Soğuk bir kış gününde, güneş misali ısınan yatağımdan ayrılmam gerekiyordu. Okul vakti tekrar bizi bulmuştu. Eski ama güzel sıradan okul günlerimi özlemiştim.
Aras'la beraber gidecektik ve beni çok fazla beklememesi için yatağımda daha fazla oyalanmadan ona veda ettim. İlk önce banyodaki işlerimi hallettim, sonrasında da giyinip saçlarımı topladım. Montumu da giyip evden ayrıldım. Aras görünürde yoktu. Birkaç dakika bekledikten sonra koşarak bana doğru gelen Aras'ı gördüm.
"Günaydın sevgilim sabah sabah spor mu yapıyorsun?" diye sordum.
"Hayır bekletmemek için koşuyordum çünkü yürüseydim şu anki beklediğinden beş dakika daha fazla bekleyecektin. Günaydın bir tanem." deyip soluklanmıştı.
"Benim ne zaman hazır olduğumu nerden bilebilirsin ki ya?"
"Bebeğim her zaman bekliyordum ya saatini az çok tahmin ettim yani."
"Bak sen, beni bekletiyorsun dedin ama benim beklememem için koşarak geldiğin için sorun çıkarmayacağım." deyip gülümsedim.
"İyi bari, gidelim." deyip elimi tutarak yürümeye başlamıştı.Kendi halimizde, sohbet ede ede, okula varmıştık. Dersin başlamasına beş dakika vardı. Burcu ve Ege'yi koridorda konuşurken gördüm. Yüzleri garipti. Yanlarına gitmeden sınıfa geçtim ilk önce.
Burcu'nun Ağzından
Sınıfa girdiğimde sıramda oturan Ege'ye gülümsedim.
"Hayırdır Ege rüyanda mı gördün beni?"
"Burcu seninle bir şey konuşmam gerek."
"Niye bu kadar gerginsin kötü bir şey mi oldu?"
"Hayır hayır kötü bir şey olmadı. Sadece... Gel sınıftan çıkalım." dediğinde kalkıp kapıya doğru yürümüştü. Ben de çantamı bırakıp peşinden gittim."Söyle Ege çok merak ettim."
"Nasıl söylesem bilemiyorum..."
"Hadi ya!"
"Ben..." duraksamıştı.
"Ben seni seviyorum Burcu."
"Ben de seni seviyorum da bu ne alaka şimdi tam bir şey anlatacakken?"
"Söyleyeceğim şey seni sevdiğimdi. Ama arkadaşça değil."Kafamın içinde ölçmeye başlamıştım söylediklerini. Ben seviyor ama arkadaşça değil. İlk önce şoku anlatmam gerekiyordu, konuşamadım sadece gözlerine bakıyordum.
"Bak bana kızabilirsin ama lütfen hemen cevap verme. Ben seni beklerim."
"Ege ne diyorsun? Ben, ben seni kırmak istemiyorum ama..."
"Tamam Burcu şimdiden senden bir cevap beklemiyorum. Sinirlensen de, kızsan da haklı olabilirsin ama düşünmeni istiyorum."Ne diyebilirdim ki? O arkadaşımdı ve ben bir erkekle arkadaşlıktan öte bir evreye geçemiyordum. Bu önceden yaşadığım travmanın etkisiydi.
"Ege benim ne yaşadığımı bilmiyorsun."
"Anlat, dinlerim."
"Anlatamam..." demiştim dolu gözlerimle. Ege fark etmişti.
"Tamam Burcu. Ben gidiyorum şimdi sen düşün sonra konuşalım." Ama düşünecek bir şey yoktu. Ege'ye karşı bir şey hissetmiyordum. Onunla sadece arkadaş olabilirdim. Ama gerçekten düşünmek adına şimdi gitmesi çok daha iyiydi.
"Tamam, düşüneceğim." dedikten sonra Ege gitmişti. Ben de o sırada, sınıf kapısında beni izleyen Ekim'le göz göze gelmiştim.~Selam! Güz Karanlığı dün 1 yaşındaydı. Geçen yıl monoton bir şekilde oturup birdenbire ellerim klavyede bu satırları yazmaya başlamıştım. Ne kadar heyecanlıydım...
Bir yılda uzun uzun şeyler yaşandı. Ancak güz karanlığını ağır ağır yazmamın sebebi de bitmesini istemememden. Her zaman onun orada olduğunu ve ona yeni satırlar ekleyeceğimi biliyorum ve iyi ki yazmışım diyorum🖤Neyse duygusallık bir kenarda kalsın EGE SONUNDA BURCU'YA AÇILDI!!! Çok şükür dediğinizi hissedebiliyorum. Ama onları yormamam gerek bu yüzden bu şekilde ilerleyelim.
Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlara yazmayı unutmayınnnn. Aynı zamanda oy vermeyi de. Sizleri seviyorum ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ KARANLIĞI
Teen Fiction"Ben üşüyorum Aras, ısınabilmeme yardım et. Bul beni..." Kendime güzel gelecek bulmam gerekiyor. Bunu sadece ben başarabilirim. Kimse için değil kendim için çünkü kimsenin gölgesi altında kalamam, bu bana kötü hissettiriyor, gerçekten kötü... Bugün...