Yukarıdaki şarkıyı Ekim ve Aras'ın konuştuğu son sahnelerde açıp dinleyebilirsiniz.
Keyifli okumalar🖤
Hayatta başımıza gelen, her türlü olaylara nasıl yaklaşacağımız anlıktır. Bir piyon gibiyizdir aslında. Başımıza ne geliyorsa ona göre hareket etmeye çalışıyoruz. Bunlar belki de bizi yönetip, kişiliğimizi bu şekilde ortaya çıkarır. O satranç masasındaki değersiz eleman gibi gözükse de piyonlar, oyunu şekillendiren elemanlardır. İşte bu şekilde kendimizi değersiz görmeye izin vermemeliyiz. Çünkü her ne yaşıyorsak yaşanması gerektiği içindir. Sadece bu...
"Ekim. Ekim, EKİM!" Burcu'nun bana seslenmesiyle daldığımı fark ettim. Son derslere doğru artık başımın ağrıdığını hissetmiştim.
"Kızım neyin var ya? Tüm gün ruh gibi durdun, oturduğun yerden kalkmadın. Hiçbir şey anlatmıyorsun da... Söyle bana yardımcı olayım, bak yalnız değilsin. Ben varım..."
"Teşekkür ederim Burcu. Aslında anlatılacak pek bir şey yok ama..."
"Ama? Devam et seni engelleyen bir şeyler mi var?"
"Aklımı karıştıran şeyler var."
"Aras mı?" dediğinde sadece kafamı aşağı yukarı sallayarak ona cevap verdim.
"Görüşüyor musunuz? Böyle bir şeyi fark etmedim çünkü..."
"Aslında hayır. Sadece karşılaşıyoruz, ne bileyim denk geliyoruz bir şekilde."
"Anlat hadi..." dediğinde içimden ne geçiyorsa anlatmaya başladım."Geçen gün akşam yürüyüş yapmak için çıkmıştım. Parka doğru gittim, dinlenmek için. O sırada Aras'la bir kızın sarıldığını gördüm. Kız ağlıyordu. Daha fazla izleyemedim, eve geri döndüm. Sonraki gün seninle buluşmuştuk zaten. Yolda o kızla karşılaştım. Adının Çağla olduğunu öğrendim. Aslında, o gün onunla konuştuğum için geç kalmıştım...
Dün sana söylediğim gibi spor salonuna gittim. Ve ikisi de oradaydı Burcu. Aras beni fark edip konuşmak için yanıma gelmişti. Yine düzgün bir açıklama yapamadan Çağla yanımıza geldi. Küçük bir tartışma yaşayacaktık ki o sırada hocam gelmişti. Ben konuşmadan sonra daha devam edememiştim. Spor salonundan çıktığımda Aras kapıda bekliyordu. Açıklama yapmak içindi sanırım ama dinlemedim. Çağla'ya sen gidebilirsin dediğimde Aras da onunla birlikte çıktı. Bu yüzden dinlemedim çünkü artık açıklama yapmasına gerek yoktu..." dedim titreyen sesimle."Sonra ne oldu peki, ne hissettin?" dediğinde susup düşündüm. Eve gidip hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Kendimi salakmışım gibi hissetmemi sağlamıştı.
"Ağladım... Delicesine, hıçkıra hıçkıra ağladım Burcu. Çünkü o an hissettiğim o kandırılmışlık hissiyle kendimi çok kötü hissettim. Daha aramızda bir şey yok belki ama ona bir şekilde bir yanım bağlanmak istiyor. Elimden sadece ağlamak geldi, sadece ağlamak..." dediğimde dolu gözlerimle Burcu'nun gözlerinin içine baktım.
"Belki de Aras'ı dinlemeliydin Ekim. O kızı gördüğünde sadece sevgilisi ya da ne bileyim konuştuğu bir kişi olarak düşündün muhtemelen. Aslında pek anlayışlı değilim bu konuda biliyorsun ama içimden bir ses her şeyin bambaşka düzeyde olduğunu söylüyor. Ve sanırım sen bu çocuktan hoşlanmaya başladın. Hatta onu seviyorsun Ekim. Bu hissettiğin duygulara pek hakim değilim ama bunu gözlerinde görebiliyorum. Lütfen üzme kendini ve onu dinle, çünkü sende ne olup bittiğini öğrenmeyi çok istiyorsun..." dediğinde Burcu'ya sarıldım. Bana kendime söyleyemediklerimi söyleyip, aydınlanmamı sağlamıştı.
"Çok teşekkür Burcu. İyi ki varsın, gerçekten..."
"Artık ne yapacağını biliyorsun değil mi?"
"Sayende, evet..." dediğimde son dersimizin bitmesine az kalmıştı. Boş derste olduğumuz için rahatça konuşabiliyorduk. Zilin çalmasıyla Burcu'ya gülümseyip aşağı indim. Bahçede Aras'ı bekliyordum. Konuşup kafamdaki soru işaretlerini kaldırmak istiyordum. Birkaç dakika sonra Aras'ın arkadaşlarıyla birlikte aşağı indiğini gördüm. Cesaretimi toplayıp yanlarına doğru ilerledim. Beni fark etmesiyle gülüşünü durdurup yavaşladı. Karşısına geçip konuşmak için içimden kelimeleri toparlamaya çalışıyordum. Ne diyecektim? Aras iki dakika gelir misin, Aras biraz konuşabilir miyiz mi?O an hepsinin susup beni izlediğini fark ettim. Ne söyleyeceğimi bekliyor olmalılardı çünkü 'Konuşacaksan konuş artık' diye bakıyorlardı. Birinin sessizce Aras'a doğru,
"Yenge bu mu?" diye söylediğini duydum.
Artık ağzımı açıp bir şeyler söylemem gerekiyordu ama yapamıyordum! Aras konuşamayacağımı anladığında arkadaşlarına doğru,
"Siz gidin, sonra konuşuruz." demişti. Görüşürüz deyip gittikleri zaman yalnız kalmıştık. Aras konuşmamı bekliyor olmalıydı ki sadece susup bana bakıyordu.Zahmet olmazsa konuş artık. Tüm gün dikileceksin çocuğun karşısında herhalde.
İç Sesime aldırış etmeden sadece Aras'ın yeşil gözlerini inceliyordum. O güzel, yeşil gözlerini...
"Ekim, bir şey söyleyecek misin? Yoksa tüm gün bekleyecek miyiz böyle?" dediğinde artık konuşmam gerektiğini anlamıştım.
"Ben konuşmak istiyordum..."
"Burada, bu şekilde mi? İstersen bir yerde oturalım." doğru ya böyle okul bahçesinin tam ortasında durup konuşacak halimiz yoktu. Neredeyse öğrencilerin çoğu da çıkmıştı.
"Tamam olur."
"Arabayla ya da yürüyerek?"
"Yürüyelim... Sonbahar bitmek üzere, bitmeden beraber yürüyelim..." dediğimde Aras gülümseyip başını salladı. Okuldan çıkmıştık ve sadece susup yürüyorduk. Nereye gittiğimizi bilmiyordum ama güzün esintisiyle yolumuza devam ediyorduk."Nereye gidiyoruz?" deyip yavaşlamıştım.
"Nereye gitmek istersen..."
"Sessiz, sakin, huzur veren bir yere gitmeye ihtiyacım var. Biriyle bunu yapabilmeye ihtiyacım var Aras. Hep tektim, her zaman tektim ve biriyle istediklerimi yapmak bana nasıl hissettiriyor bilmek istiyorum..." deyip yüzüne baktım.
"Bu istediklerini gerçekleştirmek kolay değil mi?"
"Benim hayatım hiç kolay olmadı Aras..." diyebildim sadece.
"Seni, yakından tanımak istiyorum Ekim. Bana güvenebilmeni, ruhlarımızı birleştirmeyi çok istiyorum..." dediğinde gözlerim dolmuştu. Ama bu mutluluktandı. Böyle bir anı hayal bile etmek bana imkansız geliyordu çünkü. O vardı ve beni mutlu edebileceğini hissettiriyordu.Hiçbir şey diyemeden yürümeye devam etmiştik. Yol bizi bir sahile doğru götürmüştü. Saçlarım uçuşuyordu, ellerim soğuktu. Isıtabilmek için farklı şeylere ihtiyacım vardı. Bir el, bir söz, güzel bir ruh...
"Gel banka oturalım istersen..."
"Şu taşa otursak, insanlardan uzaklaşıp suyun sesiyle, oturup konuşmak istiyorum." dediğimde Aras başını sallayıp işaret ettiğim yere oturdu.
"Artık o içinde tutup açıkça söyleyemediğin her neyse söylemeni istiyorum Ekim. Lütfen söyle de çözelim..." dediğinde artık gerçekten konuşmanın vakti gelmişti."O akşam parkta birlikte olduğun kız Çağla'ydı değil mi?" dediğimde kafasını salladı.
"Peki... Dün beni umursamayıp onunla gidişin, buna ne diyeceksin Aras?"
"Sen Çağla'nın kim olduğunu bilmiyorsun ve kafanda kurup buna inanmaya başlamışsın Ekim. Aranızda bir gerginlik oluşacaktı ve seni kimsenin sinirlendirip, üzmesini istemedim. Bu yüzden götürmüştüm onu oradan. Senin çıkmanı bekledim ama geldiğin zaman hiçbir şey dememe izin vermedin. Ve Çağla'yla aramda sandığın gibi bir şey yok. O, benim ablam..." dediklerini pür dikkat dinliyordum. Son cümlesi ise şok olmamı sağlamaya yetecek bir cümleydi. Ablasıydı... Aklıma sevgili olabilme ihtimalinden başka hiçbir şey gelmemişti. Ve ben dediği gibi kafamda kurduğumla hareket etmiştim. Yaptığım aptallıktı. Büyük bir aptallıktı..."Aras, ben..."
"Gerçekten böyle bir insan olabileceğimi mi düşündün? İlk başta dediklerini anlamamıştım çünkü öyle bir şey aklıma bile gelmemişti. Ama sen şaşırttın beni, son zamanlarda düşündüğüm tek bir şey var. O da sensin Ekim..." ne diyeceğimi bilemiyordum. Dediklerinden sonra sadece hissettiğim suçluluk duygusu vardı.
"Özür dilerim..."
"Dileme, önemi yok. Artık gerçekleri biliyorsun, bu kadarı yeterli olmuştur sanırım." deyip ayağa kalktı.
"Bak Aras, ben buradan seninle küs ayrılmayı değil gerçekleri öğrenip gitmeyi istedim. Çünkü korkuyorum... Seni kaybetmek istemiyorum. Benim buna ihtiyacım var Aras. Ben sadece sevilmek istiyorum, sadece bunu istiyorum..." deyip ayağa kalktım ve karşısına geçtim.
"Ben üşüyorum Aras, ısınabilmeme yardım et. Bul beni..."~Selaaaam! Size Ekim ve Aras diyaloglarıyla dolu; yazarken hem üzülüp, hem mutlu olduğum bir bölümle geldim. Artık ikisi de birbirlerini bulmak ve kaybolmak istiyorlar. Umarım beğenmişsinizdir.
Yorumlarınızı bekliyorum. Oy vermeyi unutmayın lütfen.
Sizleri seviyorum...🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ KARANLIĞI
Teen Fiction"Ben üşüyorum Aras, ısınabilmeme yardım et. Bul beni..." Kendime güzel gelecek bulmam gerekiyor. Bunu sadece ben başarabilirim. Kimse için değil kendim için çünkü kimsenin gölgesi altında kalamam, bu bana kötü hissettiriyor, gerçekten kötü... Bugün...