GÜZ KARANLIĞI

Dağ Evi

(1 hafta sonra)

"Şimdi, bu şekilde mi devam edeceğiz hayatımıza?"
"Şu an bu şekilde. Babam tekrar olayla ilgilenecek o zaman ne yapacağımıza karar veririz." dedi Aras.

Murat'ın bana dediklerinden sonra hızlıca eve gidip, bizimkilere haber vermiştim. Birkaç gün içinde ise güvenliğimiz için Arasların dağ evine gelmiştik. Ailelerimize ise okul kampında olduğumuzu söyledik. Annem hariç diğerlerinin annesi pek ikna olmasa da sonunda inanmışlardı. Aras'la aramızdaki küçük sorunu da halletmiştik. Ege ise hala Burcu'yla konuşamamıştı.

"Şu bulaşıklara biri yardım edecek mi artık?" diye mutfaktan yükselmişti Burcu'nun sesi.
"Sıra Ege'deydi." dedi Batuhan.
"Şu hayatında bir iyilik yapıp benim yerime sen gitsen olur mu cancağızım?"
"Reis bana böyle ucuz numaralarla gelme, yemem."
"Sana çok güzel şeyler yedirmeyi planlıyorum ben."
"Vay kardeşim sonunda sözünü tutup yemeğe mi götürüyorsun?"
"Yok daha güzel bir şey."
"Söylesene oğlum ne uzatıyorsun?"
"Batuhan'cığım tuvalete gitmemiz gereken konular var." diye sırıtmaya başlamıştı Ege. Batuhan,
"Siktir lan." diye bozulunca Ege, Berk ve Aras büyük bir kahkaha patlatmıştı.
"Oğlum sen Ege'nin yerine geçmişsin, artık ondan daha salaksın." dedi Berk.
"Boş yapma be." diye susturmuştu Batuhan.
"Geliyorum!" diye de seslenmeyi unutmamıştı Ege.

Ege mutfağa gittikten sonra onlar sohbete devam etmişti ben de onları dinleyip, eğleniyordum.

"Ben beş dakikaya gelirim." deyip ayaklanmıştım.
"Nereye canım?" dedi Aras.
"Lavaboya gidip geleceğim."
"Tamam." dediğinde yanından ayrılıp banyoya ilerleyecekken, Ege ve Burcu'nun konuştuklarına kulak misafiri olmuştum.

"Fark etmemiş miydin gerçekten?" diyordu Ege.
"Ben kimseyi görmüyorum Ege."
"Neden?"
"Kimseden hayır gelmiyor bana."
"Belki sana iyi gelecek olan, senin onu görmeni bekliyordur..." Ege'nin sözleriyle ikisi de bir süre konuşmamıştı. Ardından Burcu,
"Bana kimse iyi gelmez Ege. Zaten neden gelsin ki?"
"Kendine haksızlık ediyorsun."
"Kendimi dışarıdan ne kadar neşeli, mutlu göstersem de ben yaralıyım."
"İzin ver sana-"
"Ooo bitirmişsiniz hemen." diye araya girerek Ege'nin sözünü kesmiştim. Bu konuşmayı bu şekilde yapmasını istememiştim.
"Evet, bize kitlediniz sağ olun bebeğim." dedi Burcu.
"Yahu sıra sizdeydi biz ne yapalım?" dediğimde Burcu omzunu silkmişti.
"Neyse hadi içeri geçin ben de geliyorum." dedim daha fazla ayakta durmamak için.

Salona geri döndüğümde hepsi sessizce oturuyordu. Ege ve Berk telefonlarıyla ilgileniyordu. Can televizyonu açmış kanal değiştirip en sonunda izlemeye değer bir şey bulamadan tekrar kapatmıştı.
"Bu ne abi niye böylesiniz?"
"Yapacak bir şey yok ki." dedi Can.
"Aynen yapılacak şeyleri hep yaptık bugüne bir şey kalmadı."
"Tabu oynayalım?"
"Kelimeleri ezberledim artık Ekim." dedi Batuhan.
"Scrabble?"
"Sıktı."
"Size şarkı söyleyeyim o zaman?"
"Yok aman kalsın sevgilim."
"Çok kötüsünüz ya. O kadar kötü mü sesim?" dediğimde birden,
"Evet." demişti hepsi bir ağızdan.
"Ay aman iyi be ne haliniz varsa görün. Burada ilk defa bu kadar modum yerinde, ilk defa eğlence fikri benden çıkıyor onun da içine sıçıyorsunuz." deyip trip moduna girmiştim.
"Üzmeyin lan benim güzelimi." demişti Aras.
"Kanka gel dışarı çıkıp hava alalım." diyen Can'a cevap vermedim.
"Üşürsünüz." diye cevap verdi Aras.
"Aynen baya esiyor çıkmayın." diye destek çıktı Burcu.

Saat gece biri gösterince Burcu'yla odamıza çıkıp uyumak için hazırlanmıştık. Biraz kitap okuduktan sonra ışıkları kapatmıştım. Gözlerimi kapatıp, düşüncelere dalmışken Burcu'nun sesiyle ona döndüm.
"Sence bir gün beni saf sevgiyle seven olur mu?"
"Bunu sen mi söylüyorsun cidden? Bu muhabbetleri yapmaktan hoşlanmazdın. İlerlememi kaydediyor şimdi benim kızım."
"Ya aslında Ege kafamı karıştırdı."
"Ne dedi?"
"Görmem gereken biri var ama ben onu fark edemiyorum."
"Fark edersen ne yapacaksın?"
"Nasıl fark edebilirim ki? Artık doğru düzgün bir yere gittiğimiz yok. Hem beni seven biri mi var neden böyle konuşuyorsunuz?
"Sen sorunca ben de cevap verdim işte canım."
"Of neyse boş ver. İyi geceler."
"İyi uykular." deyip susmuştuk. Ardından ise uykunun esiriydik.