (İtalyanca); "İçinizi ısıtan ve gözlerinizi yaşartan bir hikaye" 𝘣𝘵𝘴 & 𝘣𝘱 𝘧𝘢𝘯𝘧𝘪𝘤